Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Mesele ekonomide kafanız nasıl çalışıyor buna bakıyor. İşte biz bu noktada ekonominin evelallah kitabını yazdık, yazmaya devam ediyoruz'' dedi.
Erdoğan, İstanbul'da, Memur-Sen'in ''Büyük Türkiye Buluşması'' adı altında düzenlediği etkinlikte. ''Akif İnan'ın en önemli eseri olan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, bugün 1 milyon 50 bine ulaşan üye sayısıyla ülkemizin en büyük konfederasyonu olarak büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz veriyor" diye konuştu.
Erdoğan, ''İdeolojik sendikacılıkla arasına mesafe koyan Memur-Sen, milli iradenin güçlendirilmesi yönünde atılan her türlü adıma da destek vermiştir" şöyle devam etti:
"27 Nisan bildirisinden 367 garabetine, gezi olaylarından 17-25 Aralık girişimine, 15 Temmuz ihanetinden 16 Nisan referandumuna kadar ülkemizi, milletimizi, istiklalimizi, istikbalimizi ilgilendiren her kritik hadisede Memur-Sen onurlu, dirayetli, demokratik bir tavır takınmıştır. Son 19 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine ve terör örgütlerine karşı verdiğimiz zorlu mücadelede dağ gibi yanımızda duran Memur-Sen'e, Memur-Sen'in siz yürekli mensuplarına burada bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."
Kamu görevlilerinin elde ettiği birçok kazanımın altında Memur-Sen'in de imzası bulunduğunu anlatan Erdoğan, ayrıca ''Kardeş coğrafyalarda sendikal hareketlerin güçlenmesi amacıyla yaptığı çalışmaları da memnuniyetle karşıladıklarını'' söyledi.
''Tahribatın etkilerini ortadan kaldırmak için halen uğraşıyoruz''
28 Şubat sürecinin ''Türkiye ekonomisine 300 milyar doların üzerinde zarar verdiğini'' dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu faşist zihniyetin mesleki eğitim başta olmak üzere eğitim sistemimizde yaptığı tahribatın etkilerini ortadan kaldırmak için halen uğraşıyoruz. Tabii bu anlattıklarımızın özellikle yaşı 30'un altındaki genç Memur-Sen'li kardeşlerimiz için uzak tarihlere ait hikayeler gibi göründüğünün farkındayız. AK Parti Türkiye'sinde doğan veya büyüyen gençlerimiz, milletimizin maruz kaldığı bu baskıları, bu zulümleri anlamakta haklı olarak zorlanıyor. Bay Kemal tehdit ediyor değil mi? Öğretmenleri tehdit ediyor, subayları tehdit ediyor, polisleri tehdit ediyor, hangi memur sınıfında kardeşlerimiz varsa sıradan hepsini tehdit ediyor. Ama bilmiyor ki Allah'ın izniyle benim memur kardeşlerim, kamu görevlilerim bunlara pabucu bırakmayacak. Kardeşlerim tüm bunlar ve çok daha fazlası öyle 1-2 asır değil, daha 20-25 yıl öncesine kadar ülkemizin gerçekleriydi."
''Ekonominin, evelallah kitabını yazdık''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 19 yılda Türkiye'ye kazandırdıkları her eser, proje ve demokratik reform için ''çetin mücadeleler verildiğini'' söyledi. Bu eserlerden birinin de Çanakkale Köprüsü olduğunu anlatan Erdoğan, köprüye ilişkin bilgi aktardı ve şunları söyledi:
"Bir zamanlar feribotların havalar bozuk olduğu zaman çalışamadığı Çanakkale'de bu köprüden 6 dakikada karşıdan karşıya geçeceğiz. Peki bu nasıl yapıldı? Bu parayı nereden buldunuz? Evet söyleyeyim. Burası 2 milyar 400 milyon avroya çıkmış olan bir köprü. Ve bunu biz "yap-işte-devret"le inşallah 12 yıl sonra bu köprü kime kalacak? Devlete, millete kalacak... Ama bunların kafası bunu basmaz. Diyor ki 'Nasıl yaptınız bunu?' İşte böyle yaptık. Türk firmalarıyla Kore iş birliğiyle yaptık. Birçok yatırımlarımızı böyle gerçekleştirdik. Hala gerçekleştiriyoruz. Şu anda burada 5 bin kişi çalışıyor. 'Millet aç' diyor. Bu 5 bin kişi burada çalışıyor. Ve buradan hepsi ücretlerini alıyor. Bu mesele ekonomide kafanız nasıl çalışıyor buna bakıyor. İşte biz bu noktada ekonominin evelallah kitabını yazdık, yazmaya devam ediyoruz.
19 yıldır Türkiye'nin dört bir yanında eğer yollar yapılıyorsa, 6 bin 100 kilometreden eğer biz bu yolları aldık ve bunu 28 bin kilometreye bu yolları çıkardıysak evet bu iş bilenin kılıç kuşananın anlayışıyla oldu.
'Kitabımız yoktu, teksir kağıtlarıyla okuyorduk'
Eğitimde aynı şeyleri yaptık. Okullarımızın halini biliyorsunuz, burada benim emsalim kardeşlerim veya benden 10-15 yaş küçük olan kardeşlerim bilirler. Okullarımızın hali neydi? Kitabımız yoktu. Teksir kağıtlarıyla okuyorduk. Kırtasiyeci dükkanından kitap alamazdık. O günleri yaşadık. Geldik dedik ki, 'Biz sıralarınızın üzerine kitaplarımızı koyacağız ve yavrularımız ücretsiz olarak okullarını okuyacaklar.''
Erdoğan, ''Türkiye'ye ve millete hizmet yolculuğunda gizli veya açık pek çok engelleme girişimine muhatap olduklarını'' söyledi ve şöyle devam etti:
"Gezi olaylarında Bay Kemal Taksim'de değil miydi? Taksim'deydi. Ne işin vardı senin orada? Çünkü o da gezici. Bunlar değil miydi Bezmialem Valide Sultan Camisi'nin içine bira kutularıyla girenler? Bezmialem Valide Sultan Camisi'nden Başbakanlık Ofisi'ne loderle oraları kanal açarak gidenler bunlar değil miydi? Bunlar tahribat yapar, biz ise iş yaparız. Bunların dikili ağacı yok. Ama biz sürekli eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, enerjide, bütün bu alanlarda, tarımda sürekli olarak üretiyoruz."
''Ekonomiyi bir avuç elite rağmen büyüttük''
AKM'nin yeniden inşa edildiğini, Taksim'e cami yapıldığını anlatan Erdoğan, ''Ekonomimizi, çalışmadan zenginleşmeyi alışkanlık haline getirmiş bir avuç elite rağmen büyüttük. Savunma sanayimiz biz geldiğimizde yüzde 20 yerliydi, şimdi yüzde 80 yerli" diye konuştu.
Türkiye'nen kendi İHA ve SİHA'larını üreten bir ülke haline geldiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Şimdi bir üst segmente daha çıktık, artık Akıncılarımız da var. Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde, buralarda teröristleri eğer bugün evelallah yok ediyorsak, işte bunlarla yok ediyoruz, hem içeride hem sınırımızın dışında. Bak nereden nereye... Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Savunma sanayimizi, bizi kendilerine bağımlı bırakmak isteyen küresel çetelere rağmen devler ligine taşıdık."
''Kirli bir zihniyetle karşı karşıyayız''
''Bizim dünyamızda sadece kardeşlik, muhabbet varken, karşımızdakiler gerilimden, kavgadan besleniyor'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz, 84 milyonun birliği ve beraberliği için uğraşırken, karşımızdakiler vatandaşlarımızı kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya çalışıyor. Biz ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne taşımak için gece gündüz koştururken, karşımızdakiler tüm enerjilerini Türkiye'yi paçasından tutup aşağı çekmeye harcıyor. Ülkemiz ve milletimiz için herhangi bir hayalleri, herhangi bir vizyonları yok. Ama sıra iftiraya, yalana, çirkefliğe, küfre geldiğinde sınır tanımıyorlar.
Bu sabotaj siyasetinin kaptan köşkünde uzunca bir süredir hep olduğu gibi yine CHP bulunuyor. Yabancılarıyla, yancılarıyla birlikte milli kalkınma projelerimizi engellemeye çalışmaktan şehit yakınlarına galiz hakaretler yağdırmaya kadar her türlü rezilliği sergiliyorlar.
Dün 27 Mayıs'a giden yolu yalan ve provokasyonlarıyla döşeyenler bugün de aynısını çok daha pervasız bir şekilde yapmak için çırpınıyorlar. Sandıkta milletten yediği tokatın rövanşını öğretmeninden hakimine, polisinden esnafına, çiftçisinden şehit yakını ve gaziye kadar ülkesine hizmet eden herkesi tehdit ederek almaya çalışan kirli bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Bir kadın genel başkana, parlamentonun çatısı altında Allah aşkına memur kardeşlerim soruyorum sizlere küfretmek yakışır mı? Sen bir kadınsın, o küfrü nasıl yapıyorsun? Ama şunu bil ki bu millet kime neyi yakıştıracağını çok iyi biliyor. Üstelik bunu öyle omurgasız, öyle ahlaksız bir şekilde yapıyorlar ki inanın Türk siyaseti adına biz hicap duyuyoruz.''
''Bunların hayalindeki Türkiye''
Erdoğan, belediyelerde son 2,5 yılda ortaya koyduğu yaklaşım ve uygulamaların ''nasıl bir ülke ve yönetim hedeflediğini açık şekilde gösterdiğini'' ifade ederek, ''Bunların hayalindeki Türkiye baskının, diktanın, faşizmin kol gezdiği, farklılıklara tahammül edilmediği bir ülkedir. Bunların hayalindeki Türkiye, ekonomisi IMF komiserleriyle yönetilen, savunması dışa bağımlı, üretmeyen, büyümeyen bir ülkedir. Bunların hayalindeki Türkiye, bölücü terörle mücadele yerine, teröriste komşu olmayı tercih eden bir ülkedir'' dedi.
Siyasetin de sendikal hareket gibi, ''cesaret ve sevda işi'' olduğunu anlatan Erdoğan, ''Memurları tehdit eden, kamu görevlisine parmak sallayan, kendinden olmayanı dışlayanlarla büyük ve güçlü Türkiye inşa edilemez. Yabancı büyükelçiliklerini ağlama duvarına çevirenlerin bırakın Türk demokrasisini, kendi partilerine bile faydası dokunmaz" diye konuştu.
''3600 ek gösterge meselesi
Kamu görevlilerinin maaşlarıyla beraber özlük haklarının genişletilmesi için pek çok olumlu adım attıklarını anlatan Erdoğan, toplu görüşme ve sözleşme süreçlerinde memurların taleplerini imkanlar ölçüsünde dikkate aldıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Öğretmenlerimiz başta olmak üzere personelimizin önemli bir kısmını kapsayan 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı planlıyoruz. Memur-Sen'in bu konunun neticelendirilmesi hususunda gösterdiği gayretin yakın şahidiyiz. Gerçi bizim yıllar önce sözünü verdiğimiz ve hazırlıklarını başlattığımız 3600 ek gösterge meselesini sahiplenmeye çalışan CHP gibi fırsatçılar olduğunu da görüyoruz. Neyse ki milletimizin ve kamu görevlilerimizin hafıza kayıtlarında bunların hepsi de mevcuttur.''