Millî Mücadele’nin ilk belgesi olan Amasya Tamimi'nin tüm dünyaya duyurulmasının üzerinden 104 yıl geçti. (Fotoğraftakiler: Orbay-M.Kemal-Cebesoy)

Amasya Tamimi’nin açıklanmayan son maddesi neydi?

Mustafa Kemal Paşa'nın, 104 yıl önce, 19 Mayıs 1919'da yaktığı Millî Mücadele meşalesi, “Amasya Kararları”nın duyurulduğu Amasya Tamimi’nin (Genelgesi) 22 Haziran 1919'da yayınlanmasıyla daha gür ışık vermeye başladı. Ancak, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı ve yeni bir devletin doğuşunun ilk belgelerinden sayılan Amasya Kararlarının en stratejik denilebilecek son maddesi, bu belgede yer almayacaktı. Bu madde, silahların kesinlikle elden çıkarılmamasını ve topyekûn mücadeleyi öngörüyordu.

9. Ordu Müfettişi göreviyle Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal'in Millî Mücadele'yi örgütlemeye yönelik çalışmaları, İngiliz güçlerini tedirgin eder. Bu arada, görevi de hükümetin bir düzenlemesiyle 3. Ordu Müfettişliği olarak değiştirilir. İngiliz Karadeniz Orduları Komutanı General George Milne, ardından İngiltere Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, birkaç kez Saray ve Harbiye Nezareti nezdinde Mustafa Kemal'in geri çağrılması için girişimde bulunurlar. Ancak, Mustafa Kemal, önce rica sonra tehdide varan bu girişimleri, kararlı tutumu sayesinde püskürtür. Mustafa Kemal Paşa, bir hafta kadar Samsun’da ve 25 Mayıs’tan 12 Haziran’a kadar Havza’da kaldıktan sonra Amasya’ya geçer.

"Elde sopa lazımdır"

Mustafa Kemal Paşa, bu süreçte, Havza’da ve Amasya’da halkın mücadele gücünü artıracak ve örgütlenmelerini sağlayacak konuşmalarda ve girişimlerde bulunur. Havzalılara, “Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız. Bizi öldürmek değil, canlı canlı mezara atmak istiyorlar” diye seslenir. Nitekim o gece Havza’da Müdafaayı Hukuk Cemiyeti kurulur; 30 Mayıs Cuma günü İzmir şehitleri için mevlit okutulur, ardından bir miting düzenlenir ve protesto telgrafları gönderilir. Mustafa Kemal, bu mitingde bir din adamının da konuşmasını istemiş, ancak köyden çağrılan Sıtkı Hoca zamanında gelememişti. Ama Mustafa Kemal Paşa’nın mitingin haftaya cuma günü tekrarlanması isteği üzerine, kürsüye çıkan Sıtkı Hoca, Havzalılara şöyle seslenir: 

“Ey cemaat! Düşmana karşı koymak için elde sopa lazımdır. En gücü yetmeyen, en fakir Müslüman ve Türk bile bugünden tezi yok, birer sopa olsun edinmelidir. Buna da iktidarım yok diyen kimse var mı? Varsa o da evindeki kazmayı, keseri, bıçağı, o da yoksa yumruğunu hazırlasın. Artık zamanı gelmiştir. Hazreti Allah da Peygamber Efendimiz de böyle emrediyor!”

Mustafa Kemal Paşa, Amasya’da ise kendisine ziyaret edenlere, “Ortada İttihatçılık, İtilafçılık yoktur; memleket meselesi vardır” vurgusunu yapar. Hükümet Konağı salonundaki konuşmasında da “Hep beraber aziz vatanımızı ve bağımsızlığımızı kurtarmak için bütün gücümüzle çalışacağız” der.

Sultan Bayezid Camisi’nde Müftü Abdurrahman Kâmil Efendi ise vaazında, “Tek kurtuluş çaresi halkın doğrudan doğruya egemenliği eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Hep beraber Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız” sözlerine yer verir. Mustafa Kemal Paşa da aradan yıllar geçse de Müftü Kâmil Efendi’yi onurlandıracaktır.

"Genç Cumhuriyet’imiz bu gibi ulema ile iftihar eder"

Mustafa Kemal, eşi Latife Hanım ile 24 Eylül 1924’te ziyaret ettiği Amasya’da, Belediye tarafından onuruna verilen ziyafette, beş yıl önceki anılarından söz eder. O günlerde şehir halkının, bütün millet gibi, gerçek durumu anlayamadıklarından, fikirlerde karışıklık yaşandığından söz eden Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, aralarındaki görüşmeden sonra Kâmil Efendi’nin verdiği Cuma vaazını şöyle anlatır: 

“Efendi Hazretleri halka dediler ki: ‘Milletin şeref ve haysiyeti, hürriyeti, istiklâli hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak için icap ederse, vatanın son bir ferdine kadar, ölmeyi göze almak lazımdır. Bu noktada bütün milletin azim ile iman ile beraber çalışması lazımdır. Ve ilave ettiler ki, artık Padişah olsun, Halife olsun ismi her ne olursa olsun hiçbir şahsın ve makamın hikmet ve mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne çare-i halâs, halkın doğrudan doğruya hâkimiyeti eline alması ve iradesini kullanmasıdır.’ İşte Efendi Hazretleri’nin bu mürşidane vuku bulan vaaz ve nasihatinden sonra herkes çalışmaya başladı. Bunun içindir ki, Müftü Kâmil Efendi Hazretleri’ni takdirle yâd ediyorum. Genç Cumhuriyet’imiz bu gibi ulema ile iftihar eder.

Amasya Kararları

Mustafa Kemal Paşa’nın beklediği eski Bahriye Nazırı Rauf (Orbay) Bey ile ona eşlik eden Ankara’daki 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Amasya’ya ulaştıktan sonra, 19 Haziran’da üç arkadaş arasında görüşmeler başlar. Hazırlanan metnin, Amasya’ya gelmesi beklenen 3. Kolordu Komutanı Refet (Bele) Paşa’ya gösterilmesi ve 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir ile Konya'da 2. Ordu Müfettişi Cemal (Mersinli Cemal Paşa) Paşa’nın görüşmelerinin alınması da öngörülür.

21 Haziran’da son şeklini alan Amasya Kararlarında özetle şunlar dile getirilir: “Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir, fakat hükümet sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Milletin bağımsızlığını, gene milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Yurtta en güvenilir yer olan Sivas’ta, millî bir kongre toplanmalıdır. Her sancaktan, milletin güvenini kazanan üçer kişi, hemen yola çıkarılmalıdır. Durum, her ihtimale karşı millî bir sır olarak tutulmalıdır.”

21/22 Haziran1919 gecesi hazırlanan ve tarihe “Amasya Tamimi/Genelgesi” olarak geçecek olan Amasya Kararları, Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa, Rauf Bey ve Samsun’dan gelen 3. Kolordu Komutanı Refet Bey tarafından imzalanır. Amasya Kararlarının bir bölümü, 22 Haziran tarihli Amasya Tamimi/Genelgesi ile Anadolu’daki mülki ve askerî makamlara gönderilir.

Genelgedeki, “Milletin hakkını savunmak için her türlü tesir ve murakabeden azade bir millî heyetin kurulması elzemdir” ifadesi, Refet Bey'in imza atmada “tereddüt” etmesine yol açar. Refet Bey, Ali Fuat Paşa'ya, “Kongrenin icabında yeni bir hükümet teşkil edeceği anlaşılıyor...” yönünde bir soru yöneltmiş, Ali Fuat Paşa da “hükümet kurulması gerekiyorsa bunun yapılabileceğinin anlaşıldığı...” cevabını verir.

Gizli tutulan madde

Ama kararların son iki maddesi, özellikle sonuncu 6. madde Tamim’de yer almaz ve gizli tutulur. Bu son madde şöyledir: 

“Askerî ve ulusal örgütler hiçbir surette dağıtılmayacaktır. Kumanda hiçbir biçimde terk edilmeyecek ve başkasına bırakılmayacaktır. Vatanın herhangi bir tarafından yeniden yapılacak düşman işgal hareketleri bütün orduyu ilgilendirecek ve ortaya çıkan duruma göre memleketi savunmaya ortaklaşa girişilecektir. Bu nedenle komutanlar hemen birbirlerine haber vereceklerdir. Silahlar ve mühimmat kesinlikle elden çıkarılmayacaktır.”

Falih Rıfkı Atay’a göre ise  “…hiç açıklanmıyan bir gizli madde” söz konusudur:  “Bu maddeye göre Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir, Fuad paşalarla Rauf Bey bir millî hükûmetin ilk kadrosu olarak tesbit edilmiştir.”

Askeri tarihçi Tahsin Ünal ise Amasya’da alınan kararların kendi ifadesiyle “tahmini olarak” iki başlık altında toplanması gerektiği görüşündedir:  

(1) Bir millî mukavemet cephesi kurmak;

(2) İcap ederse bir millî hükümet kurmak. Tahsin Ünal’a göre; birinci şık İstanbul’dan beri düşünülmektedir ve ders kitaplarında “Amasya Tamimi” olarak yer almıştır. “Fakat ikinci şık, yani, ‘icap ederse bir millî hükümet kurmak’ fikri herkese duyurulmamış, hatta senelerce gizli tutulmuş, bu karar yalnız ve yalnız toplantıya iştirak eden 5-8 kişilik bir kadro tarafından bilinmiştir.

Amerikalılar da “Hükümet” diyor

1 Temmuz 1919 tarihli ABD belgelerinde de Amasya Kararlarından, “Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey etraflarına bir ordu alarak, Amasya’da askerî bir hükümet kurmuşlardır. Padişaha bağlıdırlar ama onun dışında bugünkü Türkiye hükümetini tanımıyorlar,” diye söz edilmektedir.

Cebesoy ve Orbay

Amasya Kararlarının altında imzası bulunan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, hatıralarında şunları dile getirir:  “Amasya Kararları ile ayrı ve bölgesel teşebbüsler birleştirilmiş, bütün milletin, istiklal ve vatanımızın uğradığı tehlike etrafında birlik olduğu harice ve dâhile gösterilmiştir. Amasya Kararları toplayıcı bir ruh taşımaktadır. Şunu hemen ilave etmeliyim ki bunun başlıca amili de M. Kemal Paşa’dır.”

Rauf Orbay da Amasya Kararları hakkında şunu kaydeder: “İlk fiili harekete geçmek kararını, evvela biz, üçümüz (Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy ve Rauf Orbay) hazırladık.”

Amasya Kararları, öngördüğü ilkeler bakımından, “Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı ile Meclis'in açılması ve ötesinde Cumhuriyet'in ilanıyla ortaya çıkan yeni devletin doğuşunun ilk belgelerinden” sayılacaktır.