Dünyada et tüketimi artıyor
1960'tan bu yana neredeyse beş kat artan küresel et tüketimi, bugün ile 2031 arasında yüzde 15 daha artacak ve gezegenimizin geleceği için gerçek bir sorun teşkil edecek.
İkinci Dünya Savaşından sonra Batı ülkelerinde yaşam standartlarının yükselmesine eşlik eden hayvancılığın büyük ölçüde sanayileşmesinin bir sonucu olarak 1961'de 70 milyon ton olan et üretimi, 2020'de 339 milyon tona yükseldi. Üretim, özellikle gelişmekte olan ülkelerde artmaya devam edecek.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yapılan projeksiyonlara göre, et üretimi, 2080 yılına kadar 524 milyon tona ulaşabilir.
Bu projeksiyonlara göre, 2023 yılında dünya nüfusu 143 milyon ton tavuk, 122 milyon ton domuz, 76 milyon ton sığır eti ve 17 milyon ton koyun tüketecek.
FAO'ya göre, tüketim bugün ile 2031 arasında yüzde 15 daha artacak (domuz eti için yüzde 17, tavuk için yüzde 16, sığır eti için yüzde 4) ve gelişmekte olan ülkelerde üretim artışı, bu artışın dörtte üçünü oluşturacak.
Hong Kong, ABD ve Avustralya
Yine FAO verilerine göre, Hong Kong, ABD (yılda 124,1 kg), Avustralya (121,6) ve Arjantin'in (109,4) önünde en çok et tüketen ülke oldu.
Moğolistan, İspanya ve Sırbistan yılda kişi başına 100 kg'ın üzerinde et tüketerek, bu ülkeleri takip ediyor. Portekiz, Polonya ve Almanya da ilk 10 içinde bulunuyor.
Daha zengin ülkeler daha fazla et yeme eğilimindeyken, etin yerel mutfaktaki yeri ve statüsü de tüketim alışkanlıklarında önemli bir rol oynuyor.
Buna karşılık, et en az Hindistan (2017'de kişi başına 3,8 kg), Bangladeş (4,04 kg) ve Etiyopya'da (5,4 kg) tüketiliyor.
Genel olarak, et tüketimi Afrika ve Güney Asya'da en düşük seviyede bulunuyor çünkü bu bölgelerde yaşayan birçok insan için et çok pahalı ve aynı zamanda kültürel faktörler veya her ikisinin birleşmesi nedeniyle de et tüketilmiyor.
Çin'de kişi başına et tüketimi 1960 yılından bu yana yirmi kat artarak 3,3 kg'dan 60,6 kg'a çıktı.
Çatışma bölgelerindeki ekonomik ve tedarik zorlukları da bazı ülkelerdeki düşük et tüketimine katkıda bulunuyor. Bu durum özellikle Suriye, Irak, Afganistan ve Yemen'de söz konusu olmakla birlikte Kuzey Kore için de geçerlidir.
AB’de et tüketimi
Avrupa Birliği'nde kişi başına yıllık ortalama et tüketiminin 81 kg olduğu tahmin edilirken, İspanya bu konuda başı çekiyor (100 kg), Portekiz (94 kg), Polonya (89 kg) ve Almanya'nın (88 kg) önünde yer alıyor.
Tarım Bakanlığı'na göre, 2021 yılında Fransa'da kişi başına et tüketiminin 31,7 kg domuz eti, 28,6 kg kümes hayvanı, 22,1 kg dana ve sığır eti ve 2,2 kg koyun eti olmak üzere 85,1 kg olacağı tahmin edilmektedir. Bu rakam 1950'deki 44 kg ve 1998'deki 94 kg'lık zirve ile karşılaştırılıyor.
Ancak, diğer Batı ülkelerinde olduğu gibi Fransa'da da et tüketimi gittikçe düşüyor. Fransız Ulusal İstatistik ve Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (INSEE) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 1960 yılında ortalama Fransız gıda sepetinin yüzde 23,7'sini oluşturan et, günümüzde aynı sepetin yüzde 20,4'ünü teşkil ediyor.
Çevreye etkileri
Nature bilim dergisinde 2018 yılında yayınlanan çalışmaya benzer çalışmalar, küresel ısınmanın kabul edilebilir seviyelerde sınırlandırılması için Batılı ülkelerin et tüketimini yüzde 90 oranında azaltması gerektiğini öne sürüyor.
Araştırmayı yapanlar, et tüketiminin azaltılmasına rağmen nüfusun beslenme ihtiyaçlarının karşılanmaya devam etmesini sağlamak için protein açısından zengin, iklim ve kaynaklar üzerinde hayvansal ürünlere göre daha az etkisi olan baklagillere (mercimek, fasulye, nohut vb.) daha fazla yönelmeyi tavsiye ediyor.
Beslenme şeklimizin çevre üzerindeki etkisi, yediğimiz ürünlere bağlı olarak büyük ölçüde değişiyor.
“Klasik” bir diyet ile daha az ete dayalı bir diyet arasında sera gazı emisyonlarının kişi başına yılda 1,6 tondan 1 ton CO2 eşdeğerine düştüğü tahmin ediliyor.
Bunun nedeni, et ve süt ürünleri üretiminin meyve ve sebzelerden daha fazla sera gazı yaymasıdır.
Bununla birlikte, araştırmalara göre, emisyon seviyesi et ürününün türüne göre değişiyor.
Örneğin bir kilogram sığır eti, bir kilogram tavuktan çok daha fazla sera gazı yaymaktadır. Bunun nedeni özellikle geviş getiren hayvanların sera etkisine önemli ölçüde katkıda bulunan bir gaz olan büyük miktarlarda metan üretmesidir.
Sera gazı emisyonlarının yüzde 14,5'i
2013 FAO raporuna göre, hayvancılık sektörü, yüzde 9,3'ü büyükbaş hayvanlardan olmak üzere, küresel sera gazı (KSG) emisyonlarının yüzde 14,5'ini oluşturuyor.
FAO, dünyadaki tarım arazilerinin yüzde 70'inin hayvancılık için kullanıldığını ve bunların çoğunun da ekilebilir olmayan alanlarda (otlaklar, dağlar, bozkırlar, savanlar) olduğunu tahmin ediyor. Bunun bir kısmı otlatma ya da hayvancılık için ürün yetiştirme amacıyla ormansızlaştırmadan kaynaklanıyor.
Bu faaliyetin yılda yaklaşık 7 milyar ton CO2 yaydığı tahmin edilmektedir ki bu rakam ABD ve Fransa'nın yaydığı CO2’nin toplamından daha fazladır.
1 kg sığır eti üretmek için 13.500 litre su
Küresel ısınmaya ek olarak, hayvancılık atmosferik kirleticilerin (amonyak, partiküller) ve su kirliliğinin (nitratlar, vb.) emisyon kaynağını oluşturuyor. Dahası, hayvan yemi üretimi sadece tarım arazisi değil, aynı zamanda su kaynakları da gerektirir. Ayrıca su, toprak ve hava kirliliğine neden olan pestisitler de kullanılabilmektedir.
Et üretimi çok fazla su tüketir. Fabrika çiftçiliğinde, örneğin bir kilo sığır eti üretimi 13 bin 500 litre su gerektiriyor; bu miktar domuz (4.600 litre) ve tavuktan (4.100 litre) çok daha fazladır.
Ayrıca pirinç (1.400 litre), buğday (1.200 litre) veya mısır (700 litre) gibi tahılların yetiştirilmesi için gereken miktardan da çok daha fazladır.