Avrupalı liderler, Trump'ın dönüşü karşısında nispeten birleşik bir cephe oluşturma umuduyla bir araya geliyorlar. Öte yandan, Trump'ın zaferi, küresel ekonomi için radikal bir dönemin habercisi olarak görülüyor. (Foto: Instagram / realdonaldtrump)

KONULAR

İkinci Trump dönemi kaygısı

Avrupalı liderler, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü karşısında nispeten birleşik bir cephe oluşturma umuduyla Budapeşte'de bir araya geliyor.

Amerika'yı ve dünyayı şaşkına çeviren muhteşem bir siyasî geri dönüşün ardından, yarın sadece 27 AB üyesinin katılacağı daha küçük bir toplantıdan önce, yaklaşık elli devlet ve hükümet başkanının Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) zirvesi için Macaristan'ın başkentinde olması bekleniyor.

Ne yapacağı kestirilemeyen Trump’ın görevdeki ilk döneminin sona ermesinden dört yıl sonra Washington'a geri dönmesi, Avrupa Birliği’ni ve ona yakın ülkeleri Ukrayna'ya verilen desteğin geleceği, askerî çekilme tehdidi, gümrük vergilerinin yeniden canlanması ve çevre sorunları gibi bazı baş döndürücü zorluklarla karşı karşıya bırakıyor.

Jacques Delors Enstitüsü'nden Sébastien Maillard “Avrupalıların elleri gerçekten dolu. Bu seçimin sonucu, AB'yi gözlerini açmaya zorluyor. Belki de bu gibi durumlarda bir şeyler yapılabilir” diyor.

Son aylarda Avrupa'nın daha fazla “stratejik özerklik” kazanması için defalarca yapılan çağrılara rağmen, AB kaçınılabileceğini umduğu ikinci bir döneme gafil avlanmış gibi görünüyor.

Bruegel düşünce kuruluşundan Guntram Wolff, “Açıkça söylemek gerekirse, böyle bir senaryoya gerçekten hazırlandıklarını düşünmüyorum. Ne Avrupa düzeyinde ne de Fransız-Alman düzeyinde nasıl ilerleneceğine ilişkin ayrıntılı bir plan yok” diyerek özetliyor durumu.

Fransa'da Emmanuel Macron, Parlamento seçimlerinde aldığı yenilginin ardından zayıflamış durumda. Almanya'da Olaf Scholz, Maliye Bakanı Christian Lindner'i görevden alarak Liberallerle koalisyonun sona erdiğinin sinyalini verdi ve ülke erken seçimlere doğru gidiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı'nın Donald Trump'ın zaferinin hemen ardından Almanya Şansölyesi ile görüşerek “bu yeni bağlamda daha birleşik, daha güçlü ve daha egemen bir Avrupa” ihtiyacını birlikte teyit etme girişiminde bulunduğu doğrudur.

Ancak belirtilen bu arzunun ötesinde, 27 içinde gerçek bir ayrılık riski bulunmaktadır.

Gerçek farklılıklar

German Marshall Fund'dan Ian Lesser, “Avrupalı liderler arasında gerçek farklılıklar olacağını ve bunun ortaya çıkacağını düşünüyorum. Trump ekibi (20 Ocak'ta) göreve başladığında bunları teşvik etmekten çekinmeyecektir” diyor.

Ekonomi cephesinde ise, ilan edilen “gümrük vergileri şoku” karşısında, Sébastien Maillard'ın ifadesiyle, “herkesin Washington'a kendi seyahatini yapması” tehlikesi var.

Seçim kampanyası sırasında AB'yi, devasa ticaret fazlaları biriktirerek Amerikalı müttefikini suiistimal eden “mini bir Çin”e benzeten Donald Trump, ABD'ye giren tüm ürünlerde gümrük vergilerini yüzde 10 ila 20 arasında arttırmak istediğini söylüyor.

Florida'daki “dostuna” desteğini göstermekten hiç vazgeçmeyen ve onun “büyük başarısını” hemen selamlayan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Budapeşte'de Avrupalı liderleri kabul ederken, tekil ve tehlikeli bir rol oynayacak.

Muhalifleri tarafından “aşırı Atlantikçi” olmakla eleştirilen Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in tutumu da seçim sonrası bu ilk zirvede yakından incelenecek.

Von der Leyen, Donald Trump'a “sıcak” tebriklerini sunarken, ilk tepkisinde çok temkinli davrandı ve Avrupa ile ABD’nin “halkları arasındaki ortaklığın” önemini yeniden teyit etmekle yetindi.

İlk olarak Emmanuel Macron tarafından tasarlanan AST’nin amacı Avrupa Birliği'nden çok daha geniş bir grubu bir araya getirmektir. AB’nin 27 üyesine ek olarak, hepsi de AB'ye yönelik kökten farklı yörüngelere sahip yaklaşık yirmi ülke davet edildi: bu ülkeler, AB’ye üyelik için ilan edilmiş (ve sabırsız) adaylar, kapının kendilerine uzun bir süre daha kapalı olduğunu bilen ülkeler ve bir patlama ile ayrılmayı seçen Birleşik Krallık!

Ülkesi ABD yardımlarının azalmasından korkan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de toplantıya katlıyor.

İkinci Trump dönemi ve küresel ekonomi

ABD'de başkanlık seçimlerinin Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump'ın zaferiyle sonuçlanması, küresel ekonomi için radikal bir dönemin habercisi olarak görülüyor.

DW’nin aktardığına göre, Trump, ikinci döneminde, daha önceki ekonomik politikalarının benzerlerini uygulamayı planlıyor, ancak bu kez daha fazla deneyim ve kararlılıkla hareket ediyor.

Trump, seçimlerden önce ABD'ye ithal edilen tüm ürünler için yüzde 10 ila yüzde 20 arasında bir gümrük vergisi getirme ve özellikle Çin malları için yüzde 60'a kadar varan yüksek vergiler uygulama sözü verdi ve ayrıca üretimi ülkeye geri getirme, vergileri düşürme ve düzensiz göçmenleri sınır dışı etme gibi vaatler ortaya koydu.

Bu vaatler bazı kesimlerce aşırı bulunsa da yükselen gıda ve konut fiyatları karşısında zorlanan birçok Amerikalı seçmen, Trump'ın ekonomik vizyonunun kendileri için daha iyi bir çözüm olduğuna ikna olmuş görünüyor.

Piyasalar nasıl tepki verdi?

Trump'ın yeniden seçilmesi, sadece ABD ekonomisinde değil, küresel piyasalarda da önemli dalgalanmalara neden olacağının işaretlerini veriyor.

Seçimden önce dünya genelindeki şirketler, her iki senaryoya karşı hazırlıklı olmak için acil durum planları oluşturmuştu.

Seçim sonrası ilk açılan Asya piyasaları, Trump'ın zaferine karışık tepkiler verdi. Japonya'da Nikkei ve Avustralya'nın S&P/ASX 200 endeksleri yükseliş gösterirken, Çin hisse senedi piyasaları Trump'ın Çin'den gelen ihraç ürünleri için yeni vergiler ve kotalar uygulayacağı yönündeki endişeler yüzünden düştü.

Donald Trump'ın zaferi, Avrupa'nın enerji şirketlerinin hisselerine de satış getirdi. ABD borsaları ise vadeli işlemlerde yükselişle açıldı.

Bitcoin zirveye çıktı 

Trump'ın yeniden seçilmesiyle birlikte dijital para piyasalarında büyük bir hareketlilik görüldü. Trump, ABD'yi "dünyanın kripto merkezi" yapma vaadi ve sektördeki düzenlemeleri hafifletme sözü vermişti. 

Bu, özellikle Amerika'daki kripto sektörü için umut verici bir gelişme olarak değerlendirildi.

Trump'ın kripto para dostu politikalarıyla birlikte en popüler dijital para birimi olan Bitcoin, rekor kırarak 75 bin dolar seviyesini aştı.

Elon Musk gibi bazı kripto savunucuları, Trump'ın yeniden seçilmesini desteklemiş, kripto para sektöründeki bazı büyük isimler ve şirketler seçimi etkilemek amacıyla Super PAC'lere (kampanya şirketleri) yüklü bağışlar yapmıştı.

ABD dolarının hakimiyeti

Bitcoin'in yükselişi, dünya genelinde ilgi toplarken, birçok para birimi ABD doları karşısında değer kaybetmeye devam ediyor.

Avrupa Birliği ile Çin, Japonya ve Meksika gibi ülkeler Trump'ın ticaret politikalarının bir yansıması olan yeni gümrük tarifeleri konusunda tedirgin! Bu ülkelerin para birimlerinin çoğu, yükselen ABD doları karşısında değer kaybetti.

Trump'ın ticaret politikalarının Meksika için olumsuz olacağı beklentisiyle Meksika pesosu yüzde 3,5'e kadar değer kaybına uğradı ve son üç ayın en büyük kaybını gördü. Aynı endişelerle Doğu Avrupa para birimleri de geriledi. MSCI Gelişen Piyasalar Para Birimleri Endeksi ise yüzde 1'e varan düşüş kaydetti.

Doların yükselmesi, Amerikan mallarını diğer ülkeler için daha pahalı hale getirdi. Dolar cinsinden işlem gören petrol gibi küresel emtia da, başka para birimlerini kullanan alıcılar için daha pahalı olacak.

Trump'ın zaferiyle dolar endeksi dört ayın en yüksek seviyesine çıktı. Avro/dolar paritesi de yüzde 1,7 gerileyerek dört ayın en düşük seviyesine indi. Altın, gümüş ve petrol fiyatları da hızlı değer kaybetti.

Avrupa'nın zorlukları ve fırsatlar

Avrupa, Trump'ın ticaret engelleri ve gümrük tarifelerinin yanı sıra NATO'ya olan Amerikan desteğini azaltabileceği endişesiyle sarsılıyor. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, Ukrayna'daki savaş ve NATO desteği konusunda belirsizlikler var. Bu durum, Macar forinti gibi birçok Doğu Avrupa para birimini de baskı altına aldı.

Trump'ı yatıştırmak amacıyla Avrupa'nın savunma harcamalarını artırması veya Ukrayna'ya desteğini genişletmesinin gerekebileceğine dönük endişeler de var. Bununla birlikte, Trump'ın politikalarının ABD'de enflasyon yaratabileceği ve diğer ülkelerin borçlanma kapasitesini zorlayabileceği öngörüleri de küresel ekonomiyi etkileyen bir başka önemli mesele olarak ortaya çıkıyor.

"Avrupa ve Meksika için ciddi riskler var"

In Touch Capital Markets'in kıdemli döviz analisti Piotr Matys, Bloomberg'e yaptığı değerlendirmede, Trump'ın ticaret politikalarının "özellikle Meksika için ciddî olumsuz sonuçlar yaratacağını" belirtti. 

Matys, bu politikaların aynı zamanda Avro bölgesi ve onunla bağlantılı Orta ve Doğu Avrupa ekonomilerini de etkileyebileceğine dikkat çekti.

Alman Makine Mühendisliği Endüstrisi Birliği Başkanı Thilo Brodtmann ise Trump'ın ikinci başkanlık döneminin Alman ve Avrupa sanayileri için "ilk döneminden daha büyük bir zorluk" yaratacağını belirtti. 

Brodtmann, özellikle gümrük tarifesi tehdidini ciddiye almaları gerektiğini ifade ederek, bu gelişmelerin küresel ticareti zorlayabileceği ve Avrupa ile Çin'in kendi ekonomik güçlerini artırma arayışını hızlandırabileceği uyarısında bulundu.

İran’dan temkinli tepki

 İran Dışişleri Bakanlığı, Donald Trump'ın zaferine temkinli bir tepki vererek ABD'nin geçmiş politikalarını değerlendirdi ve Tahran'ın yeni yönetimi icraatlarına göre değerlendireceğini belirtti. 

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, Tahran'ın temkinli duruşunu dile getirerek, “Çeşitli ABD yönetimlerinin geçmiş politikaları ve yaklaşımlarıyla çok acı deneyimler yaşadık” dedi.

Bekayi yaptığı açıklamada, ABD hükümetinin eylemlerinin İran için nihai ölçüt olacağını söyledi. “İran için önemli olan ve bir değerlendirme ölçütü olarak hizmet eden şey ABD hükümetinin performansıdır” diye konuştu. 

Trump'ın dört yıllık bir aradan sonra başkanlığa dönüşüyle ilk yönetiminin 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesinin ardından İran'a uygulanan yaptırımların daha sıkı bir şekilde uygulanmasını sağlayabilir. Bir önceki döneminde Trump'ın maksimum baskı politikası İran'ın petrol gelirlerini sekteye uğratmayı hedeflemiş ve Tahran üzerindeki ekonomik baskıyı arttırmıştı.