Beyaz eşya satışları düşüşte
Beyaz eşyada altı ana ürün grubunda iç satışlar geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 8 oranında azalırken, ihracat da yüzde 5 oranında geriledi. Toplam satışlarda yüzde 6’lık düşüş yaşanırken, üretim 8 oranında azaldı.
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2025 yılı ilk yarı sonuçlarına dair değerlendirmelerini paylaştı.
Arçelik, BSH, Dyson, Electrolux, Haier Europe, LG, Miele, Samsung, Versuni (Philips) ve Vestel gibi yerli, uluslararası, ithalatçı ve üretici firmaları bünyesinde barındıran TÜRKBESD’in paylaştığı bilgilere göre altı ana ürün grubunda geçen yıla kıyasla ilk 6 ayda iç satışlarda yüzde 8 oranında düşüş gerçekleşti. Aynı dönemde ihracat yüzde 5 oranında azalırken toplam satışlar yüzde 6 düşüş, üretim ise yüzde 8 oranında azalma kaydetti.
Türkiye, yüzde 7’lik üretim hacmiyle Avrupa’nın birinci, dünyanın ise en büyük ikinci beyaz eşya üretim merkezi konumunda yer alıyor. 32 milyon adetlik üretim ve 22,5 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle faaliyet gösteren beyaz eşya sektörü, 60 bin doğrudan, 600 bin dolaylı istihdam alanı sağlıyor.
Üç yıldır ihracatta gerileme var
TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, son üç yıldır ihracatta sürekli bir gerileme yaşandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Sanayimizin ihracat pazarlarında bugüne kadar büyük emeklerle elde ettiği konumunu korumayı, hatta ileri taşımayı arzu ediyoruz. Üretiminin yüzde 70’ini ihraç eden bir sektör olarak dış pazarlarda elde ettiğimiz başarı bizi bugün dünyanın en büyük ikinci üreticisi haline getirdi. İhracat pazarlarındaki daralma ve yüksek maliyet baskılarına karşılık; sektörün üretim kapasitesinin, rekabetçilik ve istihdam gücünün korunması için ihracatta rekabet gücünü geliştirecek politika ve uygulamalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor.”
Sığın, Dahilde İşleme Rejimi’nin (DİR) etkinliğinin korunmasının ihracat rekabetçiliğinde büyük rol oynadığını belirterek, devam eden ticaret politikası soruşturmalarının ise sanayiyi aksi yönde etkilediğini söyledi. Bu başlıkların, Türkiye’nin önemli sanayicilerini doğrudan etkilediğini belirten Sığın, “Burada atılacak doğru adımlar ilgili özellikle kullanıcı ve ihracatçı sektörlerin rekabetçiliğine direkt bir katkı sunacaktır” dedi.
Enerji verimli ürünlerin teşviki
2025 yılında yavaşlayan iç piyasa koşullarına da dikkat çeken Sığın, satış kanallarının canlılığı ve tüketicilerin alım gücünün desteklenmesine değindi. Sığın, yüksek kredi kartı komisyon oranlarının da satış kanallarına ve dolaylı olarak tüketiciye olumsuz yansıdığını; diğer tarafta tüketiciler üzerinde faizin getirdiği yükün azalması ve taksitlendirme imkanlarının artırılmasının iç talebin sürekliliği için önem taşıdığını dile getirdi.
Sığın, iç satışların devamlılığı için enerji verimli ürünlerin üretiminin ve tüketiminin desteklenmesinin, sanayinin rekabetçiliğini artıracak önemli bir unsur olduğuna dikkat çekti.
Sığın, “Enerji verimli ürünlerin piyasada yaygınlaşması sadece ülkemizin yıllık enerji tasarrufu miktarını artırarak kaynakların verimli kullanımını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda sektörümüzde de üretime güç katarak ihracat için kaldıraç rolüne işaret ediyor. Bu bağlamda tüketicilerin enerji verimli ürünlere ulaşmasını kolaylaştıracak her türlü teşvikin milli servete katkı sağlayacağına eminiz” dedi.
İhracat rekabetçiliği desteklenmeli
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı ise, Temmuz ayında yürürlüğe giren İklim Kanunu’nun, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda atılmış çok önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Beyaz eşya sektörünün, enerji verimliliği yüksek ürünleriyle bu hedeflere katkı sunduğuna anlatan Özkadı, “Sektör olarak gelişen teknolojiler ve inovasyonlarla her geçen gün daha fazla enerji tasarrufu sağlayan ürünler üretiyor ve piyasaya sunuyoruz. İklim Kanunu’nun çizdiği yeni çerçeve doğrultusunda, sürdürülebilir üretim ve tüketim anlayışının yaygınlaştırılmasında sektör olarak sorumluluk almaya devam edeceğiz” dedi.
Özkadı ayrıca yakın dönemde yayımlanan analizlerde sanayinin girdi ve ara malı maliyetlerinin, gümrük vergileri, İGV, Anti Damping önlemleri sebebiyle sürekli arttığını aynı zamanda finansal maliyetlerin yükselmesi dolayısıyla sanayinin rekabetçiliğinin zayıfladığını söyledi. Bu maliyet baskısının önemli unsurlarından biri olan Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) uygulamasının da özellikle iç satışlarda daralma yaşandığını belirten Özkadı, bunun firmalar üzerinde ilave bir yük oluşturduğuna dikkat çekti. Özkadı şöyle konuştu:
“Türkiye'nin ihracatçı imalat sanayi sektörlerinde maliyet bazlı rekabet gücünün son yılların en düşük seviyelerine gerilediğini görüyoruz. Özellikle ara malı maliyetlerinin bu gerilemede temel belirleyici olduğu görülüyor. Bu nedenle, sanayi üzerinde baskı oluşturarak üretim maliyetlerini artırabilecek ve enflasyonist etkilere yol açabilecek ticaret politikası önlemlerinden kaçınılması gerektiğini değerlendiriyoruz. Sektör olarak, kamu yararının gözetildiği, sanayi üretimini ve ihracat rekabetçiliğini destekleyecek uygulamaların önceliklendirilmesini bekliyoruz.”