TMB raporuna göre, müteahhitler, kamu projelerindeki maliyet artışları karşısında ''fiyat farkı ödemesi'' ve ''şarta bağlı olmayan tasfiye hakkı'' istiyor. 

Türk Müteahhitleri Birliğinin (TMB) ''İnşaat Sektörü Analiz Raporu''na göre, müteahhitler, ''Kamu projelerindeki maliyet artışlarının karşılanabilmesini firmalara fiyat farkı ödemesi ve şarta bağlı olmayan tasfiye hakkı'' tanınmasının kaçınılmaz hale geldiğini düşünüyor. 

Türk müteahhitleri, yılın ilk yarısında, yurt dışında 6,5 milyar dolarlık proje üstlendi. Konut stoku 1,5 milyon ulaştı ve fiyat düşüşü beklenmiyor. 

Türkiye Müteahhitler Birliğinin , ''Temmuz 2021 İnşaat Sektörü Analizi Raporu'' yayımlandı. 

Raporda, jeopolitik gelişmelerin, emtia ve petrol fiyatları üzerindeki etkileriyle projeleri ve finansman imkanlarını da etkilediği belirtilerek, geçen aylarda hızlı bir yükseliş içine giren petrol fiyatlarının seyrinin sektörün yurtdışı faaliyetlerine de yansıdığı kaydedildi. 

Yatırımlardaki yavaşlamaya salgının ivme kazandırdığı ifade edilen raporda, şu bilgiler yer aldı:

''Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle gerçekleştirilen projelerde de son dönemde düşüş izlenmektedir. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre; büyük kamu yatırımlarında son yıllarda sıkça tercih edilen KÖİ modeli kapsamında yurtiçinde 2018 ve 2019 yıllarında 8 sözleşme, 2020’de 3 sözleşme ve bu yılın ilk altı ayı itibarıyla da 1 sözleşme imzalanmış durumdadır. Bu konuda son yirmi yılda beşer yıllık dönemlerdeki eğilimlere bakıldığında; 2017-2021 döneminde toplam 7,7 milyar TL’lik 30 projenin, 2012-2016 döneminde toplam 91,5 milyar TL’lik 69 projenin, 2007-2011 döneminde 31,2 milyar TL’lik 53 projenin ve 2001-2006 döneminde toplam 6,4 milyar TL’lik 33 projenin KÖİ modeliyle hayata geçirilmiş olduğu görülmektedir.''

Maliyetlerde artış

Yaklaşık iki yılı aşkın zamandır sektörün öne çıkan sorunları arasında maliyet artışları dikkat çektiği belirtilen raporda, şunlara yer verildi:

''TÜİK tarafından yayımlanan verilere göre; inşaat maliyet endeksi Nisan’da yıllık bazda yüzde 35,5 artarak iki yılı aşkın sürenin en hızlı yükselişini kaydetmiştir. Endeks aylık bazda da yüzde 3,5 artmıştır. Bu dönemde malzeme endeksi ile işçilik endeksi sırasıyla yıllık bazda yüzde 43,1 ve  yüzde 20,6 ile hızlı yükselmiştir. Aylık bazda malzeme endeksi yüzde 5, işçilik endeksi yüzde 0,5 yükseliş gösterirken yıllık bazda da malzeme endeksi yüzde 43, işçilik endeksi yüzde 20,6 artmıştır. Girdi maliyetlerindeki öngörülemez artışların önüne geçilmesi hem kamu projeleri hem de ekonomik konut üretimi açısından büyük önem arz etmektedir.''

Fiyat farkı veya tasfiye hakkı

Açıklamada, maliyet artışlarının karışlanmasına yönelik şu değerlendirme yer aldı:

''Kamu projelerindeki maliyet artışlarının karşılanabilmesini teminen firmalara fiyat farkı ödemesi ve şarta bağlı olmayan tasfiye hakkının tanınmasını içeren bir düzenleme yapılmasının artık kaçınılmaz hale geldiği değerlendirilmektedir. TMB olarak bu konuda çözüm için üç ana unsur üzerine inşa edilen bir çalışma Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Kamu İhale Kurumu ile paylaşılmıştır. 

Doğrudan ve dolaylı etkileriyle ekonominin geneli için büyük önem taşıyan inşaat sektöründe yatırımların hızlanması ve ödeneklerin açılması, gerek artan girdi maliyetleri gerek genel anlamda sektör üzerindeki vergi yüklerini azaltacak adımların atılması ihtiyacı öne çıkmaktadır.'' 

Konutta düşüş beklenmiyor

Raporda, geçen yıl başlayan konut fiyat artışı devam ettiği belirtilerek, şu değerlendirme yapıldı:

''TCMB tarafından kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) Nisan ayında aylık bazda %2, yıllık bazda nominal olarak yüzde 32,4 ve reel olarak yüzde 13 oranında artmıştır. Şubat’ta yüzde 2,6 ve Mart’ta yüzde 2,4 olan aylık artış oranında düşüş dikkat çekmiştir. Önümüzdeki sonbaharda faiz oranlarında düşüş gerçekleşse de bu kez konut talebi artışıyla fiyatlarda kayda değer düşüş beklentisi mevcut değildir.

1,5 milyonluk konut stoku

Türkiye’de şu an yaklaşık 1,5 milyonluk konut stoku bulunduğu hesaplanmaktadır. Esasen Türkiye’nin yıllık 800 bin civarında konut ihtiyacı bulunmakta olup, şu an itibarıyla mevcut olan konut stokunun doğru politikalarla eritilebileceği düşünülmektedir. Ancak içinden geçilen finansal şartlarda konut satışlarında 2021 yılı geneli için ortaya konan beklentiler oldukça sınırlıdır. Bu çerçevede özellikle ilk el konut satışlarına yönelik düşük faizli tüketici kredisi kampanyalarının hayata geçirilmesinin sektörün desteklenmesi açısından önemli olduğu belirtilmektedir.  TÜİK verilerine göre; Türkiye’de konut sahipliği oranı 2019’da  yüzde 58,8 iken geçen yıl gerçekleştirilen kampanyalara ve düşük faiz ortamına rağmen yüzde 57,8’e inmiştir. Daha uzun soluklu olarak konut alanında, alternatif gayrimenkul finansman modelleri geliştirilmesinin ve özellikle dar gelirliler için konut hesabı uygulamasının seçenek olabileceği değerlendirilmektedir. ''

6,5 milyar dolarlık proje

Raporda, Ticaret Bakanlığı verilerine göre; Türk müteahhitlik firmalarının, 2021 yılı Haziran ayı sonu itibariyle 33 ülkede 6,5 milyar ABD Doları tutarında 100 proje üstlendiği bilgisi yer aldı.  

Böylece yılın ilk altı ayı itibarıyla yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde 1972 yılından bugüne dek üstlenilen proje tutarı 428 milyar ABD Doları seviyesine ulaştı. 2021 yılı ilk yarısında en fazla proje üstlenilen ilk beş ülke şöyle:

Zambiya (1,3 milyar dolarlık 1 proje),  Slovenya (748 milyon dolarlık 2 proje),  Kazakistan (674 milyon dolarlık 7 proje),  Azerbaycan (543 milyon dolarlık 11 proje) Rusya Federasyonu (405 milyon dolarlık 3 proje)

Hedef 20 milyar dolar

Türk inşaat sektörünün ve marka haline gelmiş firmaların Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıdığı belirtilen raporda, “Ülkemize net döviz girdisi sağlayan ve öne çıkan hizmet ihraç kalemlerinden olan yurt dışı müteahhitlik hizmetleri, ülkemiz istihdamına katkısı ile teknoloji transferi, makine parkı ve dışa açılma süreçlerine etkisi açısından önem taşımaktadır” denildi. 

Raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:

''Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında bir taraftan Avrasya ve Orta Doğu’da aktif olunan geleneksel pazarlar, diğer taraftan da başta Sahra-altı Afrika olmak üzere Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika ülkeleri yakından takip edilmektedir. Sektörün bu yıl itibarıyla dünya ekonomisinde büyümeye dönüş beklentileri çerçevesinde hayata geçirilecek kalkınma planları ve gerçekleştirilecek büyük altyapı projeleri üzerinden önemli rol oynayabileceği değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda Türk müteahhitler, yurtdışında yıllık 20 milyar ABD Doları ve orta vadede de 50 milyar ABD Doları üzerinde proje üstlenme hedefini korumaktadır. Bu kapsamda finansman temini ve nakit akışının düzenlenmesi ise büyük önem taşımaktadır.”