AYM Başkanı Arslan, yüksek mahkemenin kararlarının tüm kuruluşları bağladığını ifade etti ve "AYM, anayasaya aykırılık konusunda bir karar verdikten sonra bu aykırılıkta ısrar, anayasanın kasten ihlalidir'' dedi. (Foto: Depo Photos)

KONULAR

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, AYM kararlarının ülkede bulunan tüm kuruluşları bağladığını ifade ederek, "Anayasa Mahkemesi, anayasaya aykırılık konusunda bir karar verdikten sonra bu aykırılıkta ısrar, anayasanın kasten ihlalidir'' dedi. 

"Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi"nin açılışında konuşan Arslan, yargı kararlarının icrasının, adil yargılanma sürecinin tamamlayıcı bir unsuru olduğunu söyledi. 

AYM Başkanı Zühtü Arslan, şöyle konuştu:

"Eğer bir mahkemenin verdiği karar uygulanmıyorsa, orada yargılama yapmanın da mahkemenin karar vermesinin de bir anlamı kalmayacaktır. O yüzden mahkemeye erişim hakkının olmazsa olmaz unsurlarından birisi, yargılama sonucunda verilen kararın hakkıyla icra edilmesidir. Diğer yandan, bir ülkede mahkeme kararlarının etkili bir şekilde uygulanması, icra edilmesi, o ülkede hukuk devletinin varlığının da ön şartıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarında sıklıkla vurgulandığı gibi, mahkeme kararlarının icrasının hakkıyla sağlanmadığı bir yerde hukuk devletinden bahsedilemez. Çünkü hukuk devleti bir söylemden ibaret değildir. Mahkeme kararlarının icrası, Anayasa Mahkemesi kararlarının özelde icrası, bir ülkede hukukun üstünlüğünün olduğunun da temel işaretlerinden biridir."

"Anayasanın kasten ihlali''

Anayasa'nın 138. ve 153'üncü maddelerine göre, mahkeme kararlarının tüm devlet kurum ve kuruluşlarını bağlayacağını anlatan Arslan, kararların icrası konusunda hiçbir kimseye takdir yetkisi tanınmadığını hatırlattı. Zühtü Arslan, "Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı kurumlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, bir ülkede bulunan tüm kuruluşları bağlar" dedi.

Arslan, "Anayasa Mahkemesi, anayasaya aykırılık konusunda bir karar verdikten sonra bu aykırılıkta ısrar, anayasanın kasten ihlalidir. Bu bilinçle Anayasa Mahkemesinin gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda tespit ettiği anayasaya aykırılıktan sonra bu aykırılığın giderilmesi, tüm kurum ve kuruluşların temel vazifelerinden biridir" diye konuştu.

Yargı kararlarının etkili şekilde uygulanmasının, bağlayıcı anayasal ve yasal kuralların varlığına ve kuralları uygulayacak kurumsal ve kişisel iradeye bağlı olduğunu anlatan Arslan, başarının da kurallar, kurumlar, kişiler ve kalite ile bağlantılı ilintili olduğunu dile getirdi. 

AYM Başkanı Zühtü Arslan, kuralların uygulanmasında birçok ülkede sorunlar olduğunu ifade ederek, "Yargı kararlarının etkili bir şekilde icrası için yargı kurumlarının çabası tek başına yeterli olmadığını'' söyledi. 

Arslan, AYM'nin bireysel hak ihlali kararlarının uygulanması konusunda da "Bu kararların etkili icrası sadece yürütmenin değil, aynı zamanda yasamanın hatta yargının da desteğine bağlıdır. Bu nedenle kararların etkili bir şekilde uygulanması bir bütün olarak kurumsal ve kişisel iradeye bağlıdır diyebiliriz" şeklinde konuştu.

Kurumlar arası iletişim ve işbirliği

Temel hak ve özgürlüklerin korunmasının devletin farklı organları arasında iş birliğine en fazla ihtiyaç duyulan bir alan olduğunu anlatan Arslan, "Anayasa Mahkemesinin temel haklar alanında verdiği kararların etkili şekilde icrası, her şeyden evvel bu kararların ilgili kurum, kuruluş ve kişiler tarafından çok iyi anlaşılmasını, kabullenilmesini ve nihayet yerine getirilmesini gerektirmektedir. Bu da son tahlilde kurumlar arasındaki iletişimi ve işbirliğini gerekli kılmaktadır" dedi. 

23 Eylül 2012 tarihinde getirilen bireysel başvuru hakkının Türk hukuk sisteminde köklü bir değişiklik olduğunu anlatan Arslan, bu şekilde ''etkili bir hak arama yolu''nun Türk hukuk sistemine girdiğini söyledi. 

"Bireysel başvurunun amacı bataklığı kurutmaktır"

Bireysel başvurunun daha etkin bir hak arama yolu olması için acil yapısal tedbirler alınması gerektiğini anlata Zühtü Arslan, "İhlal kararlarının gereği gibi yerine getirilmesi ve yeni ihlallerin engellenmesi hayati derecede önemlidir" dedi. 

AYM'nin alacağı kararlardaki amaçlarından birinin ''yeni ihlallerin ortaya çıkmasını önlemek olduğunu'' ifade eden Arslan, şöyle devam etti:

"Bireysel başvurunun amacı tek tek sivrisinekleri yok etmek değildir, bireysel başvurunun amacı bataklığı kurutmaktır. O nedenle bu objektif etkinin çok iyi anlaşılması ve ihlal kararlarından sonra bu kararlarda belirttiği esasları, kararlarda belirttiği ilkeleri uygulayarak yeni başvuruların yapılmasını beklemeden idare makamlarının ve yargı mercilerinin kararlarını o yönde vermesi hayati derecede önemlidir."

''Her ihlal kararı Anayasa aykırılığın tespitidir''

AYM'nin verdiği ihlal kararı sonrası diğer mahkemelerin ve idari kurumların da bu kararlardaki esasları benimsemesi gerektiğine belirten Zühtü Arslan, şunları söyledi:

"Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda verdiği ihlal kararlarının gereği, ihlalin kaynağına göre belirlenen muhatapları tarafından yerine getirilmelidir. Burada da iki ihtimal karşımıza çıkıyor: Yaygın olanı ihlalin bir yargı kararından veya idari bir makamın işleminden kaynaklandığı durumlar. Eğer ihlal bir idari işlemden kaynaklanıyor ve yargı kararı bu ihlali gideremiyorsa veya doğrudan yargı kararından kaynaklanıyorsa, bu durumda Anayasa Mahkemesi yargılamanın yenilenmesine karar veriyor. Ve mahkeme şunu vurguluyor, bu konuda artık derece mahkemelerinin yargılamanın yenilenmesini başlatma, yapma noktasında herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Bu anayasanın ve yasanın zorunlu kıldığı bir durumdur ve yapılması gereken de önce somut ihlale sebep olan yargı kararının kaldırılması ardından ihlali de ortadan kaldıracak şekilde yeni bir kararın verilmesi."

AYM'nin verdiği kararlarda kurumlara düşen görevinin Anayasaya aykırılığı gidermek olduğunu anlatan Arslan, "Her ihlal kararı anayasaya aykırılığın tespitidir. Dolayısıyla tüm kurumlara düşen anayasaya aykırılığı gidermektir. Bu hepimizin başta gelen vazifesidir" diye konuştu.