KONULAR
TBMM'de "mitomani" tartışması
TBMM Genel Kurulu'nda dün gece yapılan bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ile muhalefet partilerinin eleştirilerinin hedefi oldu, bakanın kullandığı "mitomani" (yalan söyleme hastalığı) ifadesi sert tartışma yarattı.
Genel Kurul'da Sağlık Bakanlığı'nın bütçesi üzerindeki görüşmelerde, Bakan Memişoğlu, muhalefet partilerinin "yeni doğan çetesi" olarak bilinen bebek ölümleriyle ilgili yoğun eleştiri ve sorularına muhatap oldu.
Memişoğlu, olayın gizli yürütülen bir soruşturma sonucunda ortaya çıkarıldığını, konuyu Plan ve Bütçe Komisyonu'nda çok ayrıntılı bir şekilde anlattığını söyledi. Memişoğlu, "Bu insanlıktan nasibi almamışlar çetesi bizim gayretimizle Sağlık Müdürlüğü, Emniyet teşkilatı ve yargı mercileri arasında koordineli bir çalışmayla çökertildi" diye konuştu.
Muhalefet partilerine mensup sözcüler ise bu konuda yöneltilen sorulara net yanıt verilmediğini, "yeni doğan çetesi"nin faaliyette olduğu dönemde Memişoğlu'nun İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptığını ve sorumluluktan kaçamayacağını söylediler, bakanı istifaya davet ettiler.
Görüşmelerin soru-cevap bölümünde yeniden konu gündeme geldi. Memişoğlu soruların yanıtlarken sık sık sözlü sataşmalarla karşılaştı ve söyledikleri tutanaklara şöyle yansıdı:
"Aslında yeni doğan konusuna yeniden girmeyecektim, zira tüm gerçekleri Plan ve Bütçe Komisyonunda açıklamıştım. Gerçeklere tahammül edemeyenler, oradan kaçanlar öğrenememişler. Buna rağmen bazılarının ısrarla kamuoyuna yalan söylemekten vazgeçmediklerini üzülerek izliyorum. Hatta birilerinin patolojik yalan söyleme hastalığı olan 'mitomani'ye yakalandıklarını psikiyatrist olmasam da bir genel cerrahi hocası olarak görüyorum. Allah şifalarını versin inşallah. Bize başvururlarsa tedavileri için de elimizden geleni yapacağımızı açıkça ifade ediyorum. Gelelim bu "seyirci kalındı." algılarına. Defalarca söyledik... Gerçekleri öğrenin, gerçekleri! Algı yaratmayın, algı oluşturmayın!
İşin doğası gereği gizlilik içerisinde yürütülen soruşturma aşamasında savcılık makamı ve emniyet güçleriyle çalıştık. Özel denetimleri biz yaptık. Soruşturmanın gizliliği kapsamında elbette elde edilen her bilgi eş zamanlı şekilde bize gelmedi ancak bu ne acizlik ne de izlemektir; bu, adli bir soruşturmanın gizliliğini korumak için başvurulan zorunlu bir yöntemdir.
Bakın, burada beni İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'ne Mehmet Müezzinoğlu'nun atadığı 2016 yılındaki soruşturma kapsamında bana talimat verdiği iddia edildi. Bakın, İl Müdürü olarak atandığımı, İl Müdürülüğüm dönemimde hangi bakanlarla çalıştığımı görmeniz için bir kaç saniyeniz yeter. Mehmet Müezzinoğlu'nun döneminde İl Müdürlüğüne atanmadım, birlikte müdür olarak hiç çalışmadım. Mehmet Müezzinoğlu'yla hiç İl Müdürü olarak çalışmadım. Buna rağmen, bu kadar basit şekilde ortaya çıkabilecek bir yalanı bile söylemekten imtina etmeyen birisinin iddialarına Gazi Mecliste cevap vermeyi zül sayarım"
"Saygın bir dil kullanın" uyarısı
Birleşimi yöneten TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, araya girerek şu uyarılarda bulundu:
"Sayın Memişoğlu, lütfen temiz bir dil kullanalım, ayın milletvekilleriyle ilgili saygın bir dil kullanalım Sayın Bakan. ayın Bakan, bize de kulak verirseniz memnun oluruz.
Şimdi, burada kullandığınız dil Meclisin mehabetiyle pek uyuşan bir dil değil, lütfen saygın bir dil kullanın Sayın Bakan."
Bakan Memişoğlu'nun ifadelerine muhalefet partilerinden sert tepkiler geldi. Grup Başkanvekilleri söz alarak "mitomeniye" ifadesine sert tepki gösterdiler. Tepkilerden bazıları tutanaklarda şöyle yer aldı:
Çömez: "Meclisi itham etti"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, tutanaklarda yer alar sözleriyle şöyle konuştu:
"Bugün burada Sayın Bakanlara çok ama çok önemli sorular yöneltildi, belgeler sunuldu, çok önemli iddialar ortaya konuldu, çok önemli tartışmalar yaşandı fakat bu tartışmalar yaşanırken Sayın Bakanlar, özellikle Sağlık Bakanı bunlara net, tatmin edici, açıklayıcı, ikna edici ve gerçekçi cevaplar vermek yerine maalesef Meclisi itham etti, Meclisi yalancılıkla itham etti, Meclisi mitomani olmakla itham etti.
Sayın Bakan tam bir acziyetin timsalidir şu anda, koltuğunda küçücük kalmıştır... çünkü Sayın Bakan bütün bu iddialara cevap verebilecek bir kapasiteye sahip değildir, bu iddialara cevap verecek bir bilgisi yoktur! Bu belgelere tek tek cevap verecek bir imkânı yoktur çünkü kokuşmuş olan, çürümüş olan bu sağlık sisteminin altında yok olup gitmiştir ve eline geçirdiği mikrofonla bunlara cevap vermek yerine Meclisi itham etmektedir. Sana on ay önce, tam on ay önce soru önergesi verdim, bu çeteyi ifşa ettim, cevap dahi vermedin, veremedin.
Gizli soruşturma yürütülürken senin "Çok gizli operasyon yürütüyorum." dediğin dönemde, o dönemde eline raporlar verilmiş, o dönemde eline raporlar verilmiş. İşte buyurun, kendi personelin açıkça sana söylemiş 'Çeteler var' diye, umurunda olmamış ya da korkmuşsun ya da arkanda birileri vardı ya da mitomani hastalığına yakalandın, bilmiyorum, hangisi olduğunu sen kendin karar ver.
Şu andan itibaren istifa et diyorum, sen bu ülke için tehlikesin! İstifa et."
Koçyiğit: "Özür dilemeye davet ediyorum"
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in konuşması is tutanaklarda şöyle yer aldı:
"Sağlık Bakanı, yenidoğan çetesi olayından dolayı istifa etmek yerine, halktan özür dilemek yerine, dönüp bu Meclisten özür dilemek yerine bir de dönüp halkın milletvekillerine 'mitomani' diyor ya! Önce dönsün, özür dilesin. Ben kendisini özre davet ediyorum. Bu Meclisten halkın temsilcilerinden özür dileyecek.
Burada, hiçbir şeyin sorumluluğunu hissetmeden açıklama yapamaz. Ben miyim Sağlık Bakanı? İl Sağlık Müdürü olan kendisi değil mi olay olduğunda? Aylarca, yıllarca olayın üstünü kapatan kendisi değil mi? Sağlıktaki bu çürümüş düzeni inşa eden AKP'nin kendisi değil mi? Dönüp bütün bu sorularımıza bütün kamu adına, halk adına, bu ülkede yaşayan yurttaşlar adına sorduğumuz sorulara içten, samimi, gerçekçi cevaplar vereceğine gelmiş burada milletvekillerine hakaret ediyor."
Emir: "Kınıyorum ve özür dilemeye davet ediyorum"
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de Memişoğlu'na tepki göstererek, şöyle konuştu:
"Sayın Bakan 'Plan ve Bütçe Komisyonundan kaçanlar' diyerek beni kastediyor. Ben ona bir konuşma yaptım, sorular sordum ve bu soruların cevabını istiyoruz Sayın Bakan dedim. Evet, salonda değildim cevap konuşmasını yaparken ama Sayın Bakan, biliyor olmalısınız ki tutanak diye bir şey var ve biz o tutanaklardan sizin konuşmalarınızı okuyoruz. Burada yaptığım konuşmayı elimde sizin konuşmanızı sallayarak ve sizin konuşmanız üzerinden yaptığımı da fark etmiş olmalısınız. Dolayısıyla, bize saldırarak, bize kabalaşarak, bizleri tehdit ederek, bizim sorularımızı duymazdan gelerek, küstahlaşarak ve bu milletvekillerini suçlayarak gerçekleri asla örtemeyeceksiniz.
'Patolojik yalancı' diyenin, 'mitomani' diyenin, 'Sözünüzü duymuyorum." diyenin hak ettiği kelime budur arkadaşlar. Kendisini özür dilemeye davet ediyorum.
Siz 25 Eylülde denetim yaptınız, denetim sonuçlarında ne yaptığınızı söyleyemiyorsunuz. Üstüne yattınız, uyudunuz, sonra 7 bebek öldü. O 7 bebeğin hesabını burada veremediğiniz için cevap vermekten kaçıyorsunuz, konuyu başka yere getiriyorsunuz. Gelin, sorulara tek tek cevap verin ama yapamazsınız. Altında eziliyorsunuz çünkü yapmamışsınız bir şey, görevinizi yapmamışsınız ve hâlâ suçlu olduğunuzu anlamayıp hâlâ bizi suçlayarak, bizi tehdit ederek, kabalaşarak bu sorunun üstünü örtebileceğinizi zannediyorsunuz. Sayın Bakan, sizi kınıyorum ve özür dilemeye davet ediyorum."
Şahin: "Yasama organına ayar veremez"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Şahin ise eleştirilerini şu sözlerle dile getirdi:
"Bakın, mesele şudur: Burada yürütme organı gelip yasama organına ayar veremez, bizim itiraz ettiğimiz nokta burasıdır. Yürütme organı gelip burada milletvekillerini mitomani ile yani yalancılığı alışkanlık hâline getirmiş insanlar olarak suçlayamaz. İtiraz ettiğimiz husus Sayın Bakanın üslubudur. Bunu şiddetle reddediyoruz.
Bizim itirazımız, Sayın Bakanın Meclise hesap sormaya çalışmasınadır. Burada hesap soracak olan biziz, milletvekilleridir. Milletvekillerinin, Meclisin görevi yürütmeyi denetlemektir arkadaşlar."
Akbaşoğlu: "Temiz dil herkes için geçerlidir"
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Emin Akbaşoğlu da söz alarak şöyle konuştu:
"Saat on birden beri herkesi sükûnetle dinledik, bakanlarımız dinledi. Bütün bakanlarımıza ve özellikle Sağlık Bakanımıza, haksız ithamlar, iddialar, iftiralar bocalandı; sükûnetle dinledi. Arkadaşlar cevapları beğenmedi, 'vevap vermiyorsunuz sorularımıza' dediler. Soru-cevapta sorularına cevap verdi... .ama sorularla ilgili kendilerine dokunduğu için bu sefer de onunla ilgili farklı değerlendirmelerde bulundu.
Sayın Bakan başında PKK'lı bir doktorla Büyükşehir Belediyesinde Sağlık Komisyonu Başkanının, CHP'li Başkanın bu çetenin içerisinde yer aldığını, kendi çabalarıyla Sağlık Bakanlığının müfettişlerinin çabalarıyla, yargı sistemimizde savcılarımızın çabalarıyla ortaya çıkartmış, hükûmetimiz, Bakanlığımız çeteyle ilgili gerekli müdahaleyi zamanında yapmıştır. Bununla ilgili hakikat ortadayken, hiçbir suçu olmadığı hâlde, başından itibaren kendisini konuşturmamayav ve kötü üsluplarla, kendisine her türlü haksız ithamlarda bulunanlara bunları iade edince burada Sayın Bakanımızla ilgili de bütün milletvekilleriyle ilgili de İçtüzük hükümleri bağlayıcıdır.
Temiz dil herkes için geçerlidir. Milletvekilleri bundan müstağni değildir ama bakanlarımıza her türlü hakareti, haksız ithamı yapma yetkisi milletvekillerimizin de yoktur ve olamaz."
Kılıç'tan "üslup" hatırlatması
MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç ise şunları söyledi:
"Bu saate kadar biz de bütün Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bütün milletvekillerimizi, bakanlarımızı pürdikkat dinledik ama sonunda artık ben de konuşma yapmak gereğini duydum. Üslup açısından bu gelişmeleri tasvip etmediğimizi, hakaret dolu, hatta küfür dolu bu konuşmalara Milliyetçi Hareket Partisi olarak karşı çıktığımızı belirtmek isterim. Uzun zamandır da biz milletvekillerimizle de konuşuyoruz, Grup Başkan Vekillerimizle aramızda konuşuyoruz, hep üsluptan bahsediyoruz ama şu çizdiğimiz tablo, konuşmalarımızın hepsinin boşa gitmiş olduğunu gösteriyor."