Ankara ve İstanbul Baroları, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyi öngören Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle Danıştay'a başvurdu. 

Ankara, İstanbul ve Samsun Baroları, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemiyle Danıştay'a başvurdu. 

Ankara Barosundan yapılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

"Baromuz tarafından, kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3'üncü maddesine dayanılarak feshedilmesine dair 19.03.2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın; fonksiyon gasbı nedeniyle yok hükmünde olduğu ve Anayasa'nın 104. maddesine aykırılık taşıdığı iddiası ile Danıştay’da dava açılmıştır.''

''Yasama organına ait olduğu açıktır''

Ankara Barosunca Danıştaya yapılan başvuruda, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme (fesih) kararının iptali istenerek, ''Usulüne uygun olarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmenin 'kanun' niteliği kazanması bu sözleşmenin feshi yetkisinin kanun koyma, değiştirme ve kaldırma yetkisine sahip yasama organına ait olduğu çok açıktır'' denildi. 

Başvuruda, Danıştaydan, yapılan işlemin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması da istendi. 

Baronun başvurusunda, özetle şu görüşlere yer verildi:

''-Uluslararası sözleşmelerin onaylanmasının TBMM tarafından çıkarılacak 'uygun bulma kanuna' bağlı olduğu düzenlenmiş, usulüne uygun yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmelerin 'kanun' hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu şekilde onaylanması uygun bulunan kanun bir yürütme işlemi ile onaylandığında kanun niteliğini kazanır. Hatta, İstanbul Sözleşmesi gibi insan hakları sözleşmeleri Anayasa’nın 90/5 hükmü uyarınca olağan yasalardan da güçlü bir statü kazanırlar.

-Genel olarak uluslararası andlaşmaların ve çok daha fazlasıyla uluslararası insan hakları sözleşmelerinin yürütme yetkisine değil ve fakat temel haklara ilişkin olduğu düşünüldüğünde bu alanda kararname ile düzenleme yapılamayacağı da açıktır. O halde, nasıl mevcut bir yasayı değiştiren, yürürlükten kaldıran, daha önce düzenlenmemiş bir alanı ilk kez düzenleyen bir andlaşmanın öncelikle yasama organı tarafından onayının uygun bulunması gerekmekteyse, anayasanın sistematiği gereğince yasalar üzerinde aynı etkiyi doğuracak andlaşmaları değiştiren veya sonlandıran hukuki işlemlerin de bir yasa ile uygun bulunması gerekmektedir

'Kararnamelerle düzenlenemez'

-Usulüne uygun olarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmenin “kanun” niteliği kazanması bu sözleşmenin feshi yetkisinin kanun koyma, değiştirme ve kaldırma yetkisine sahip yasama organına ait olduğu çok açıktır.

-Anayasa'nın 90. maddesine aykırı olarak kanun niteliğinde olan uluslararası sözleşmelerle ilgili olarak tasarruf yetkisinin, tek başına yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına verilmiş olması açıkça Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. Dava konusu işlemin dayanağı olan bu düzenlemelerin öncelikle Anayasa'ya aykırılığı sebebiyle itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesinin önüne taşınması gerekmektedir.

-Fonksiyon gaspı, devletin başka bir erkinin yetki alanına giren konularda idarenin işlem tesis etmesi sonucu ortaya çıkan hukuka aykırılıktır.

-Kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılan bu sözleşmenin Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca kanun niteliği kazandığı açıktır.

-Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi yürütme yetkisine ilişkin olup, temel haklarla ilgili konular kararnameler aracılığıyla düzenlenemez.''

Başvuru dilekçesinde, çekilme kararının yok hükmünde olduğu tespitiyle iptali ya da Anayasa'ya aykırılıktan iptali istendi. Dilekçede, yapılan işlemin Anayasa'ya aykırı olduğu da savunularak, bu nedenle Anayasa Mahkemesine başvurulması da talep edildi. 

İstanbul Barosu da başvurdu

İstanbul Barosu Başkanlığı da Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için Danıştay'da dava açtı. 

“Yürütmenin durdurulması” istenen dava dilekçesinde, idare hukukundaki yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca, onaylanması bir kanunla uygun bulunan uluslararası andlaşmanın sona erdirilmesinin ancak TBMM’de çıkartılacak bir yasayla mümkün olabileceği savunularak, “6251 sayılı Kanun halen yürürlüktedir. İdare hukukunda yetkisizlik asıldır. Anayasa’nın 90/1. maddesi uyarınca kabul edilen uluslararası sözleşmelerin Cumhurbaşkanlığınca feshine ilişkin verilmiş bir yetki yoktur. Yasama yetkisi de Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile verilemez. Bu nedenle davaya konu işlem yetki yönünden yok hükmünde olup hukuka aykırıdır” denildi. 

Samsun Barosu

Samsun Barosu Başkanı Pınar Gürsel Yıldıran da yaptığı açıklamada, kararın "fonksiyon gasbı nedeniyle yok hükmünde olduğu" ve Anayasa'ya aykırılık taşıdığı iddiasıyla öncelikle yürütmesinin durdurulması, 'yok hükmünde olduğunun tespitiyle iptali' istemiyle Danıştay'da dava açtıklarını duyurdu.