KONULAR
Halaçoğlu, Kanal İstanbul-Montrö Antlaşması arasındaki bağı anlattı
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı 1936’da yılda ortalama 4 bin 700 geminin geçiş yaptığı, bu sayının günümüzde 50 bin düzeyi olarak ifade ediliyor.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı 1936’da yılda ortalama 4 bin 700 geminin geçiş yaptığı, bu sayının günümüzde 50 bin düzeyi olarak ifade ediliyor.
Hükümetin hayata geçirmek istediği Kanal İstanbul projesine yönelik çalışmalarla birlikte 1936'da imzalanan Montrö (Montreux) Boğazlar Antlaşması da sıklıkla gündeme gelmeye başladı. Bundan 85 yıl önce 1936 yılında Türkiye’nin Boğazlar’da egemenliğini sağlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile bugün yapılmak istenen Kanal İstanbul Projesi arasında ne gibi bir bağlantı olabilir?
Türk Tarih Kurumu eski başkanı, eski milletvekili Prof. Yusuf Halaçoğlu, Kanal İstanbul’un Montrö Antlaşmasıyla ilgili alakasıyla ilgili, “ Montrö’ye göre, siz yaptığınız Kanal’dan gemilerin geçişini zorlayamazsınız. Yani ben İstanbul Boğazı’ndan geçeceğim derse onu başka bir yer için zorlayamazsınız, Kanal’dan geçmek zorunda değil. Savaş gemileri dahil ücretsiz olarak geçiyor ama tutup da seni oradan geçireceğim hakkını sahip olmuyorsun” açıklamasını yaptı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un bir televizyon programında "Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir" sözleriyle gündemin en sıcak tartışmasıyla ilgili Prof. Halaçoğlu, “Montrö bir antlaşmadır, sözleşme değil. Montrö’yü kararname ile kaldırmak söz konusu olamaz. 'Ben yaptım oldum' derseniz, Lozan’ı da kaldırır adamlar bu defa...” dedi.
Prof. Halaçoğlu’nun Ajans Bizim’e değerlendirmeleri şöyle:
''Montrö Boğazlar Sözleşmesi anlaşmadır''
''Kanal İstanbul’un Montrö Antlaşmasıyla ilgili şöyle bir alakası var. Siz yaptığınız kanaldan gemilerin geçişini zorlayamazsınız, Montrö’ye göre... Yani, adam 'ben İstanbul Boğazı’ndan geçeceğim' derse onu başka bir yer için zorlayamazsınız. Kanal’dan geçmek zorunda değil. Ücretsiz olarak geçiyor savaş gemileri dahil ama tutup da seni oradan geçireceğim hakkını sahip olmuyorsun. Adam 'ben İstanbul Boğazı’ndan geçeceğim ve para ödemeyeceğim' derse engel olamazsınız.
Onun dışında Montrö’yü kararname ile kaldırmak söz konusu olmaz. Montrö bir anlaşmadır, sözleşme değil. 'Ben yaptım oldu' derseniz Lozan’ı da kaldırır adamlar bu defa. Montrö, 1936 Boğazlar Anlaşması... 1923’te Lozan Antlaşması’yla Boğazların kontrol ve yetkisi, etrafına Türk askerinin gelmesi yasaktı. Montrö ile bu ortadan kalktı Boğazların her iki tarafının asker koruması Türkiye’nin kontrolüne girdi. Gemilerin geçişi Türkiye’nin kontrolüne girdi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi 'antlaşma' anlamındadır. Çünkü teyit altına alınmış taraflar tarafından imzalanmıştır.
Montrö bir İstanbul Sözleşmesi gibi değildir. Burada askeri meseleler de var diğer devletlerle Lozan Antlaşmasına karşılık oradaki birtakım yaptırımların Türkiye lehine dönüştürülmesi var. Eğer siz onu sözleşme olarak adlandırırsanız adamlar vazgeçtik de diyebilirler. İstanbul Sözleşmesi’nin de tek bir kararname ile değiştirilmesi yanlış. Çünkü, uluslararası nitelikte ve kendi ülkemizin bir şehrinde yapılan bir sözleşme Uluslararası anlaşmalar Anayasaya göre TBMM’de geçmesi lazım.''
Doğan Kantarcı'nın çalışması
Boğazdan 1936’da, yılda ortalama 4 bin 700 gemi geçiş yaparken, günümüzde 50 bin düzeyine ulaştı
‘İstanbul Kanalı Hakkında 21 Soru Ve Cevabı’ çalışmasında M. Doğan Kantarcı, “Montrö Boğazlar sözleşmesi ile kanalın ilişkisi nedir” sorusunu şöyle yanıtlıyor:
''Ticari ve askerî gemilerin Türk Boğazlarından geçişi için 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi önemli kurallar koymuştur. İstanbul Boğazı yapısı, rüzgârları ve akıntıları gibi özelliklerinden ötürü geçilmesi tehlikeli bir doğal su yoludur. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı 1936’da yılda ortalama 4 bin 700 gemi geçiş yapmaktayken; bu sayı günümüzde 50 bin düzeyine ulaşmıştır. Sözleşmenin imzalandığı yıllarda petrol taşımacılığı yokken, günümüzde yılda ortalama 150 milyon ton petrol ve petrol ürünü taşınmaktadır. Petrol, gaz ve kimyasal madde taşıyan gemiler alınmış olan tedbirler sayesinde Türk boğazlarında tehlike yaratmamaktadırlar.
İstanbul Kanalının, özellikle tehlikeli yük taşıyan gemilerin İstanbul Boğazı yerine Kanalı kullanmalarını sağlamak için yapılacağı bildirilmektedir. Oysa hem Montrö Sözleşmesine, hem de uluslararası hukuka göre, gemi şirketlerinin ve kaptanlarının İstanbul Kanalını tercih etmeyecekleri gibi kullanmaya zorlanmaları da mümkün değildir. Sözleşmenin 2. maddesine göre; 'Barış zamanında, ticaret gemileri, gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, aşağıdaki 3. madde hükümleri saklı kalmak üzere, hiçbir işlem (formalite) olmaksızın, Boğazlardan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler, Boğazların bir limanına uğramaksızın transit geçerlerken, Türk makamlarınca, alınması işbu Sözleşmesinin I sayılı Eki’nde öngörülen vergilerden ve harçlardan başka, bu gemilerden hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır'.
Montrö Sözleşmesi’nin uygulama alanı, yani Boğazlar bölgesi, Karadeniz ve Ege Denizi arasındaki ulaşımdır. Oysa Kanal İstanbul projesi bu rotanın sadece bir kısmını kapsamakta, ticari gemileri Montrö Anlaşması’nın uygulandığı deniz yolunun (bir anlamda) ortasına bırakmaktadır. Geçişin Kanal dışında kalan kısmına Montrö’nün uygulanabilirliği ücretlendirme açısından da yeni sorunlar yaratabilecektir.''