Bahçeli, emekli amirallerin açıklamasının ''darbe çağrısı olduğunu'' ve ''cezasız kalmayacağını'' söyledi, ''Bildirinin görünmeyen imzası Kılıçdaroğlu’na aittir'' dedi.  (Foto: Depo Photos)

Bahçeli: ''4 Nisan bildirisinin görünmeyen imzası Kılıçdaroğlu’na aittir''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, emekli amirallerin açıklamasının ''darbe çağrısı olduğunu'' ve ''cezasız kalmayacağını'' söyledi, ''4 Nisan bildirisinin görünmeyen imzası Kılıçdaroğlu’na aittir'' dedi. 

Anayasa Mahkemesinin (AYM) , HDP'nin kapatılması istemli iddianamesi iadesini de eleştiren Bahçeli, ''Anayasa Mahkemesi’nin mevcut haliyle milletimizin vicdanında karşılığı yoktur ve Mahkeme Başkanı’nın tarafsızlığı söz konusu değildir'' ifadesini kullandı. Bahçeli, AYM Başkanı Zühtü Arslan'ı da Polis Akademisi başkanlığı döneminde ''açılıma ev sahipliği yapmakla'' eleştirdi. 

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''MHP,'nin dünyayı başkent Ankara vizyonuyla kavradığını'' belirterek ''Hem ülkemizde hem de uluslararası arenada ne olup bittiğinin idrakindeyiz. Kimin kiminle yürüdüğünü görecek, buna karşı tavır alacak kadar feraset sahibiyiz'' ifadesini kullandı. 

Dünyadaki istikrarsızlık sarmalının iyi okunması gerektiğini anlatan Bahçeli, yaşanan bazı gelişmelerden örnekler vererek, ''Bölgedeki gelişmelerin hepsi birbiriyle eklemlenmiştir'' değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, ''Dünyanın 54 ayrı noktasında kızışan çatışmalar emperyalizmin kumpas şiddetini arttırdığına işarettir'' diye konuştu. 

''Böylesi bir yerküre ölçeğinde Türkiye’deki işbirlikçi damar ihanet ve melanet nöbetine girmiş, kâbus senaryolarını ülkemize ithal etmek için harekete geçmiştir'' diye Bahçeli, şöyle devam etti:

''Önce 126 eski büyükelçinin sorunlu ve şüpheli bildirisi yayımlanmıştır. Bunlar arasında yer alan, parti üyemiz ve Aydın eski Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nu kesin ihraç talebiyle ve tedbirli olarak Disiplin Kurulu’na sevk ettik. Yani şaşmaz ve tartışma kabul etmez irademizi gösterdik.

Montrö tartışmaları, Kanal İstanbul anlaşmazlıkları derken, Türkiye 4 Nisan’da 104 emekli amiralin bir nevi muhtırasıyla sarsılmıştır. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi Lozan Antlaşması’nın tamamlayıcısı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı zamanda bizim kırmızı çizgimiz, Karadeniz’in barış ve istikrar güvencesidir. Kaldı ki, hiç kimsenin de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açtığı, feshedelim dediği falan da yoktur. Türkiye’nin kendi egemenlik sahasında iç deniz yolu açmasının Montrö’yle nasıl bağı kurulmaktadır? Bu zorlama, zekâ özürlü yaklaşımın failleri herkesi kendileri gibi aptal ve ahmak mı zannediyorlar?

Vehimlerinin ve gizli emellerinin esiri olan 104 emekli amiral Türk demokrasi tarihinin kara bir lekesidir. Bu lekeyi temizlemek demokrasinin, hukukun ve milli iradenin tarihe karşı namus, şühedaya da vefa borcudur.

Dünyanın olağanüstü bir dönemden geçtiği, ülkeler arası cepheleşmenin derinleştiği, Türkiye’ye yönelik husumet bloğunun kalabalıklaştığı bir zaman aralığında, demokrasi düşmanlarına yeşil ışık yakan, gel gel yapan 104’lükler büyük bir suç işlemişlerdir. Bu suç cezasız kalamaz, kalmayacaktır. Hayret etmemek elde değildir, mavi vatanımızı bu çürüklerle nasıl savunmuşuz? Milli egemenlik haklarımızı bu darbe sevdalılarıyla nasıl muhafaza etmişiz? Bu 104 emekli amiral bozuntusunu bir araya getiren, ortak bir bildiriye imza attıran, gece yarısı muhtıra içtimasına sokan asıl motivasyon nedir? İplerini tutan zihniyetin eşkali ve robot resmi kimleri göstermektedir?''

''Bal gibi darbe çağrısıdır''

Bahçeli, ''4 Nisan çıkışını detaylarıyla ele almanın şart'' olduğunu ifade ederek, ''Bunlar denizci değil, denizcilerin ve denizciliğin yüz karalarıdır. Söz konusu muhtıra, emeklilikte canı sıkılan, aksiyon arayan, biraz da adımızdan söz ettirelim diyen bir grup meczubun işi değildir. Bunları deniz nasıl tutuyorsa, hukuk da öyle tutmalı, netice itibariyle cüretlerinin bedelini ödemelidirler'' dedi. 

Yapılan açıklamanın ''ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğini'' söyleyen Bahçeli, ''Bu çağrı bal gibi darbe çağrısıdır. Bu bildiri demokrasiyi hedef alan torpidodur. Bu bildiri hukuk gaspı, milli iradeye doğrultulmuş silahtır'' diye konuştu. 

Bahçeli, Türkiye'de darbeler sayfasının kapandığını, hiçbir kimsenin TSK'yı ''tahrik edemeyeceğini ve karanlık tünele çekemeyeceğini'' söyledi. 

''Görünmeyen imzacı Kılıçdaroğlu''

MHP Genel Başkanı Bahçeli, ''İbreti alem için, 104 emekli amiralin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları ellerinden alınmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Bildiriyle ilgili adli ve idari soruşturma derinleştirilerek tekemmül ettirilmelidir. Arkasında kim var, önünde kimler duruyor, alayı ortaya çıkarılmalı ve milletimize teşhir edilmelidir'' dedi. 

CHP'li yöneticilerin emekli amirallerin açıklamasına karşı tutumunun ''kendilerini dehşete düşürdüğünü'' söyleyen Bahçeli, ''Darbeler tarihi bir bakıma CHP tarihidir. Darbelerle yüzleşmek CHP’yle yüzleşmektir. Statükocularla, vesayetçi mihraklarla hesaplaşmak CHP’yle hesaplaşmak demektir'' diye konuştu. 

Bahçeli,  emekli amiral arasında bulunan Türker Ertürk’ün CHP üyesi olduğunu belirterek,  CHP’ye alan, parti saflarına katan, heyecanla yakasına rozeti takan kimdir? CHP yönetimi bir kere daha demokrasiyle ters düşmüştür. Bir kez daha darbe hasreti çeken çapulcularla birleşmiştir. Ve 4 Nisan bildirisinin görünmeyen imzası Kılıçdaroğlu’na aittir'' dedi. 

''Zevzek arıyorsa etrafını kolaçan etmeli''

Emekli amirallerin arasında İYİ Partili bir yöneticinin de bulunduğunu anlatan Bahçeli, partinin genel başkanının ise onları ''zevzeklikle, yani gevezelikle suçladığını'' ifade ederek, ''İP’in Başkanı, zevzek arıyorsa, önce etrafını kolaçan etmelidir. Şu anda Meclis grubunda değil, parti yönetiminde bu zevzeklerden bol miktarda bulunmaktadır'' diye konuştu. 

''CHP ile İP tencere kapak misali'' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

''4 Nisan bildirisine karşı, amasız fakatsız cümle kuramayan kim varsa; PKK ittifakında kucaklaşan, terörist Demirtaş’a övgüler yağdıran, FETÖ’ye toz kondurmayan siyasi kadavralardır. Cumhur İttifakı olarak Allah şahit bunlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Milletimizin tarihi haklarını çiğnetmeyeceğiz. Gerçek demokrasiyi biz savunacağız. Sahici özgürlüğü biz sahipleneceğiz.''

''HDP'yi arkalayan ve kollayan tutum''

 HDP’nin temelli kapatılması iddianamesinin ''eften püften bahanelerle'' iade edildiğini söyleyen Bahçeli,  konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Terörle mücadele kararlılığının zirve yaptığı, kahraman güvenlik güçlerimizin can pahasına mücadele ettiği bir süreçte, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi arkalayan ve kollayan tutumu bizim nazarımızda hükümsüz, milli vicdanda yok hükmündedir. Dağda elde edilen stratejik ve tarihi üstünlüğü, TBMM’de kaybettirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Anayasa Mahkemesi adil ve hakkaniyetli bir karar vermemiştir.

Bu mahkeme üyelerine soruyorum; bu aziz vatanda bulunmamızın da usul eksiklileri var mıdır? Bölücü terörle mücadelenin usul sorunlarını da tespit ettiniz mi? Bugün HDP iddianamesini, usul eksikleri var diyerek gerisin geriye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade eden zevat, bir saatliğine de olsa dağda, ovada ya da sınır ötesinde hainlerin karşılarına çıkabilecek yürekliliği gösterebilecekler midir?

İddianame kapsamında yok şurası olmamış, yok burası eksik kalmış diyen Anayasa Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri bunu gidin de şehit analarına anlatın, yetim yavrulara söyleyin, dul kalan gelinleri ikna edin. Biz millet ne diyorsa ona göre hareket ediyoruz. Biz aziz şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamanın derdindeyiz.

Milletin çığlığına bigâne kalan, HDP’ye zaman kazandıran Anayasa Mahkemesi’nin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü umursamadığını, böylesi bir hassasiyeti de taşımadığını görüyoruz. 

Bu şahsın HDP duyarlılığı

Halen Anayasa Mahkemesi Başkanlığı makamını işgal eden şahsın, geçmişte Polis Akademisi Başkanıyken, 1 Ağustos 2009 tarihindeki PKK açılımına nasıl ev sahipliği yaptığını, 12 kötü adamı nasıl ağırladığını, o görevdeyken hangi şaibeli işlere karıştığını biz gayet iyi biliyoruz. O tarihlerde Polis Akademisi’nde sözde Kürt Çalıştayı düzenleyen zat bugünün Anayasa Mahkemesi Başkanı’dır. Bu şahsın HDP duyarlılığı, ihanet ve çözülmeye teşneliği yeni bir vaka değildir.

Anayasa Mahkemesi’nin mevcut haliyle milletimizin vicdanında karşılığı yoktur ve Mahkeme Başkanı’nın tarafsızlığı söz konusu değildir. Bu mahkemenin kapısına kilit vurularak yeni baştan yapılandırılması bir adalet, siyaset ve demokrasi sorumluluğudur. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin bir darbe mirası olduğu ortadadır.''

''AYM ayet hükmü değildir''

''Anayasa Mahkemesi ayet hükmü değildir'' diyen Bahçeli, ''Anayasa Mahkemesi bugünkü haliyle devam edemez, inandırıcılığından ve güvenirliğinden bahsedilemez'' şeklinde konuştu. Bahçeli, şunları söyledi:

''Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasıyla ilgili teklifimizi sulandırmaya çalışanları, bu görüşümüzün yalnızca bizi bağlayacağını ifade edenleri şaşkınlıkla izlediğimizi, alayının sözlerini not ettiğimizi, sırası geldiğinde önlerine koyacağımızı herkesin bilmesinde yarar olacaktır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iade edilen iddianameyi vaki eksiklikleri gidererek süratle Anayasa Mahkemesi’ne tekrar göndereceğini, usul açısından ilgili mahkemenin iddianameyi iade hakkının artık bulunmadığını açık seçik ifade etmek isterim. PKK’nın siyaset ayağı HDP kapatılmalıdır. Bölücülüğe neşter vurulmalıdır. Terörün kökü kurutulmalıdır. Hainlere merhamet mazlumlara ihanettir.''

Bahçeli, CHP'lilerin HDP’nin kapatılması konusundaki açıklamalarına da tepki göstererek, ''Kılıçdaroğlu çok meraklıysa, olağanüstü kongreyi toplamalı, HDP’nin CHP’ye katılımını sağlamalıdır'' dedi.