KONULAR
Antalya’da sokak hayvanları onlara emanet
Antalya’nın Aksu ilçesinde yaşayan emekli olduktan sonra kendilerini sokak hayvanlarına adayan Sabahattin (64) ve Mükerrem Ergülen (54), çifti otellerden aldıkları atık yemeklerle her gün sevimli dostlarını besliyorlar.
Korona zamanlarında çok zorlandıklarını ifade eden Ergülen, “bu hayvanların tek suçları var o da doğmak. Devletin her şeye bütçesi var neden bu hayvancağızlara bütçe yok?” dedi.
Kaza, işkence gören, hastalıklı hayvanları tedavi ettirdiklerini belirten Ergülen, “İmkanımız olmadığı için özel veterinere götüremiyoruz. Bölge belediyedeki veteriner kliniklere götürüyoruz. Orada ilk tedavilerinin ardından aldığımız ilaçlarla burada tedavi ediyoruz. İki emekli maaşıyla ancak bu kadar yapabiliyoruz. Bütçemiz müsaade ettikçe özel kliniklere de götürdüklerimiz oluyor. Ama maalesef tıkandık kaldık artık” diye konuştu.
“Hepsinin kısırlaştırılması lazım”
''Belediyenin barınağı yok. Vatandaş köpeğin alınması için şikayet ediyor. Belediye o köpekleri alınca ne yapacak? Barınağı yok. Götürüp dağa ormana atacak. Biz de onları toplayacağız” diye biraz sitemle konuşuyor. Hayvanların yüzde 20’sinin kısırlaştırılmış olduğunu anlatan Ergülen, “aslında hepsinin kısırlaştırılması gerektiğini'' söylüyor.
“Yaban hayvanları köpekleri yiyor”
Sokak köpeklerinin ormana bırakılmasının doğru olmadığını anlatan Ergülen, bunun acımasızlığın başka bir türü olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Isparta yolunda ormanda doğurmuş annelerin yavrularına domuzlar saldırdı, parçalayıp yedi. Biz yemek bırakacağımız yerde köpeklerin patilerini bulduk. Dayanılacak gibi değildi. Domuz olduğunu bildik çünkü ormanda besleme yapıyoruz Orada işte çok kaos oluyor mesela. Güçlüler güçsüzleri. parçalıyor. Sonra yaban hayvanları geliyor, yavruları öldürüyor yiyor.”
''Çözüm basit''
Ergülen çiftine göre birkaç yıl içinde sokak hayvanı sorunu çözülebilir. Çözüm önerileri de basit: “Türkiye’de sokak hayvanları sorunu, çözülmesi çok basit. Bizim yaptığımız gibi belli bölgelere birazcık koruma alanlarının yapılıp doğal bir ortamda beslenmelerini sağlayalım. Çünkü kısırlaştırma mutlaka devam etmeli ya birkaç sene içinde sokak hayvanı sorunu kalmaz. Türkiye’de hem hayvanlar doğal ortamda yaşar, hem kısırlaşır hem sahiplendirilir “
Hayvan severlere sitem eden Ergülen, şunları söyledi:
“Hayvan severim diye geçinenlere de benim bir lafım var. 5199 sayılı kanuna soktular onu belediyeye verilen görev şu al kısırlaştır aldığın yere bırak bunu soktular maddeye. Bu çok yanlış ve suistimale açık bir madde. Çünkü çoğu belediyeler alıyor hayvanı, kısırlaştırma adına bakmadan götürüp dağlara atıyor. Mahalledeki hayvan alıyor dağa atıyor. Bir de şu var yasaları bilmiyor, insanlar da memurlar da bilmiyor. Şöyle ki her telefon açan benim sokağımda köpek var, rahatsızım alın ihbarlarına hemen belediye aracı gönderiyor. Kedi ve köpeklerin yavrusu var mı yok mu bakmadan alıp atıyorlar
Böyle bütçe vereceksiniz kardeşim. Her yere para var hayvanlara mı yok? Çok büyük bir bütçeye gerek yok. Bak iki emekli maaşıyla biz 500 tane hayvana bakıyoruz. Burada ormanlarda besleme yapıyoruz. Sen koskoca devletsin ya sahip çık bu hayvanlara.
Sürü psikolojisi
Şimdi sokakta hayvan olmayınca insanlar da rahat eder. Köpekler sürü halinde oluyorlar. Bazı hayvan severler diyor ki hayvan yaşadığı yer, doğal yaşam alanı. Sokak hayvanlarına bakan bir dernek başkanı olarak hayvanların orada olmasını yanlış buluyorum. Bunlar da sürü psikolojisi var. liderlik güdüsü var. Lider olan gitti mi hepsi arkasından gider.
Avrupa ne yaptı? Avrupa topladı, bütün hayvanları uyuttu öldürdü. Hayvan problemi kalmadı. ama biz Müslüman bir toplumuz Allah’ın yarattığı bir canı öldüremeyiz. Hayvanlar korunaklı, düzgün barınaklarda bakarak, kısırlaştırarak zaman içinde Avrupa gibi olabiliriz. Biz kendi başımıza şurada 300 – 500 baş hayvanı anca kurtarabiliyoruz. Milyonlarca hayvan var.
Türkiye’de devlet büyüklerimize sesleniyorum. Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum doğru düzgün bir yasa çıkarın şu hayvanları koruma altına alalım. Artık bu sorun bitsin ne günahı var bunların doğmaktan başka ne günahı var? Bunları ormanda almasak yaban hayvanlarına yem olacaktı. Yani bir suçu, tek suçu doğmak.”