Isınma hızı son yıllarda artmış gibi görünse de henüz bilim insanlarının beklediği olası sıcaklık aralığını tutarlı bir şekilde aşmadı. Ancak, beklenenden daha hızlı değişebileceği uyarıları da var. (Foto: Depo Photos)

Dünya beklenenden daha mı hızlı ısınıyor?

2023'te iklim rekorları kırıldı. Tarihin en yüksek deniz sıcaklıkları, Antarktika deniz buzunda endişe verici düşüşler ve her kıtayı vuran aşırı hava olayları yaşandı. Son olarak Brezilya'da "dayanılmaz" bir sıcak hava dalgası kaydedildi. 

2023'ün kayıtlara geçen en sıcak yıl olacağı artık "neredeyse kesin." Bu, yılın başında hiçbir büyük iklim bilimi kuruluşunun beklemediği bir şeydi.

Bilim insanları, insanlar özellikle fosil yakıtların yakılması yoluyla karbondioksit gibi gezegeni ısıtan sera gazlarını rekor miktarlarda salmaya devam ettikçe sıcaklıkların artmaya devam edeceğini uzun zamandır biliyor. Bu küresel ısınmanın ana nedeni.

BBC'nin haberine göre, her ne kadar 2023'te sıcaklıklarda yaşanacak "dudak uçuklatan" artışı tam olarak açıklamakta zorlansalar da işte bu artışların ardında yatabilecek dört ek neden:

"Tuhaf" bir El Nino

Kilit faktörlerden biri, El Nino olarak bilinen doğal bir hava sisteminin alışılmadık derecede hızlı başlaması.

El Nino sırasında, doğu Pasifik'teki daha sıcak yüzey suları atmosfere ek ısı yayıyor. Bu durum tipik olarak küresel hava sıcaklıklarında bir artışa neden oluyor.

Her yeni El Nino'nun bir öncekine göre daha güçlü etki yaratıyor. El Nino, 2016'daki son büyük zirvesine henüz ulaşmadı, ancak önümüzdeki aylarda yoğunlaşması bekleniyor.

Devam etmekte olan 2023 El Nino'su öncekilerden daha fazla sıcaklık yayıyor olabilir, çünkü dünya daha önce La Nina olarak bilinen karşıt bir hava sistemi olan uzun bir serin fazdaydı.

Bu durum, sıcaklığın deniz yüzeyinden atmosfere daha az kaçabilmesi nedeniyle küresel sıcaklıkları alışılmadık derecede uzun bir süre boyunca kontrol altında tuttu.

Bu süre zarfında okyanuslar rekor miktarda ısı emmeye devam etti ve bu ısının bir kısmı nihayet atmosfere salınmaya başladı.

ABD'de bir bilim kuruluşu olan Berkeley Earth'te iklim bilimci olan Dr. Zeke Hausfather, normalde bilim insanlarının El Nino'nun maksimum gücü ile küresel hava sıcaklıklarının zirveye ulaşması arasında yaklaşık üç aylık bir gecikme beklediklerini söylüyor.

Ancak bu El Nino sırasında hava sıcaklıkları öncekilere kıyasla çok daha hızlı arttı ve henüz tam gücüne bile ulaşmadı. Dr. Hausfather'ın dediği gibi "Bu El Nino tuhaf."

Aerosolleri kesmek

İnsanların soluduğu havayı temizlemeyi amaçlayan bazı hava kirleticilerin azaltılması, aslında ısınma için istenmeyen bir sonuç doğuruyor olabilir. Bunun nedeni, aerosol olarak bilinen sülfat veya toz gibi havadaki bazı küçük parçacıkların Güneş enerjisinin bir kısmını uzaya geri yansıtma eğiliminde olmasıdır. Bu da genellikle Dünya yüzeyini soğutur.

2020'de daha temiz nakliye yakıtlarını teşvik etmek için getirilen düzenlemeler, insanların soluması için zararlı bir hava kirletici olan kükürt dioksitin (SO2) küresel emisyonlarını tahmini yüsde 10 oranında azalttı.

Ancak bunun, özellikle Kuzey Atlantik gibi gemiciliğin sıcak noktalarında sıcaklıkları yükselttiği görülüyor.

Roma Kulübü grubunda iklim araştırmacısı olan Leon Simons, "Uydu verilerinden oldukça hızlı bir şekilde daha az güneş ışığının yansıtıldığını ve daha fazla güneş ışığının okyanuslar tarafından emildiğini gördük" diyor.

Tüm bilim insanları aerosollerin 2023'ün kayıtlarını açıklamak için ne kadar önemli olduğu konusunda hemfikir değil.

Dr. Hausfather, "2020'deki [yeni gemi yakıtı] düzenlemesinin 2023'te, 2022'de görmediğimiz ani bir sıçrama yaratacağını iddia etmenin zor olduğunu" söylüyor. 

Büyük bir volkanik patlama

Ocak 2022'de su altındaki Hunga Tonga-Hunga Ha'apai yanardağında büyük bir patlama meydana geldi. Patlama bulutu Dünya yüzeyinden "duyulmamış" bir şekilde 55 km yüksekliğe ulaştı ve rekor düzeyde su altı enkaz akışını tetikledi.

İklim açısından daha da önemlisi, stratosfere yaklaşık 150 milyon ton su buharı saldı. Su buharı da karbondioksit gibi bir sera gazı ve dolayısıyla ısınmaya katkıda bulunmuş olabilir.

Şimdiye kadar yapılan çalışmalar patlamanın küresel hava sıcaklıkları üzerinde 0.05C'den daha az olmak üzere sınırlı bir etkiye sahip olabileceğini göstermektedir. Ancak bilim insanları hala tam etkisini belirlemek için çalışıyorlar.

Antarktika'da bir 'radyatör' mü?

Uydu verileri Eylül ayında Antarktika'yı çevreleyen deniz buzunun daha önce kaydedilen kış seviyelerinin çok altında olduğunu gösterdi.

Kuzey Kutbu'ndaki deniz buzu uzun zamandır düşüşteydi, ancak 2017 yılına kadar Antarktika'daki deniz buzu tahminlere büyük ölçüde meydan okumuş ve nispeten sabit kalmıştı. Bu durum artık değişiyor olabilir ve bunun küresel sıcaklıklar açısından sonuçları olabilir.

Daha az parlak, yansıtıcı buz alanı, Güneş enerjisinin daha fazlasının daha karanlık okyanus yüzeyi tarafından emilmesi anlamına geliyor. Bu da ısınmayı hızlandırıyor.

Grantham İklim Değişikliği Enstitüsü'nden Martin Siegert, "Endişe verici olan Antarktika'nın Kuzey Kutbu gibi çalışmaya başlamasıdır" diyor ve "soğutucudan ziyade radyatör gibi" çalıştığını belirtiyor.

Antarktika'daki değişikliklerin 2023 sıcaklığına bir katkı mı yoksa bir sonuç mu olduğu belli değil.

Ancak Prof Siegert, bunun ısınmanın gelecekte nasıl hızlanabileceğini gösterdiğini söylüyor.

Peki dünya beklenenden daha mı hızlı ısınıyor?

Isınma hızı son yıllarda hızlanmış gibi görünse de bu henüz bilim insanlarının iklim modellerinden beklediği olası sıcaklık aralığını tutarlı bir şekilde aşmadı.

Bu durum, dünyanın henüz yeni bir iklim değişikliği evresine girmediğine dair bir güvence sağlıyor.

Bununla birlikte, önde gelen bir grup iklim bilimci yakın zamanda iklimin gelecekte beklenenden daha hızlı değişebileceği konusunda uyarıda bulundu.

İklimin halihazırda salınan sera gazlarına henüz tam olarak yanıt vermediğini öne sürüyorlar. Bunun bir nedeni aerosollerin yapay soğutma etkisi olabilir. Bu durumun, daha önce düşünülenden daha fazla ısınmayı "boru hattında" bıraktığını savunuyorlar.

Tüm bilim insanları bu görüşe katılmıyor, ancak şu anda yaşanan yıkıcı iklim etkileri dünyanın halihazırda karşı karşıya olduğu zorlukları gösteriyor. 

Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi'nden Lili Fuhr, COP28 iklim zirvesi öncesinde bu durumun "fosil yakıtların kullanımdan kaldırılmasını hızlandırmak için harekete geçilmesini teşvik etmesi gerektiğini" belirtiyor.

Dr. Hausfather, "Toplumun acilen başa çıkması gereken büyük bir sorun olması için beklediğimizden daha kötü olması gerekmiyor" diyor ve ekliyor: "İklim değişikliği beklediğimiz kadar kötü ve içinde bulunduğumu durum yeterince kötü."