KONULAR
Her 4 kişiden 3’ü iklim değişikliğinin farkında
Yapılan araştırmaya göre, her 4 kişiden 3'ü iklim değişikliğinin farkında. Her 3 kişiden 2’si ise kendini iklim değişikliği karşısında kırılgan hissediyor.
Yuvam Dünya Derneği, Konda Araştırma ve Danışmanlık desteğiyle hazırlanan ‘Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı’ Araştırması’nın sonuçlarını duyurdu.
Toplumun, iklim değişikliğine dair bilgi seviyesine, görüşlerine ve davranışlarına yönelik hazırlanan Yuvam Dünya Derneği İklim Araştırması’nda, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda toplumun halihazırdaki durumu, farkındalık, kırılganlık ve sorumluluk olmak üzere 3 ana başlık altında 10 farklı soru soruyla değerlendirildi.
Kamuoyuna sunulan rapora göre, her 3 kişiden 2’si iklim değişikliğinden dolayı meydana gelebilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını belirtiyor ve daha kırılgan hissediyor. Toplumun yüzde 72’si iklim değişikliğinin olası etkilerinin başında gelen gıdaya erişimde zorlanmaktan endişe ediyor.
Araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu da halkın en çok sağlık problemleri ve susuzluk yaşamaktan korkması, önümüzdeki iki yılda başlarına gelebilmesi en olası iki olay seçmeleri istediğinde, toplumun en tedirgin olduğu olay olarak yüzde 54 ile sağlık problemi yaşamak geliyor ve bunu yüzde 38 oranıyla susuzluk çekmek takip ediyor.
74 lide 3 bin 22 kişi
Saha çalışmaları 10-11 Nisan 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen iklim araştırması, Türkiye’de 74 ilin merkez dahil 372 ilçesinde 15 yaş üstü yetişkin nüfusu temsil eden 3022 kişiyle yapılan görüşmelerle ele alındı. Araştırma kapsamında görüşüne yer verilen kişilerin yüzde 4’ü 15-17 yaş aralığında iken, 18 yaş üstü nüfusu eşit olarak 3 kümeye ayırınca yüzde 32’si 18-32, yüzde 32’si 33-48 yaş aralığında, yüzde 32’si ise 49 yaş ve üzerinde.
Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı Araştırması’nda, iklim değişikliğiyle mücadele yollarına bakıldığında; enerji tasarrufu, sade yaşam sürme, geri dönüşüm ve tek kullanımlık ürünlerinden kaçınmanın oldukça yaygın davranışlar olduğu görülürken, çevreye duyarlı markaların ürünleri tercih etmek o kadar yaygın olamayan ama desteklenen bir davranış olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşılık şahsi araçtan kaçınıp toplu taşımayı tercih etmenin toplumun önemli kısmını yanaşmayacağı bir davranış olduğu dikkat çekiyor.
Bireysel önlemler
Araştırmada kişilerin bireysel olarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik aldığı önlemler yüzde 83 oranında evde veya işyerinde enerji tüketimini azaltmak yönünde öne çıkarken, bu oranı yüzde 45 ile çevreye duyarlı markaların ürünlerini tercih etmek takip ediyor.
Araştırmada cinsiyetlere göre bakıldığında kadınların erkeklere göre daha kırılgan olduğu görülüyor. Kadınların yüzde 23’ü iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlayabileceğini söylerken, erkeklerde bu oran yüzde 38.
''Yaşayarak deneyimleyen bir coğrafya''
KONDA Araştırma ve Danışmanlık’ın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, araştırma sonuçlarını değerlendirirken, şunları söyledi:
“Pandemi hepimizi eve kapatırken aynı zamanda Türkiye’yle birlikte bütün dünyada da yangın alarmı aynı anda çalmış oldu. İklim değişikliği konusu da pandemi vesilesiyle bütün insanlığın ve dünyada yeniden zihni seferberlik üretme gereği doğurdu. Yuvam Dünya Derneği İklim Araştırması’nın temel bulgularına değinecek olursak, Türkiye’nin 60 milyon yetişkin nüfusunu temsil eden 15 yaş üstü örneklemle, özellikle farkındalık konusuna dikkat çekecek sonuçlara vardık.
Türkiye’deki insanların iklim değişikliğini kavramak ya da böyle bir problematiğin varlığından haberdar olmak konusunda temel sorunu olmadığını bu araştırmaya dayanarak söyleyebiliriz. İklim değişikliğinin hangi olayları tetiklediğini sorguladığımızda, yüzde 61’i olağandışı mevsim olaylarının çoğalmasına, yüzde 59’u hava kirliliğine, yüzde 57’si ise suya erişimin zorlaşmasına dikkat çekiyor.
Bu araştırmaya dayanarak benim gördüğüm sonuçlar Türkiye iklim değişikliğini de kuraklığı da çevre problemlerini de birebir yaşayarak, deneyimleyerek yaşayan bir coğrafya. Toplum da aynı şekilde bu bilinçte ve farkındalığa sahip. Ancak toplumumuz iklim değişikliğiyle mücadele konusunda yeni bir hikaye ve bir seferberlik bekliyor. Bu anlamda herhangi bir çalışma yapıldığında da toplumumuzun davranışlarını buna uyum sağlamak anlamında çok hevesli olduklarını görüyoruz” şeklinde konuştu.
''Yolumuz zor ve uzun''
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yıllardır değişmeyen ve Türkiye’nin neresine gidersek gidelim konuştuğumuz konulardan biri iklim değişikliği. Sadece iklim değişikliğine sebepleri konusunda ayrışıyoruz. Yuvam Dünya Derneği İklim Araştırması’nın sonuçlarını incelediğimde beni en çok etkileyen konu, insanlar bir seferberlik oluşturulduğunda harekete geçmeye ve üzerlerine düşen görevleri yapmaya hazır. Yolumuz zor ve uzun. İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama konusuna önem vermeliyiz. Kendi problemlerimize yerelde çözümler oluşturmak durumundayız. Bu anlamda benim görüşüm sırt sırta durmayı ve kendi aramızda bir seferberlik yaratarak bu felaketlere karşı koyabilmemiz yönünde.”
''Çözümün bir parçası olmak''
Yuvam Dünya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, “Çözümün bir parçası olmak adına atacağımız adımları oluşturacak yol haritalarına katkı sağlaması adına Yuvam Dünya Derneği olarak Konda Araştırma ve Danışmanlık ile ülkemizdeki iklim değişikliği algısı araştırmasına imza attık'' dedi.
Kocabıyık, şunları söyledi:
''Ortaya çıkan tablo bizi düşündürdüğü kadar, bazı fırsat pencerelerini de araladığı için yüreklendirdi. Uzun yıllardır varlık amacını iklim kriziyle mücadele olarak ortaya koyan kurum ve bireylerin çabaları büyük oranda bu mesele için farkındalık yaratmaya odaklamışken bu araştırma son derece net bir şekilde aslında toplumsal olarak kritik eşiği geçtiğimizi ve temelde iklim krizinin var olup olmadığına dair toplumun da aklında herhangi bir soru işareti kalmadığını gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre, her 3 kişiden 2’si iklim krizinden dolayı meydana gelebilecek herhangi bir olay veya durumdan dolayı başkalarına karşı kırılgan hissediyor. İmkanlar azaldıkça , çaresizlik hissi artıyor. İklim krizi sosyal adaletsizlikleri de ortaya koyuyor. Karşımızdaki kriz çok büyük ve bu krizi de dünyadaki 8 milyar insanın yol haritası ve tercihleri belirleyecek. Bu araştırma bize neslimizin hikayesini değiştirebileceğimize ve bunun için toplumsal dönüşümün zemininin oluşmakta olduğuna, yuvamız dünyamızı iklim krizinin etkilerine karşı güçlendirmeye yönelik büyük bir umut verdi.”