Dönemlerinin en modern ve en ilgi çekici uçaklarıydılar. Ama hepsi, değişen şartlara, gelişen teknolojiye ve değişen eğilimlere yenik düşüp, müzelik oldular. (

Bir zamanlar hepsi kartaldı, şimdi hepsi müzelik

Dönemlerinin en modern ve en ilgi çekici uçaklarıydılar. Ama hepsi, değişen şartlara, gelişen teknoljiye ve değişen eğilimlere yenik düştü. Bunların en son iki örneği A380 ve B747. Onlardan önce de Concorde, Caravelle ve L-1011 TriStar müzelik olmuştu.  

En son imal edilen A380 uçağı Fransa’nın Toulouse kentindeki hangardan 17 Mart günü çıktı ve aynı gün Almanya’nın Hamburg kentindeki tesislerine uçtu. A380 burada üretiminin son aşamaları da tamamlandıktan sonra 2022’de Emirates Airlines’a teslim edilecek. 

Bu uçak, 100’den fazla A380 uçağı bulunan Emirates’in teslim alacağı son A380 olacak. Emirates’in daha önce 39 siparişi iptal etmesinden sonra Airbus da 2019’da bu uçakların üretimine son vereceğini açıklamıştı.

Verimlilik sorunu olan A380 uçakları, özellikle koronavirüs salgınından sonra düşüşünün hızlanmasına tanık oldu. Air France, filosundaki bu uçaklarının kullanılmasını beklenenden daha önce durdurma kararı aldı. 

Ancak göklerin bu dev uçağı, tek başına değil. Boeing 747’ler de aynı kaderi paylaşıyor. 747’nin de üretimine 2022’de son verilecek.

Zamanda geriye gidilecek olursa havacılıkta simgeleşmiş birçok uçağın rekabet koşulları ve konjonktüre bağlı olarak ortadan kaybolduğu görülür. 

Airbus A380: Pandemiye yakalanan uçan gemi 

İki mavi balina kadar uzun ve beş zürafa kadar yüksek olan A380, yerde ve havada çok dikkat çeken bir uçak. Havacılar, “Onunla uçmak unutulmayacak bir anı” diyor. Super Jumbolar, 2007 yılında hizmete girmesinden bu yana milyonlarca yolcu taşıdı. İç mekânın konfigürasyonuna bağlı olarak 800’e kadar yolcu taşıyabilen bir uçak bu.

747 ile rekabet etmesi için tasarlanan ve imal edilen A380, beklendiğinin aksine uzun ömürlü olmadı ve göklere ilk kez çıktığı 2005’ten 14 yıl sonra üretimine son verme kararı alındı.

Teknik değil ama ticarî bir başarısızlığın kurbanı olan A380, değişen piyasa şartları, yüksek işletme giderleri ve doluluk oranını yüksek seviyeye çıkarma zorluğu nedeniyle piyasadan çekilmek zorunda kaldı.

Dört motorlu uçak, ayrıca yeni imal edilen iki motorlu uçakların daha iyi verimlilik ve saat başına uçuş maliyeti sağlamasına karşı koyamadı. Airbus’ın Şubat 2021’de yenilenen verilerine göre, A380 bugüne kadar 251 sipariş aldı ve bunların 246’sı 15 alıcı firmaya teslim edildi.

Boeing 747: 50 yıllık Jumbo Jet

ABD’nin Washington eyaletinde bulunan Boeing’in Paine Field tesislerinden 9 Şubat 1969 günü dev bir uçak havalandı. 

O dönemde diğer ticarî uçaklara göre çok büyük olan uçak, henüz Jumbo Jet adını almamıştı. 747, ilk ticarî uçuşunu Ocak 1970’te yaptı ve uzun mesafeli uçuşlarda bir devrime imza attı. Dört motorlu, iki katlı “Göklerin Kraliçesi”, 600’ı aşkın yolcu taşıyabiliyordu.

747, hayatı boyunca yolcu uçağı oldu, kargo uçağı oldu, hatta rock star uçağı bile oldu. Metal Grubu Iron Maiden’in turneleri sırasında grubun şarkıcısı Bruce Dickinson yönetiminde bile uçtu. 1990’lı yıllara gelince, 747 bu defa da Air Force One adı altında ABD Başkanlık uçağı oldu.

İyi bir ticarî başarı sağlayan 747, sonunda ekonomik krize, yüksek bakım masraflarına ve verimliliğini kaybetmeye yenik düştü.

Bugüne kadar 1.500 adetten fazla üretilen 747 de yavaş yavaş filolardan çıkıyor. Air France, 2016 yılında bu uçakları hizmet dışı bırakmıştı, üretimin de 2022’de durdurulacağı açıklandı. Ancak iki 747-8 modeli hâlâ göklerde olmaya devam edecek çünkü iki yeni Air Force One 2024’te hizmete girecek.

Concorde : Süpersonik teknolojik mücevher

Havacılıkta Fransa-Britanya işbirliğinin sembolü olan Concorde, ilk kez 2 Mart 1969’da uçtu. Ticarî uçuşlarda o güne o kadar erişilmemiş hızlarda uçması için tasarlanan sivri burunlu “Büyük Beyaz Kuş” o dönemde pahalı bir teknolojik mücevherdi. İlk kez 1970 sonbaharında ses duvarını aşan Concorde, saatte 2 bin 448 km hıza (2 Mach) ulaşmıştı. Başlangıçta iyi bir gelecek vaat eden ve 70’ten fazla sipariş verilen uçak, tam anlamıyla 1973 petrol krizine tosladı ve krizin etkisiyle 14’ü ticarî uçuşlar için olmak üzere sadece 20 adet üretildi.

Bu uçaklar 1976’da Air France ve British Airways’de kullanılmaya başladı. 1977 yılında Paris-New York hattı açıldı. Bu uçak Atlantik Okyanusunu 3 saat 30 dakikada aşıyordu.

Sadece 120 yolcu taşıyabilen uçağın bilet fiyatı yaklaşık 8 bin avro civarında oluyordu. 

Yakıt bakımından çok obur olan ve yüksek bakım masrafları gerektiren Concorde da kârlılık politikasına ve havacılıktaki yeni hamlelere direnemeyecekti. 

25 Temmuz 2000’de Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanından John F. Kennedy Uluslararası Havalimanına gitmek üzere hızlanırken pistteki yabancı bir parçaya çarparak alevler içinde havalanan uçak, 1,5 dakika sonra alevler içinde düştü. 113 kişinin ölmesine yol açan bu kaza, Concorde programının sonunu getirdi. Son ticari uçuşunu 2003 yılında yapan Concorde da müzelik oldu.

Caravelle : Uçan hayaller

Caravelle, iki motoru uçağın kanatlarına değil de gövdesine yerleştirilmiş ilk ticarî uçak olarak Fransa tarafından üretilmişti. Fransa’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında havacılık sektörüne dönüşünü temsil eder. Prototip, ilk uçuşunu Mayıs 1955’te yaptı ve uçak, dört yıl sonra 1959’da hizmete girdi. Dar gövdeli, kısa ve orta mesafeli uçuşlar yapan ve 80-130 yolcu taşıyabilen bir uçaktı. 

Caravelle, Air France’ın Avrupa ve Akdeniz havzasında öncü olmasını sağlamıştı. Fransa Cumhurbaşkanı General Charles de Gaulle, 1958’de, Caravelle’i Cumhurbaşkanlığı uçağı olarak seçmişti. 

Ancak zamanla artan hava trafiği, Boeing 727 ya da Douglas DC-9 gibi performansı daha yüksek ve daha fazla yolcu taşıyan uçaklara ihtiyaç duymaya başlayınca Caravelle’e yavaş yavaş yolun sonu görünmeye başladı. Ancak Caravelle uçakları kargo uçaklarına dönüştürülünce ikinci bir hayata adım attı ve 282 adet üretilen uçak en son 2003’e kadar uçtu. Ancak Caravelle, Boeing 727 ve Douglas DC-9’a ilhan kaynağı olmuştu. Bu uçaklar da Caravelle gibi motorlarını gövdelerinde taşıyordu.

TriStar : Lockheed’in son sivil uçağı

Lockheed-1011 TriStar (şimdiki adıyla Lockheed Martin), 1972 Nisan ayında Eastern Airlines'ın renkleri altında ilk kez uçtuğunda, sorunlarla dolu uzun bir geçmişe sahipti.

American Airlines, 747’ye alternatif arayınca Douglas DC-10’un talihsiz rakibi olan bu üç motorlu uçak, daha geliştirilme aşamasındayken, iflasa sürüklenen Rolls Royce’un motorları geç teslim etmesine bağlı olarak sorunlar yaşamaya başlamıştı.   

250 yolcu taşımak için tasarlanan uçak, özellikle otomatik pilotu ve az gürültülü kabiniyle çok övgü aldı. Sessizliği nedeniyle “fısıldayan uçak” lakabı takılan L-1011 TriStar, döneminin diğer büyük uçakları gibi 1973’teki petrol krizinin kurbanı oldu.

Firma, 500 uçak satma hedefine güvenirken bunun ancak yarısını üretip satabildi ve 1984 yılında üretime son vermek zorunda kaldı. Sivil uçak olmasına rağmen L-1011 TriStar, askerî amaçlar için de kullanıldı ve Britanya Kraliyet Hava Kuvvetlerinde yakıt ikmal uçağı ve kargo uçağı olarak hizmet gördü.

Lockheed de TriStar’dan sonra sadece askerî uçak yapımına odaklandı.