KONULAR
Erkin Koray: Bir 'öncü müzisyen' veda etti
Rock ve Anadolu Rock müziğinin önde gelen isimlerinden Erkin Koray, Kanada'da vefat etti.
Anadolu rock ve rock türünde çok sayıda özgün çalışması bulunan, bu alandaki öncü çalışmalarıyla bilinen sanatçı bir süredir Kanada'da yaşıyordu.
Erkin Koray'ın kızı Damla Koray, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:
"Babam... Baba'mız... Canımın ta içi, ben kızın ve seni Baba deyip bağrına basan, canlar, güzel enerjimizi, sevgimizi, saygımızı ve alkışlarımızı senden bir gün bile eksik etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Eserlerin dilimizde, aşkın kalbimizde yaşayacak, daima ve ilelebet. Dilerim bu dünyada bulamadığın barış ve huzuru başka bir dünyada bulursun.
Doğrusu hiç şaşmayan, tanıdığım en sağlam adam; Anadolu Rock'ın mucidi, sevgili babam... Benim için yaptıklarına minnettarım. Ne desem hakkını vermiş olmam. Eminim, senin çocuklar da ülkelerini, kültürlerini ve onlara layık gördüğün cumhuriyeti ileri götürmek adına yaptıklarına her zaman minnettar kalacaktır. Hakkını helal et. Seni çok ama çok seven kızın Damla."
Yeni albüm üzerinde çalışıyordu
Hayranlarının "Erkin Baba"sı Erkin Koray, 8 Temmuz'da Instagram sayfasından yaptığı paylaşımda yeni bir albüm çıkarcağı müjdesini paylaşmıştı. Sanatçı şöyle yazmıştı:
"Canlar, yaşlanıyoruz herhalde artık... Size bir-iki söyleyeceğim bir şey var, onu da söyleyeyim de... Neme lazım.
Bu arada Kanada seyahatimle ayrı kaldığımız süre içinde, tabii ki yeni eserler yaptım. Bunların hepsini kızım Damla’ya, Kanada 'Weagle Records' firmasından size ulaştırması için bırakıyorum. Belki 'Niye sen kendin çıkarmıyorsun?' diyeceksiniz... Vallaa, memleketin bu hukuki arızaları bende hiç heves bırakmadı. Sizin de kazanmış olduğunuz mahkeme dosyalarınızın üzerine bir çizgi çekip, çapulcuya 'sen devam et' dense, sizde de aynı şey olur!
Düşünebiliyor musunuz? Herif pembe plak kapağı yapmış. Kendi ruhunu yansıtıyor herhalde. Benim onayım yok, normal olarak. Zaten plak üzerinde onayı alınan herhangi bir şey de yok.
O yüzden bu işi kızıma bırakıyorum. Onun sinirleri benimkinden daha sağlam. Daha doğrusu ben ona, bu işlere sinirlerini bozmamasını telkin ettim.
Eserlerin adlarını özellikle şimdiden söylemiyorum. Sebebi var: 'A' desem, annen diye plak çıkartırlar yarın; söz ve müzik: Erkin Koray, diyerekten...
Söyleyeceklerim bu kadar. Sizleri ne kadar sevdiğimi tarif edemem. Mutlu yarınlar dilerim. Erkin Koray"
Erkin Koray: Öyle bir geçti ki zaman
Erkin Koray, 24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul'da doğdu.
Küçük yaşlarda, piyano öğretmeni olan ve Şerif Yüzbaşıoğlu, Ayhan Yünkuş ve Önder Bali gibi müzisyenlere eğitmenlik yapan annesi Vecihe Koray'dan piyano öğrendi, daha sonra gitar çalmaya başladı.
İstanbul Alman Lisesi'nde eğitim gördüğü 1950'li yıllarda arkadaşları ile kurduğu amatör topluluk olan Erkin Koray ve Ritimcileri ile dönemin güncel parçalarını çalmaya başladı. Lise eğitiminin ardından 60'lı yılların başına dek çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdürdü.
1962 yılında çeşitli müzikli mekânlarda programlar yaptığı sıralarda aldığı bir teklif ile bir yüzünde "Bir Eylül Akşamı", diğer yüzünde "It's So Long" adlı İngilizce parça bulunan ilk 45'liğini kaydetti. Ancak bu plak 1966 yılında piyasaya çıktı. Erkin Koray askerliğini 1963-1965 yılları arasında Ankara'da Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası'nda solist ve gitarist olarak yaptı.
Askerlik sonrasında Almanya'ya giden Erkin Koray, Hamburg'ta bir süre The Hiccups adlı bir Alman grubu çalıştı. Türkiye'ye döndüğünde The Hiccups'ta beraber çalıştığı bas gitarist Bernhard Weber'i yanında gitarist İlder Tokcan ve Fikret Zolan ile yeni bir grup kurdu. Bu dönemde saçlarını uzatmaya başlayıp, Türkiye'de beat müziğin temsilcisi haline geldi. 1966'da İngilizce şarkılardan oluşan bir extended play çıkardı. Ancak plak sadece 300 civarı sattı.
Türkçe sözlü ilk rock
1967 yılında basılan, bir yüzünde Kızları da Alın Askere, diğer yüzünde Aşk Oyunu adlı parçalar bulunan 45'liği ise önemli başarı kazandı. Özellikle Kızları da Alın Askere parçası Erkin Koray'ın geniş kitleler tarafından tanınmasında önemli rol oynadı. Bir gazinoda söylenirken keşfedilen şarkı, gece yarısı stüdyoda kaydedildi ve de Koray'ın deyimi ile "Türkçe sözlü ilk rock şarkı" oldu ve de sekiz yüz bin civarında bir satış rakamı yakaladı.
1968 yılında katıldığı Altın Mikrofon yarışmasına bolero tarzı "Meçhul" ve de yarışma şarkısı olan enstrümantal "Çiçek Dağı" ile katıldı. Yarışmada 4. olan Erkin Koray'ın şarkıları Meçhul ve Çiçek Dağı daha sonra bir plak şirketi tarafından piyasaya çıkarılarak sekiz yüz bin adet gibi büyük satış rakamına ulaştı.
1969 yılında kurduğu Yeraltı Dörtlüsü adlı grubu ile Türkiye'de underground müzik akımının öncüsü oldu. Grup ilk konserini Ocak 1970'te İstanbul Kent Sineması'nda verdi. Bu konerin ilk bölümünde Cream, Jethro Tull ve Pink Floyd gibi dönemin ünlü rock gruplarının şarkılarını yorumlarken ikinci bölümünde bu rock soundunu Koray'ın kendi şarkılarını uyguladılar. Ancak grup, Koray'ın Avrupa'ya gitme kararı sonrası dağıldı.
Mayıs 1971'de Erkin Koray, arkadaşı Arda Uskan ile Cannes Film Festivali'ne gitti. Burada John Lennon ve Yoko Ono'nun yarattığı kısa film Apotheosis'i canlı izledi ve onlarla tanıştı.
1971 yılının yazı biterken Türkiye'ye dönen Erkin Koray, Super Group adını verdiği yeni bir orkestra kurdu. Grup, "Yağmur / Aşka İnanmıyorum" ve "Sen Yoksun Diye / Goca Dünya" şarkılarını kaydedip dağıldı. Ağustos 1972'de Bunalımlar grubundan gitarist Aydın Cakus ve baterist Nur Yenal'ın yayına genç bas gitarist Özkan Uğur'u alarak Ter grubunu kuran Koray, bu grupla Kasım ayında "Hor Görme Garibi / Züleyha" 45'liğini çıkardı. Ankara'da on beş bin kişinin katıldığı bir konserin ortasında Koray'ın gitarının telinin kopması sonrası Koray, sahneden ayrıldı ve bu hadise sonrası Koray, grup ile iletişimi kopararak bir daha onlarla çalmadı.
1973'te bir kaç sene önce Lennon'a çaldığı "Mesafeler" 45'lik olarak piyasaya çıktı. Arka yüzünde "Silinmeyen Hatıralar" şarkısının yer aldığı çalışmada Koray'a, davulda Sedat Avcı'nın yanı sıra elektro gitarda Attila Ertem ve bas gitarda Mehmet Tiber destek vermişti.
Bu sırada Koray, 19 Ekim 1973'te Müge Duruman ile evlendi.1974 yılı ise Koray'ın en başarılı yıllarından biri oldu. Bu dönemde "Şaşkın / Eyvah", "Krallar / Dost Acı Söyler" ve "Fesüphanallah / Komşu Kızı" 45'liklerini çıkaran Koray'a bateride Nihat Örerel, bas gitarda da Rauf Ülgün eşlik etti. "Krallar" plağının kapağında kendi çizimini kullan Koray, "Fesüphanallah"ı kapağında ise yüzü boyalı bir halde yer alıyordu.
Bu dönemde Koray, Nazilli ilçesinde bir konser verdi ve bu kayıtlar yıllar sonra Live in Nazilli 1974 adıyla resmi olmayan bir bootleg olarak piyasaya sürüldü. Yıllar sonra "Fesüphanallah"ın bestecisi konusunda tartışmalar ortaya çıktı ve şarkının aslında Romeo Lahoud tarafından "Weily Weily" olarak yazıldığı ve 1970’te piyasaya sürüldüğü iddia edildi.
Erkin Koray 1975-1984 yılları arasında kısa sürelerde Türkiye'ye gelişleri dışında Hollanda, Almanya ve Kanada'da yaşadı. Hakkında pek fazla bilgi olmayan bu dönemde, Estarabim, Arap Saçı gibi çok bilinen eserleri yayımladı. Koray, 1977 yılında Erkin Koray Tutkusu adlı uzunçaları yayınladı ve grubuna da aynı adı verdi. Bu grupta davulda Okay Temiz, gitarda Orhan Ünal, bas gitarda ise Harun Kolçak bulunmaktaydı. Albümde Koray'ın Hollanda'da kaydettiği iki İngilizce şarkı da bulunmaktaydı. Koray, albümden sonra tekrar bir süre Avrupa'ya çıktı.
Erkin Koray, 1982'de Benden Sana albümünü yayınladı. Albümün bir kısmını Almanya'da Köln ve Hamburg'da kaydederken bir kısmını da İstanbul'da kaydetti. Albümdeki şarkıların bir kısmı (Meyhanede, Öyle Bir Geçer, Sayın Arkadaşım Osman) Hint müzisyenlerin bestelerine Erkin Koray'ın Türkçe yazdığı sözlerden oluşuyordu.
Bir sene sonra ise İllaki albümünü yayınladı. Bu albüm içindeki şarkılar kadar, Nuri Kurtcebe'nin çizdiği albüm kapağı ve plak versiyonunun şeffaf olmasıyla da dikkat çekiyordu. Miksajı Köln'de yapılan albümde İllaki, Deli Kadın, Tek Başına gibi hit şarkıların yanında Kızları da Alın Askere ve Hop Hop Gelsin gibi eski şarkıların da yeni yorumları yer alıyordu.
Türkiye'ye kesin dönüşünün ardından, ailevi sorunlarından dolayı kendisi için pek verimli geçmeyen 1985-1990 yılları arasında belki en çok bilinen çalışması olan Çöpçüler ile büyük bir çıkış yaptı. Çöpçüler'in de yer aldığı Ceylan 1985'te yayınlandı. Albümde Erkin Koray, davul dışında tüm enstrümanları kendi çalmıştı. Bu dönemde, devrin modasına uyarak piyanist-şarkıcı olarak bir restoranda müzik yapmaya başladı; nedeni olarak da "para kazanması gerektiği" olduğunu belirtti.
1989'da Hay Yam Yam albümü çıktı. Bu albümde klip çektiği Hayat Katarı şarkısı Kemal Sunal filmi Abuk Subuk 1 Film filminde kullanılmıştı.
Ekonomik sıkıntılarla geçen hayat
Erkin Koray'ın hayatı genellikle ekonomik sıkıntılarla geçmiştir. Yaptığı çıkışlar, son derece popüler olan çalışmaları onu maddi açıdan rahatlatmaya yetmedi.
Müziği kendine yaşam biçimi olarak seçmiş olan Koray ve onunla aynı dönemi paylaşan birçok özgün sanatçı, o dönemlerde belirsiz olan telif hakları, sınırlı çalışma olanakları, sağlıksız bir yapıya sahip olan müzik piyasası ve müzik dinleyicisinin düşük alım gücü gibi nedenlerle bu sıkıntılardan kurtulamadı. Kim zaman küserek müziği bıraktı ve daha iyi maddi koşullar elde edebilecekleri işler ile uğraştı.
Erkin Koray telif hakları en çok ihlal edilmiş sanatçılardan biri oldu. Bu nedenlerle neredeyse hiçbir zaman arzu ettiği yapımları gerçekleştirecek parasal kaynak bulamadı.
Yenilikçi, sentezci, deneyci bir müzik çizgisi olan Erkin Koray; sıra dışı şarkı sözleri, kendine özgü vokal biçemi, uzun saçları, özgün kıyafetleri ve bunun gibi daha birçok nedenle dönemin yayın tekeli olan TRT tarafından dışlanmıştır. Eserlerinin nerede ise tamamı yakın zamanlara kadar, TRT denetimi tarafından yayımlanmaya uygun görülmedi.
1990-1993 yıllarında, genelde Öyle Bir Geçer, Arapsaçı, Fesupanallah, Şaşkın, Sevince ve Yalnızlar Rıhtımı vb. hitleri içeren bir toplama albüm serisi ve bir de Best Of piyasaya sürdü. 1990'da yayınladığı Tamam Artık albümünden sonra bir sessizlik ve plak şirketlerine küskünlük dönemine giren sanatçı, 1991'de Tek Başına Konser adlı konser kayıtlarından oluşan dışında albüm çalışmalarına ara verdi.
1996 yılına kadar süren bu sessizlik, iddialı ve görece yüksek bütçeli Gün Ola Harman Ola albümü ile bozuldu. Büyük satış başarısı göstermeyen ancak eleştirmenlerce olumlu eleştiriler alan bu çalışmayı 1999 yılında yayımlanan yeni şarkılarının yanında eski şarkılarının da yeni düzenlerinin bulunduğu Devlerin Nefesi adlı son albümü takip etti.