KONULAR
Karayalçın: "Eleştiri, özeleştiri yapmamız gerekiyor"
Murat Karayalçın, 2023 Mayıs seçimlerini tüm yönleriyle de tartışılması "eleştiri, özeleştiri yapılması gerektiğini" belirtti.
Eski SHP'nin genel başkanlarından ve kendini "kıdemli CHP'li" olarak tanımlayan Karayalçın, Mayıs ayındaki seçimlere ilişkin değerlendirmeler yaptı ve geleceğe yönelik önerilerde bulundu. Karayalçın, şunları yazdı:
"2023 Mayıs seçimlerini tüm yönleriyle de tartışmamız gerekiyor; eleştiri, özeleştiri yapmamız gerekiyor.
Seçimlerden sonra yapılan parti toplantılarında genellikle seçim sürecinde izlenen strateji, kullanılan taktikler, söylemler, o arada kişiler tartışılır. Bu kez de öyle olacak. Zaten öyle de oluyor. Sorunu da çözümü de kişilerde aramak gibi bir huyumuz var. Kuşkusuz bunlar da seçim sonuçları üzerinde belli ölçülerde etkili olmuştur, o nedenle bunlar da tartışılmalıdır, değerlendirilmelidir. Ancak çok büyük beklentilerle girdiğimiz ve ne yazık ki kazanamadığımız 2023 Mayıs seçimleri için daha farklı bir değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
Bana göre 2023 Mayıs seçimlerini kazanamamamızın nedenlerini yalnızca bireylerde ya da partinin kurullarında aramak doğru değildir. Ayrıca stratejiyi, seçim taktiklerini, söylemleri de yine tek başlarına seçim sonuçlarının açıklanmasında kullanamayız.
Bana göre sorun kişisel değil, yapısaldır. Partimizin örgüt yapısı, yerelden merkeze, yeniden yapılandırılmalıdır. Yani partimizde yeni bir siyasi mimariye ihtiyacımız var. Böylelikle CHP'nin efsanevi örgütünü tam kapasiteyle çalıştırabileceğiz."
"Örgütü tam kapasitede çalıştıramadık"
Karayalçın, "2023 Mayıs seçimlerini örgütümüzü tam kapasitede çalıştıramadığımız için kazanamadığımızı iddia ediyorum. Ayrıca bu durum yeni de değil. CHP örgütü çok uzunca bir süredir kapasitesinin altında çalıştırılmaktadır" diyen Karayalçın, önerilerini "yerelde güçlü nitelikli bir örgüt yapısı ve ona dayalı bir ön seçim" ve "genel merkez ve yerel örgütler arasında, parti oligarşisini önleyen, parti kapasitesini artıran yeni bir yetki paylaşım modeli" olarak özetledi.
Parti bütünlüğü ve saygı
Karayalçın, 24 sayfalık yazısında şunlara yer verdi:
"Durumumuz çok ciddidir ama asla umutsuz değildir. Partimizde yapısal dönüşümü sağladığımızda efsane geri dönecektir. Biz yaklaşık olarak bir milyon üç yüz bin kişiyiz. Her birimiz bu tartışmaya katılmalıyız. Ancak tartışmalarımızda şu dört ilkeyi de önemle gözetmeliyiz.
Birinci ilkemiz, Partimizin bütünlüğüdür. Buna halel veremeyiz. CHP’nin örgütsel bütünlüğü hepimizin kırmızı çizgisi olmalıdır.
İkinci olarak başta Sayın Genel Başkan olmak üzere birbirimizin saygınlığına özen göstermeliyiz.
Üçüncü ilke açıklık olmalıdır. Kimi eleştirdiğimizi, neyi eleştirdiğimizi, ne istediğimizi çok açık bir biçimde ortaya koymalıyız.
Son olarak da parti hukukuna uygun davranmak zorunda olduğumuzu aklımızda tutmalıyız."
"Siyasi tembellik"
CHP örgütünün yüz yıllık geçmişiyle "bir efsane" olduğunu ifade eden Karayalçın, parti tarihinden bazı ayrıntılara yer verdiği mektubunda, "örgütümüzün uzun süre kapasitesinin altında tutulmasının "siyasi tembelliğe yol açtığını" dile getirdi.
Karayalçın, "siyasi tembellik" olarak nitelediği duruma örnek olarak "bir kurtarıcı beklentisi" içinde olunmasını, bir diğerenin ise "sağdan oy alamıyoruz, bari siyasetçi alalım, onlar da sağ seçmeni getirir" anlayışı olduğunu kaydetti.
Karayalçın, "Tabii ki partimize sağdan siyasetçi de seçmen de gelecektir, gelmelidir. Partimiz böyle büyüyecektir. Ayrıca bu arkadaşlarımız partimize girdikleri andan itibaren de partimizin herhangi bir üyesi kadar CHP’li olacaklardır. O nedenle benim eleştirim bu katılımlara asla değil, bu anlayışla yapılan transferlerdir" dedi.
"Bir siyasi partinin amacı iktidara gelmek olduğuna göre, örgüt yüksek kapasite çalışıp en yüksek oyu alarak bu amacı gerçekleştirmek isteyecektir" diyen Karayalçın, bunun için yüksek kapasite ile çalışılması gerektiğini belirtti. Karayalçın, yüksek kapasite ile çalışmanın da "eş zamanlı ve eş değerli olarak" dört unsura bağlı olduğunu ifade etti ve bunları şöyle sıraladı: "Örgütlenme etkenliği, örgütün adayları seçmesi, örgütün siyaseti belirlemesi, örgütün olağan işlevi."
Örgüt yapısının sınırlı bir hizmet ürettiğini ve kapasitesinin altında çalıştığını anlatan Karayalçın, bunun da partide oligarşik bir yapının ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi.
Parti üyeleri için şeffaf bir performans puanlaması yöntemi öneren Karayalçın, mahalle temsilciliğinden başlayarak bunun işletilmesini, bu sayede parti için çalışanın yükselmesi ilkesinin getirilmesini istedi.
Karayalçın, "Partinin patronu, partinin gerçek egemeni olan partilidir. Genel başkanlık da içinde olmak üzere tüm organlar partililerin delege ettiği yetki ile seçilir. Ancak partililerin egemenliği; mahallede, ilçede, ilde ve kurultayda delege edile edile adeta kaybolmakta, buharlaşmaktadır" dedi.
Parti örgütlenmesine yönelik öneriler
Karayalçın'ın getirdiği öneriler özetle şöyle:
-Partide siyasetin belirlenmesi ve adaylarının seçilmesi aslında merkez- taşra diye ayırmadan örgütün bütününün görevidir. O nedenle bu yetkilerin kullanılmasını bu bütünsellik içinde görmek gerekiyor.
-Genel başkanlık için süre sınırlaması getirilmeli.
-Parti meclisinin üye sayısı 200 olmalı. Her il PM'de bir üye ile temsil edilmeli ve bunlar il kongrelerinde seçilmeli. Geri kalan 119 üye, illerin son seçimlerde elde ettikleri başarı düzeyi bir ağırlık olarak kullanılıp, kurultay tarafından seçilmeli.
-Parti Meclisine, iki ya da üç başkan vekili ve gerekli görülen sayıda yazmandan oluşan bir Başkanlık Divanı olmalı. Parti Meclisinin gündemi başkanlık divanı tarafından hazırlanıp, Genel başkanın onayından sonra üyelere sunulmalı.
- Kurulacak başkanlık divanı ayrıca Parti Meclisinin genel kurul ve komisyonlar şeklindeki çalışmalarını planlayacaklar, partinin öteki birimleriyle ilişkilerini düzenleyecekler, PM üyelerinin çalışmalarının, etkinliklerinin eşgüdümünü sağlayacaklardır.
-Tüzüğe göre PM iki ayda bir toplanmakta ve bir tür genel kurul olarak çalışmakta. Genel kurulların başarılı sonuçlar alabilmesi, bir ön çalışmanın yapılmasını, bir ‘mutfak’ çalışmasının olmasını gerekli kılar. Dünya ve Türkiye pratiği bu ön çalışmanın komisyonlar şeklinde yapılması yönündedir.
-Parti Meclisi çalışmasını komisyonlar ve genel kurul olarak yürütmeli. Kurulacak komisyonların sayısını belirlemede TBMM'deki komisyonların sayıları ve alanları esas alınmalı. Böylece Parti Meclisiyle TBMM çalışmaları arasında bir paralellik sağlanmış olacak, Parti Meclisi, Türkiye’nin resmi- siyasi gündemini yakından izleme olanağı bulacak.
-Komisyonların çalışma sonuçları ya da partinin, hangi birimde hazırlanmış olursa olsun, ideolojik ve siyasi duruşunu belirleyecek olan tüm çalışmalar, karara bağlanmak üzere PM Genel Kuruluna sunulmalı.
-PM Genel Kurulu, CHP'nin en büyük buluşma platformu. TBMM grup başkan vekilleri ve grup yönetim kurulu üyeleri, kadın kolları genel başkanı ve gençlik kolları genel başkanı PM’de yer almaktadır. Genel başkan yardımcıları ve genel sekreter zaten PM üyeleridir. Genel başkan ise disiplin kurulunun dışında bütün parti örgütünün başkanıdır. Bu nedenle partinin değişik alanlardaki politika ve stratejisinin, TBMM’ye sunulan yasa, tasarı ve teklifleri de içinde olmak üzere PM’de karara bağlanması doğaldır.
-İl ve ilçelerdeki üye yapısı, oralardaki toplumsal doku ile uyumlu olması bir örgütlenme ilkesi olarak benimsenmeli.
-Daha fazla üye sayısı ile illerde bir meclis oluşturulması ve bunun içinden bir il yönetim biriminin seçilmeli ya da atanmalı. Burada da PM'ye benzer bir biçimde (konsey), her ilçe kendi seçtiği bir temsilcisi ile temsil edilmeli.
-Sol bir parti kimliğiyle yapay zekâ konusunu önemle ele alınmalı.
-Yeni bir kamu yönetimi, yeni bir demokrasi modeli geliştirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda bir kamu -halk işbirliği modelini ele alınabilir. Halkın yerel yönetimlerde ve devlette, başta kamu projeleri olmak üzere, olanaklı her alanda, kamu ile işbirliği modelleri içinde yer alması; halkı, kamu yönetimini ve demokrasiyi ileri aşamalara taşıyacaktır.