ABD Başkanı Donald Trump, Kongre binasına yapılan saldırının ardından tüm sosyal medya platformlarından engellendi. Başkan açıklamalarını danışmanlarının hesaplarından yapmak zorunda kaldı, ancak onlara da yasak geldi.
ABD'nin başkenti Washington'da Trump destekçileri tarafından düzenlenen ve 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan Kongre baskını ülkede şok etkisi yarattı, kutuplaşmalar daha da arttı. Donald Trump, Beyaz Saray önündeki konuşmasında Kongre binasına yürümelerini istediği taraftarlarından, paylaştığı video ile evlerinde dönmelerini istemek zorunda kaldı.
Bu süreçte, Trump, yaşanmamışları yaşıyor ve ''Yasaklanan Başkan'' olarak da tarihe geçmeyi garantiliyordu. Başkanın görev süresince vazgeçemediği, paylaşımlarıyla dünyanın gündemini değiştirdiği sosyal medya platformları, ülkenin ''bir numaralı adamı''na kapılarını kapatmaya başladı.
Trump’a destek videoları Twitter, Facebook ve Youtube’dan silindi. Twitter, ayrıca Donald Trump’ın hesabına 24 saatlik erişim engeli getirdi. Ancak, engel bu süreyle sınırlı kalmadı ve Trump'ın "realDonaldTrump" kullanıcı adlı hesabı "şiddeti teşvik ettiği'' gerekçesiyle kapatıldı.
Yaşanan bu kısıtlamalar karşısında, Donald Trump, seçim kampanyası ekibindenki bir kişinin hesabından Twitter’a tepki gösterdi. Twitter bu hesabı da askıya aldı. Twitter’ın açıklamasına göre, Trump, farklı bir hesap açarak yasağı aşmaya çalışırsa o da askıya alınacaktı.
Bir grup Twitter çalışanının, Trump’ın kalıcı olarak yasaklanması çağrısında bulunan bir dilekçe imzaladığı haberleri basına yansıdı.
Twitter'ın gerekçeleri
Twitter, Trump’ın hesabının ilk askıya alınmasından sonra paylaşılan iki yeni tweetin platformun kurallarını ihlal ettiğini ve hesabın kalıcı olarak askıya alınmasına neden olduğunu açıkladı. Donald Trump’ın, attığı tweetleri ‘‘insanları suç olan eylemlere teşvik'' olarak değerlendirmişti Twitter yönetimi. Twitter'ın, kısıtlama getirilen diğer tweetlerle ilgili gerekçeleri şöyleydi:
-‘‘İsteyenlerin aksine, 20 Ocak'taki yemin törenine gitmeyeceğim’’ tweeti... Trump’ın yemin törenine gitmeyeceğini belirtmesi, destekçileri tarafından bir hedef gösterme olarak algılanıp, onlara cesaret verebilirdi.
-Taraftarlarını tanımlamak için "Amerikan vatanseverleri" ifadesini kullanılması... ABD Kongre binasını basan ve şiddet eylemlerinde bulunanlara destek olarak yorumlandı.
-Destekçilerinin “dev sese sahip oldukları'' ve “onlara hiçbir şekilde saygısızlık edilemeyeceği'' ifadesi.... Trump'ın “düzenli bir geçişi” planlamadığı, seçim sonuçları konusunda kendisi gibi düşünenleri korumaya devam ettiğinin göstergesi olarak değerlendirildi.
Ayrıca, Trump taraftarlarının ''silahlı protesto, Kongre binası ve eyalet başkenti binalarına yönelik saldırı yapılması'' yönünde sosyal medyadaki paylaşımlar artmaya başlamıştı.
Facebook ve Instagram
Sosyal medya devlerinden gelen kısıtlamalar devam ederken Mark Zuckerberg, Trump’ın Facebook ve Instagram hesaplarının süresiz askıya aldığını duyurdu.
ABD Başkanının sosyal medya hesaplarının, görev süresinin sonuna kadar askıya alınmasından söz eden Zuckerberg, ‘‘Bu dönemde Başkanın hizmetimizi kullanmaya devam etmesine izin vermenin risklerinin çok büyük olduğuna inanıyoruz" diyordu. Ayrıca, Facebook’un dürüstlükten sorumlu başkan yardımcısı Guy Rosen, Kongre binası baskınından sonra acil durum ilan ettiklerine belirterek, ‘‘Trump’ın videosunu kaldırdık, çünkü şiddet riskini azaltmaktan ziyade katkıda bulunduğuna inanıyoruz’’ dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, ayrıca Snapchat, Shopify, Twitch platformlarına erişimi de engellendi.
Google ve Apple
Trump’ın, Parler uygulamasında yaptığı paylaşım sonrasında Google ile Apple harekete geçti.
Google, Trump destekçilerinin yoğun olarak kullandığı Parler uygulamasını Play Store’dan kaldırdı. Apple ise bu hesabını silmesi için Parler’e süre tanıdı ve gerekli içerik düzeltmeleri yaplmazsa uygulamanın Apple Store’dan kaldırılacağını açıkladı.
Yaşanan bu süreçte sosyal medyada yasak alan Donald Trump’a destek verenler de o Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, ‘‘Kimseye böyle bir sansür uygulanamaz.’’ açıklamasıyla Twitter’ın kararına karşı çıktı. Ayrıca ABD’nin eski Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Nikki Haley de ‘‘İnsanları susturmak Çin’de olur, bizim ülkemizde değil.’’ ifadeleriyle tepkisini gösterdi.
