KONULAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Taliban'ın Kabil Havalimanı'nın işletilmesi noktasında teklifi bulunduğu'' ifade ederek, ''Kime? Bize... Güvenliği diyor biz sağlayalım ama işletmeyi siz yapın. Şimdi bizim bu konuda bile şu anda henüz verilmiş bir kararımız yok'' dedi.
Erdoğan, Bosna-Hersek'e hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısında ziyareti hakkında bilgi verdi, soruların yanıtladı.
Afganistan'da bulunan ve Türk vatandaşlarının yanı sıra TSK personelinin tahliyesinin devam ettiğine anlatan Erdoğan, Kabil Askeri Havaalanı'ndan İslamabad'a nakil yapıldığını ve oradan da THY uçaklarıyla Türkiye'ye ulaştırıldığını söyledi.
Afganistan'da bulunulan sürede halkının barışına, huzuruna ve istikrarına çok önemli katkılar sağladıklarını anlatan Erdoğan, Erdoğan, "20 yıldır Türkiye gerek devletiyle gerek sivil yatırımcılarıyla iş adamlarıyla hep Afganistan'da yer almıştır. Altyapı, üstyapı bütün bu çalışmalarda gerekli olan adımları atmıştır. Bu karar doğrultusunda da biz tahliyeleri en kıza zamanda ve en hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Bu konuda ilgili birimlerimiz en ufak bir rehavete kapılmadan bu adımları atıyor. Gerek istihbaratımız gerek Savunma Bakanlığımız gerek Dışişleri Bakanlığımız bu sürecin yakın takipçisi konumundayız" dedi.
''Görüşmeden yapmak mümkün değil''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban ile temas ve bu konudaki eleştiriler, bundan sonraki yol haritasına yönelik soruya şu yanıtı verdi:
"Bizim de kiminle nerede, ne zaman, ne gibi görüşmeler yapacağımız için kimseden izin almak gibi bir lüksümüz de yoktur. Biz şu anda büyükelçiliğimizi Kabil Havaalanı'nın içerisindeki askerî bölüme taşıdık ve bizim büyükelçiliğimiz oradaki askerî bölümde bu tür faaliyetlerini sürdürüyor. Görüşmelerimizin ilkini de orada Taliban ile ilgili olarak ilk görüşme, 3,5 saat süren bir görüşmeyi, büyükelçiliğimiz nezaretinde orada arkadaşlarımız sürdürdüler. Ondan sonraki süreçte de gerekirse burada yine bu tür görüşmeleri yapma fırsatımız olacak. Bu tür görüşmelerle süreci bir defa sağlıklı yürütmenin gayreti içerisindeyiz. Onların beklentileri nedir, bizim beklentimiz nedir, bütün bunları görüşerek yapacaksınız. Görüşmeden bu tür şeyleri yapmak mümkün değil. Bu bakımdan da diplomasi diyorsanız, tabii bu insanlara şunu da söylemek lazım, diplomasi nedir arkadaş? İşte diplomasi budur. Bunu da birinci derecede kimler yürütür? Dışişleri yürütür, Dışişlerinin temsilcileri yürütür, siyasiler yürütür. Yaptığımız iş budur. Tabii şu anda da arkadaşlarımız bunu kararlılıkla sürdürmektedir."
''Oradaki süreci en ideal şekilde yürüttük''
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, "Türkiye'yle birlikte çalışma yapmalıyız" ifadesini kullandığı hatırlatılması üzerine Erdoğan, şu karşılığı verdi:
"Tabii Şansölye ile bizim biliyorsunuz sık sık görüşmelerimiz var, görüşüyoruz, yol haritalarını gözden geçiriyoruz. Fakat tabii bazı şeylerde çok geç kaldıkları da ortada. Yani Türkiye'yle çalışma tespiti geç alınmış bir karar. Herkes Afganistan'ı terk ederken, biz Afganistan'ı terk etmedik. Biz Afganistan'da ve Kabil Havaalanı'nda kaldık. Oradaki süreci de en ideal şekilde sürdürdük."
“Kayıtlı Afgan göçmen 300 bin''
Afganistan'daki gelişmelerin ardından göçmen baskısın en yakından yaşayan ülkenin Türkiye olduğunu anlata Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama Türkiye'nin içindeki bazı mahfiller var ki bunlar hep söylüyorum ya yalan terörü, bunlar yalan terörü estiriyorlar. Nedir söyledikleri? 'Türkiye'de şu anda 1,5 milyon Afgan göçü söz konusu, Afgan göçmen var.' Bakın ben size resmi rakam söylüyorum. Şu anda İçişleri Bakanlığımızın kayıtlarında, kayıtlı kayıtsız mevcut göçmen sayısı Afganistan'dan 300 bin. Ama Bay Kemal, onun izninde gidenler, bunu 1,5 milyon gibi açıklıyorlar. Bunların hepsi yalan, adamların işi gücü yalan ve bu yalan terörünü, bir şaklaban da bulmuşlar onunla beraber sürdürüyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizler göç olayında da çok hassasız. Biliyorsunuz, İran sınırından Irak sınırına, Suriye sınırına kadar neredeyse her yeri şu an itibarıyla duvarlarla örüyoruz. Artık az bir miktarda örülmeyen bölge kaldı. Oraları da yaptıktan sonra zaten ciddi manada sınırlarımızı bu tür duvarlarla örmüş olacağız."
''Ciddi bir yönetim boşluğu var''
Erdoğan, 31 Ağustos'tan sonra Türkiye'nin tutumunun ne olacağına ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Öncelikle tabii Afganistan'daki tabloyu, durumu görmemiz lazım. Afganistan'da şu anda ciddi bir yönetim boşluğu söz konusu. Önce burada yönetimin belli olması, yönetimin belirgin hale gelmesi, yönetimin belirgin hale gelmesinden sonra da biz o zaman kararımızı vereceğiz, kurumlarımız o zaman kararlarını verecekler. Örneğin, şu anda Türk Hava Yolları bizim sivil, asker neyse nereden gidip alıyor? İslamabad'dan gidip alıyor. Peki, İslamabad'a sivil, asker vatandaşlarımızı kim taşıyor? Onu da askeri uçaklarımız taşıyor. Biz devletiz, devlet olarak da olması gereken neyse bunu yapıyoruz"
''Kabil Havalimanı'nın işletilmesi teklifleri var''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban ile görüşme konusunda şunları söyledi:
"Gerektiğinde yaparız. Ama şu anda, bir defa Taliban... Hatta Kabil Havalimanı'nın işletilmesi noktasında teklifleri var. Kime? Bize... Güvenliği diyor biz sağlayalım ama işletmeyi siz yapın. Şimdi bizim bu konuda bile şu anda henüz verilmiş bir kararımız yok. Çünkü orada her an her türlü ölüm vesaire mümkün. Şimdi dünkü olayda 72 kişinin ölmesi. Orada eğer bizim adımız geçerse, o arada kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti yer alıyor veyahut da orada işte askeri havalimanını işletiyor, sivil havalimanını işletiyor ama buna rağmen 72 kişi öldü. Buna biz bulaşırsak, biz bunu izah edemeyiz. Onun için bizim şu anda böyle bir kararımız söz konu değil.
Biz şu anda askerimizi, sivil vatandaşlarımızı önce İslamabad'a, İslamabad üzerinden de ülkemize geri getiriyoruz. Çünkü onların yüzlerindeki memnuniyet bizim için en önemli adımdır. Şu anda uçak seferlerinin başlaması vesaire bunlarla ilgili acelemiz yok. Orada sükûnet hakim olduğu zaman gerekli kararı veririz. Çünkü Afgan halkı bizim asırlarca kardeşimiz olmuş ve onların din, dil vesaire bu noktada bizimle aynı dünyayı paylaşmış olan insanlardır. Biz onlarla zaten ayrı düşünemeyiz."
Havaalanında dün yapılan saldırıyla ilgili kendisine gelen ilk bilgilerde aralarında Taliban mensuplarının da bulunduğu 72 kişinin öldüğünü hatırlatan Erdoğan, "Böyle bir felaketi şu anda DEAŞ üstlendi. DEAŞ'ın böyle bir süreç içerisinde bu adımı atmış olması da bölgede ve dünyada nasıl tehlikeli bir örgüt olduğunu ortaya koyuyor'' dedi.
''Her şeyleri yalan bunların''
İngiltere Savunma Bakanının ifadelerinin "Türkiye'de ve Pakistan'da mülteci merkezleri oluşturulacakmış" algısıyla paylaşıldığının hatırlatılması üzerine, Erdoğan şöyle konuştu:
"Öncelikle şunu sormam lazım. Siz yani bu muhalefetin bu tür yalanlarda, bu tür iftiralarda hiçbir zaman şöyle bir geri dönüş yaparak özür dilediğini duydunuz mu? Bunların karakterinde bir defa böyle bir şey yok. Her şeyleri bunların yalan. Her şeyleri. İşte şimdi bakın, kalktılar Merkez Bankası ile ilgili ciddi yalanlar uydurdular. Şu anda döviz rezervi Merkez Bankasının bakın nerelere çıktı. Her şey ortada. Peki, bunların bir özür dilemesi söz konusu mu? Bu yılsonu itibarıyla Merkez Bankasının da döviz rezervi inşallah 115 milyar dolarları bulacak. Ama bunlarda böyle bir şey yok. Hayatları yalan. Bir de işte bulmuşlar bir kadın, yalan makinesi, çıkartıyorlar sürekli televizyona ona bol bol yalanlar söylettiriyorlar ve onunla adeta sanki güç buluyorlar. Böyle de bir halleri var."
Erdoğan, "Lehte açıklama'' olmadığını ifade ederek, ''Tam aksine AFAD'ın yardım toplamasına bile karşı çıktılar. Bunlar böyle kepaze bir takım ama biz yolumuza devam ediyoruz'' dedi.
Bosna-Hersek ve Karadağ ziyareti
Ziyareti hakkında da bilgi veren Erdoğan, ziyaretinin ilk durağa olan Bosna-Hersek'in, çok kültürlü yapısıyla güvenlik, istikrar ve kalkınmasına büyük önem verdikleri Balkan coğrafyasının kilit bir ülkesi olduğunu dile getirdi. Erdoğan, ''Ziyaretimizde iş birliğimizi daha da ilerletmek için birlikte atabileceğimiz adımları da görüşme fırsatını bulacağız'' dedi.
Erdoğan, 28 Ağustos Cumartesi günü Karadağ'a geçeceğini, buradaki temasları kapsamında da ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası gündemdeki konuları ele alacaklarını söyledi.