Mahmud Abbas, Gazze'ye gitme kararı aldığını açıkladı; “Barış ve güvenliğe giden yol Filistin’den başlar Filistin’de biter” dedi. (Görsel: TBMM TV)

'Barış ve güvenliğe giden yol Filistin'den başlar ve Filistin’de biter'

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, TBMM Genel Kurulu’nda konuştu, “Barış ve güvenliğe giden yol Filistin’den başlar Filistin’de biter” dedi. 

Abbas’ın konuşmasını Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine üyeleri, yabancı misyon temsilcileri de izleyiciler bölümünden dinledi. 

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında toplanan Genel Kurul’da, Abbas’ın konuşması sırasında salonda bazı siyasi parti gruplarınca İsmail Haniye’nin fotoğrafları, Filistin bayrakları açıldı. Abbas ve salonda bulunanların büyük çoğunluğu özel oturum için hazırlanmış Filistin ve Türkiye bayraklı atkıyı boyunlarına taktılar. 

Abbas, konuşmasına başlarken, Genel Kurul salonundakileri  “İsmail Haniyye ve Filistinli şehitler için Fatiha okumaya” davet etti.  

Bununla TBMM Genel Kurulu’na üçüncü kez seslenen Abbas’ın konuşmasından bazı satırbaşları şöyle:

“-Samimi duyguları ve asil duruşu ile Filistin halkını ve haklı davasını destekleyen kardeş Türk halkına teşekkür ediyorum. Halkımızın Filistin ve Kudüs için şehit olan Türk halkını unutması mümkün değildir.”

“-Özel olarak da Türkiye’nin İsrail'in Gazze'deki soykırımı karşısında Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanı^na açılan davaya müdahil olma kararını da kutluyorum.”

“-Yine, aynı şekilde İsrail'le ticareti durdurması… Türkiye 10 milyar dolarlık bir ticareti Filistin halkına destek için durdurdu.”

“-Bizler Türkiye'deki kardeşlerimize Kudüs ve Filistin davasını ana davası, ana meselesi hâline getirmiş olduğundan dolayı büyük oranda, büyük şekilde güveniyoruz çünkü Filistin davası Türkiye'de bir ana mesele hâline gelmiştir.”

 İşte bu, Türk halkının ve Türk halkının ahlakının ve politikasının bir göstergesidir. “-İsrail'in Gazze, Batı Şeria ve Kudüs'te yürüttüğü soykırımın asıl amacı vatan topraklarımızdan Filistin varlığını söküp atmak ve Filistinlileri bir kez daha tehcir ettirmektedir. 1948’de ve 1967’de olduğu gibi aynı trajediyi, aynı tehcir trajedisini tekrardan yaşatmak istiyorlar.

“-Filistinlilere ama bu, asla olmayacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar ve ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bu asla gerçekleşmeyecektir. Zira, halkımız toprağına, vatanına, kutsallarına ve kutsal mekânlarına bağlıdır ve ne pahalısına olursa olsun oradaki gaspçıları, işgalcileri oradan defedecektir.” 

“-7 Ekimden bugüne 40 bin Filistinli kadın, çocuk şehit edildi, 10 bin kayıp var, 80 bin yaralı var. Batı Şeria’da 10 bin şehit var ancak buna rağmen bizler dik durmaya devam edeceğiz ve topraklarımızdan ayrılmayacağız.”

“-Geçmişte de söyledik, bugün de yarın da söylemeye devam edeceğiz. Gazze, Filistin Devleti’nin ayrılmaz, asli bir parçasıdır; Gazze’de bir başka devlet kurulamaz ve Gazze’siz bir Filistin Devleti de olamaz.Halkımız kırılmayacak ve teslim olmayacaktır.”

“Ne pahasına olursa olsun”

“-Bizler Gazze’nin imarını tekrar gerçekleştireceğiz, şu an yüzde 70’inden fazlası yıkılsa da yapacağız; halkımızın desteğiyle, Arap ve İslam ümmetinin ve dünyanın özgür insanlarının desteğiyle gelecekte başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devletimizi inşa etmek için yapacağız.”

“-Bu ne pahasına olursa olsun, ne kadar çok bedel ödersek ödeyelim, ne kadar zaman alırsa alsın bunu yapacağız ancak katiller ve savaş suçlularına gelince işledikleri suçlardan dolayı kurtulamayacaklar, bu işledikleri suçlar da böyle zaman aşımıyla falan düşmez ve bunlar şüphesiz hesaba çekileceklerdir.”

“-Bizler, burada, uluslararası kuruluşlarla iş birliği hâlinde devam edeceğiz.”

“-Filistin devletinin uluslararası toplumdaki layık olduğu yerini sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz.”

“-Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Kudüs bizde de olduğu gibi, sizlerin de kalbinde tarih boyunca özel bir yere sahiptir, Kudüs-ü Şerif konusunda hiçbir şekilde ödün vermemiz mümkün değildir.”

“-Osmanlılar da bunu söylüyordu, bugüne kadar da devam ediyorsunuz, söylüyorsunuz. Evet, Kudüs'ün kalplerinizdeki konumunu ve Türk halkının kalbindeki konumunu biliyoruz; aynı şekilde, yüz milyonlarca insanın da kalbinde Kudüs-ü Şerif aynı konuma sahiptir.”

 Barış ve güvenliğe giden yol

“-Bugünlerde orada ve şurada savaş sonrası diye bir şeyden bahsediyorlar. Bizler çok açık ve net bir şekilde -herkes bunu duysun, işitsin- diyoruz ki: Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs bağımsız Filistin Devleti’ni oluşturan tek bir meşru hükûmet tarafından yönetilen coğrafi bütünün adıdır.”

“-Yani uluslararası meşruiyet tarafından belirlenen budur ve tek bir meşru hükûmetin yönettiği Filistin topraklarıdır ve bu bölgede bu gerçekleşmezse hiçbir şekilde istikrar, sükûnet, kalkınma yapılmaz, maalesef bu olmazsa olmaz.” 

“-Eğer bu yapılmazsa işte bu şiddet sarmalı devam edecektir.”

“-Barış ve güvenliğe giden yol Filistin’den başlar ve Filistin’de biter.”

Filistin’de ulasal uzlaşı

“-Bizler ülkemizin birliği için samimi bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Kendi aramızda ulusal uzlaşı konusunda görüşmelerimiz devam ediyor ve ulusal uzlaşıyı ne kadar hızlı bir şekilde tesis edersek zafere de o kadar hızlı bir şekilde ulaşabiliriz.”

“-Pusuda bekleyen ve hepimizi hedef alan bu düşmana karşı zafere ulaşmanın en kısa yolu gördüğümüz ulusal birliğimizdir ve bu bizim güvenlik  vanamızın niteliğindedir.”

“-Evet, bizler ulusal uzlaşıyı gerçekleştirmedikçe rahat etmemiz mümkün değildir, kafamızın rahat etmesi mümkün değildir.”

Çıkarları kendi topraklarında korunmalı

“-İşgal devleti Gazze Şeridi’ni Batı Şeria ve Kudüs’ten ayrı tutarak burayı Filistin’den, Filistin Kurtuluş Örgütü’nden uzaklaştırmaya çalışıyor. Biz her zaman diyoruz ki ‘Filistin devleti Batı Şeria’dan da, Kudüs’ten de ve Gazze’den de sorumludur ve Kudüs-ü Şerif onun ebedî başkentidir.’ Bu ‘Kudüs-ü Şerif’ zaten sizin ifadenizdir.”

“-Filistin halkı, tüm kesimleri, partileri ve grupları İsrail işgalini, bir karış toprakta dahi Gazze’de, Batı Şeria’da ve Kudüs’te varlık göstermesini kabul etmez, edemeyiz.” 

“-Bizim önceliğimiz bugün İsrail saldırganlığının hangi yöntemle olursa olsun durdurulması ve bedeli ne olursa olsun bunun gerçekleştirilmesi ve işgalin topraklarımızdan uzaklaştırılması ve insani yardımların devam etmesi.”

“-Yine 1948 ve 1967’de olduğu gibi Filistinlilerin zorla topraklarından edilmesine karşıyız ve Batı Şeria ve Kudüs’te suç işleyen Yahudi yerleşimcilerin ve işgal güçlerinin de artık faaliyetlerinin durması gerekmektedir.”

“-Bizim için en önemli şey, halkımızın kendi vatanında kendi çıkarlarını korumasıdır.”

“-Güvenlik Konseyine bundan dolayı bir talepte bulunduk ve bu kararların acilen uygulanması çağrısında bulunduk, defaatle bulunduk”

 “-Baktığımızda 80 tane karar var aslında şimdiye kadar alınan ama maalesef ABD’nin devlet tutumu dolayısıyla bir tanesi dahi uygulanamadı.”

“-Güvenlik ve askerî yöntemler hiçbir sonuç getirmeyecektir; siyasi çözümler, adalet ve uluslararası hukuka dayalı yöntemler ve Filistin’in meşru haklarına dayalı yöntemler barışı getirebilir, herkes için bunu yapabilir.”

“-İsrail’in sadece kısmi çözümlere yönelmesi de doğru değildir.”

 “-Gazze, tümüyle, hepsiyle, bütün topraklarıyla bizimdir; Batı Şeria ve Kudüs gibidir, onlar da bizimdir ve bizler hiçbir şekilde topraklarımızı bir karış dahi olsa parçalayan hiçbir çözüme eyvallah demiyoruz.”

“Gazze’ye gitme kararı aldım”

“-Önümüzde bir çözüm kalmadı. Bugün yapacağımız en iyi çözüm: Filistin halkı içerisinde, ben Filistin liderliğindeki bütün kardeşlerimle birlikte Gazze’ye gitme kararı aldım; bunu yapacağım.”

“-Bütün gücümle bunu gerçekleştireceğim. Herkese şu mesajı vermek istiyoruz: Bu sınır tanımayan düşmanlığa karşı beraberiz bunun bedeli hayatımız da olsa.”

“-Benim hayatım, bizim hayatımız Gazze’deki en ufak bir çocuğun hayatından daha değerli değildir.”

“-Bizler İslam’ın hükmünü uyguluyoruz; ya zafer ya şehadet”

Barışçıl halk direnişinden yanayız

“-Bizler Filistin Devleti’nin daha fazla tanınması için gece gündüz çalışıyoruz. Şimdiye kadar 149 devlet Filistin’i tanıdı. Biz bunu devam ettireceğiz.”

“-Amacımız Birleşmiş Milletler nezdinde tam üyeliği elde etmek.”

“-120’den fazla uluslararası anlaşmaya taraf olmayı başardık, diğerlerine de katılacağız çünkü bu bizim hakkımız.”

“-Bunlar arasında Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı var. Ve, şu an bu Divanda işgal devletini yargılatmaktayız.”

“-Yine, aynı bağlamda, bizim siyasi, hukuki ve diplomatik mücadelelerimiz halk direnişimizin yanında devam edecektir.”

“-Bizler barışçıl halk direnişinden yanayız çünkü şartlarımız bundan öteye gitmemektedir ve işgal bitinceye kadar yolumuza devam edeceğiz.”

Amerika'yı Filistine tanımaya mecbur bırakıncaya kadar

“-Uluslararası Adalet Divanına gitmek için gerekli desteği almak için BM’de ve dünya başkentlerinde iki yıl çalıştık ve sonunda Genel Kurulun 30 Aralık 2022’de A77400 sayılı kararını elde edebildik.”

“-Bu kararla İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli ihlal etmesi, Filistin topraklarını uzun süreli işgali, yerleşim yerlerinin genişletilmesi, ilhak, Kudüs’ün niteliğinin ve kimliğinin değiştirilmesi, ırkçılık ve İsrail’in diğer uygulamalı saldırıları ve suçlarının hukuki sonuçları Adalet Divanına soruldu.”

“-Özellikle de Güney Afrika'ya katılarak Türkiye de Uluslararası Adalet Divanına giderek bu kararların ve tavsiye kararlarının çıkarılmasına neden olmuştur.”

“-15 yargıçlı bir mahkeme ve tarihte böyle bir şey olmamıştır ve bu mahkeme İsrail’den 8 maddelik tavsiyenin yerine getirilmesini istemiştir ve bununla yetinmemiş, her ne kadar bunlar tavsiye niteliğinde olsa dahi dünyada en üst düzeydeki bir mahkemenin kararlarıdır ve bunu Güvenlik Konseyine de uygulamak üzere göndermiştir.”

“-Burada şu soruyu soruyoruz: Peki, bu karardan sonra ne olacak. Kararlar çok… bu karardan sonra ne olacak? Peki, bir değişimi, gerçek anlamda bir değişimi uygulamada nasıl gerçekleştirebiliriz?”

“-Cevap: Beraber çalışmalıyız; farklı platformlarda ve ikili düzeyde çalışmaya devam etmeli ve barış, güvenlik ve istikrar adına, hayatı gerçekleştirmek adına bunu yapmalıyız.”

“-Artık dünya yavaş yavaş adaletin, hakkın, zulmün ne anlama geldiğini anlıyor; Avrupa ülkeleri Filistin Devleti’ni tanıyorlar. İnşallah, bizler, Amerika’yı Filistin Devleti’ni tanımaya mecbur bırakıncaya kadar devam edeceğiz.”