Almanya Başbakanı Merz’in Türkiye ziyareti, iki ülke ilişkilerde hem yeniden yakınlaşmanın hem de süregelen görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı bir ziyaret oldu. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

Merz’in ziyareti: Hem yakınlaşma hem görüş ayrılıkları ortaya çıktı

Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Türkiye ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkilerde hem yeniden yakınlaşmanın hem de süregelen görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı bir ziyaret oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Merz’in Ankara’daki görüşmesi, savunma sanayiinden Avrupa Birliği üyeliğine, insan haklarından Gazze savaşına kadar geniş bir yelpazede ele alınan konularla dikkat çekti. 

Taraflar savunma ve ekonomi alanlarında işbirliğini derinleştirme kararlılığı vurgularken, demokrasi, hukuk devleti ve Ortadoğu politikası gibi başlıklarda belirgin görüş farklılıkları ortaya çıktı.

Savunma sanayiinde “yeni sayfa” mesajı

İki lider, Merz’in göreve gelmesinin ardından yaptığı ilk Türkiye ziyaretinde, özellikle savunma sanayiinde işbirliğini güçlendirme konusunda ortak bir dil kullandı. 

Erdoğan, Avrupa’da değişen güvenlik koşullarına atıfta bulunarak, geçmişte yaşanan tedarik sorunlarının geride kalması gerektiğini ve “ortak projelere odaklanılmasının” önemine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eurofighter süreci gibi Almanya’nın son dönemde attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz” diyerek Berlin’e açık bir mesaj verdi.

Gözlemcilere göre, Almanya’nın Eurofighter savaş uçağı satışına uzun süredir koyduğu vetoyu kaldırması, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi olarak görülüyor. 

Ankara, iki gün önce İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ı da ağırlamış ve bu süreçte Almanya’nın onay verdiği İngiltere’den, 5,4 milyar sterlin (7,12 milyar dolar) karşılığında 20 Eurofighter uçağının tedariki için imzalar atılmıştı.

Türkiye’nin Ummam ve Katar’dan 12’şer adet Eurofighter daha olarak sayıyı 44’te çıkarması ve toplam 10,6 milyar dolar ödemesi planlanıyor.

Merz de bu işbirliğinin önemini teyit ederek, “Bu ortaklık her iki taraf için de fırsatlar sunuyor. Ulaştırma ve demir yolları gibi alanlarda da benzer gelişmeler yaşayabiliriz” dedi. 

NATO müttefikleri olarak Türkiye ve Almanya’nın “aynı güvenlik çıkarlarına sahip” olduğunu belirten Merz, Rusya’nın “militan revizyonizminin” Avrupa-Atlantik güvenliğine tehdit oluşturduğunu söyledi. 

Bu ifadeler, Berlin’in Ankara’yı yeniden Batı güvenlik mimarisinin merkezinde görmek istediğinin işareti olarak değerlendiriliyor.

AB üyeliği ve hukuk devleti tartışması

Basın toplantısında gündeme gelen bir diğer başlık Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci oldu. 

Erdoğan, “Stratejik hedef olarak gördüğümüz AB’ye üyelik konusunda beklentilerimizi ifade ettik” diyerek, Ankara’nın üyelik konusundaki kararlılığını yineledi. 

Merz ise “Almanya hükümeti olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde görmek istiyoruz” ifadesini kullandı, ancak üyelik yolunun Kopenhag Kriterleri’nin tam olarak uygulanmasından geçtiğini hatırlattı.

Alman gazetecilerin tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili sorusu ise toplantıya damgasını vurdu. 

Merz, “Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasiyi Avrupa perspektifinden henüz yeterince karşılamayan kararlar alındı” diyerek, endişelerini dile getirdi. 

Analistler, bu açıklamanın, Berlin’in insan hakları ve yargı bağımsızlığı konularında tavizsiz tutumunu koruduğunu ortaya koyduğuna işaret ediyor.

Erdoğan ise buna muğlak “Ankara kriterleri” vurgusuyla yanıt verdi. 

Cumhurbaşkanı, “Kopenhag Kriterleri bizim için olumsuz bir süreç değil, ama bizim de Ankara kriterlerimiz vardır” dedi, ancak bu kriterlerin ne olduğunu belirtmedi.

Türkiye’nin “işleyen bir demokrasiye sahip olduğunu” savunan Erdoğan, yargının bağımsızlığına ilişkin eleştirileri reddederek, “Kim hangi makamda olursa olsun, hukuku ayaklar altına alamaz” diye konuştu.

Gözlemciler, bu karşılıklı açıklamaların, Berlin ile Ankara arasında son dönemdeki yakınlaşmaya rağmen temel siyasî farklılıkların sürdüğünü bir kez daha açıkça gösterdiğine dikkat çekiyor.

Almanya’daki bazı insan hakları örgütleri ve muhalefet partileri, Merz’in ziyaretinde Türkiye’deki muhalefetle görüşmemesini de eleştiriyor.

Gazze ve Hamas konusunda derin ayrılıklar

Basın toplantısında bir diğer tartışmalı başlık Gazze oldu. Merz, Türkiye’nin ateşkes sürecindeki rolü için teşekkür ederken, Ankara’nın Hamas üzerinde “silahsızlanma yönünde etkisini kullanmasını” istedi. 

Almanya Başbakanı, “Durum hâlâ kırılgan. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı ateşkes mümkün olmazdı” dedi.

Erdoğan ise Merz’in bu yaklaşımına sert bir dille karşı çıktı. “Sayın Şansölyenin bir konusuna maalesef katılamıyorum” diyen Erdoğan, “60 bini aşkın çocuk, kadın, yaşlı öldürüldü. Hamas’ın elinde nükleer silah yok ama İsrail’in var. Bunları Almanya olarak görmüyor musunuz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonları “soykırım” olarak niteleyerek, uluslararası toplumun sessizliğini eleştirdi.

 Almanya ise “tarihî sorumluluk” nedeniyle İsrail’e desteğini sürdürdüğünü, ancak bu desteğin “eleştirisiz onay” anlamına gelmediğini belirtiyor.

Gazze meselesindeki bu sert söylem farkı, Türkiye-Almanya ilişkilerinde süregelen diplomatik gerilimin sembolü niteliğinde görülüyor.

Berlin, Hamas’ı terör örgütü olarak görürken Ankara, hareketi “direniş gücü” olarak nitelendiriyor. 

Bu fark, iki ülkenin Orta Doğu vizyonlarının taban tabana zıt olduğuna işaret ediyor.

Stratejik diyalog çağrısı

Merz, tüm bu görüş ayrılıklarına rağmen, ziyareti boyunca “stratejik diyalog” konusunu öne çıkardı. 

Almanya Başbakanı, “Gelin, ilişkilerimizin sunduğu olağanüstü potansiyeli daha iyi değerlendirelim. Yeni bir jeopolitik döneme giriyoruz, Türkiye bu süreçte devre dışı kalmamalı” dedi.

Merz, Almanya’daki Türk kökenli nüfusun ve Türkiye’deki Alman yatırımlarının iki ülke ilişkilerinin “benzersiz bir derinliğe” sahip olduğunu gösterdiğini belirtti. 

Erdoğan ise ticaret hacmini 60 milyar dolara çıkarma hedefini yineleyerek, iki ülke arasında artan ekonomik entegrasyona dikkat çekti.

Ziyaretin, Batı ile ilişkilerinde denge politikası izleyen Ankara açısından sembolik bir önemi olduğu belirtiliyor. 

Almanya’nın yeni başbakanı Merz’in ilk yurt dışı ziyaretlerinden birini Türkiye’ye yapması, Berlin’in Ankara’yı Avrupa güvenlik mimarisinde “kilit ortak” olarak konumlandırmak istediğini ortaya koyuyor. 

Ancak aynı ziyaret, Türkiye’nin demokrasi standartları ve Orta Doğu politikası konularında Avrupa başkentleriyle arasındaki uçurumun hâlâ kapanmadığını da gözler önüne seriyor.

Görüşmeden ne çıktı?

Merz-Erdoğan buluşması, Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeni bir sayfa açma potansiyeline sahip olmakla birlikte, iki ülke arasında temel politik farkların hâlâ derin olduğunu ortaya koydu. 

Savunma sanayii ve ticarette atılan adımlar, jeopolitik işbirliği alanında umut verici olsa da, hukuk devleti ve insan hakları konularındaki tartışmalar kısa vadede kolayca aşılamayacak gibi görünüyor.

Gözlemcilere göre, Gazze meselesindeki söylem farkı ise, Türkiye’nin Batı ittifakı içindeki konumunun ne kadar “özerk” hale geldiğini bir kez daha hatırlattı. 

Ancak her iki liderin de “diyalog” üzerinde ısrarla durması, ilişkilerin çatışma değil, çıkar temelli işbirliği zemininde ilerleyeceği yönünde temkinli bir iyimserlik yaratıyor.