KONULAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Ülkemizi, eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyor, kendi oyun planımızla devam etme irademizi ortaya koyuyoruz" dedi.
Erdoğan, kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada, ''parlamenter sistemde hiçbir hükümetin şantajlara karşı durabilecek gücü olamadığı için ülkenin siyasi istikrarsızlık batağına mahkum edildiğini'' söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Son 19 yıldaki güçlü siyasi irade, bilhassa da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde bu mücadeleyi verebilecek dirayete, azme ve imkana kavuştuk. Ülkemizde kurdaki hareketlerin de etkisiyle yükselen enflasyonla veya fiyat artışı ile sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Ama öncelikle sorunun adını doğru koymamız gerekir. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Buna karşılık sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerde ortaya çıkan fiyat artışı ise yatırımı, üretimi ve istihdamı doğrudan etkilemez. Tam tersine kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar. Ülkemizde yaşanan durum tam da budur. Yani fiyat artışıdır. Velev ki bunun adı enflasyon olsa bile dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz."
Enflasyonla mücadelede ülkelerin politikalar uyguladığını anlatan Erdoğan, "Bugüne kadar tüm ülkelerde geçerli tek bir enflasyonla mücadele yöntemi görülmemiştir. Geçmişte enflasyon sorunu bulunmayan ülkelerin ortak özelliği ise cari açık vermemeleridir. Cari açığı olup da enflasyon yaşamayan ABD gibi ülkelerin avantajı ise paralarının rezerv para olmasıdır" dedi.
Küresel ekonomi değerlendirmesi
Dünyada 1929 ve 2008'de krizler yaşadığını anımsatan Erdoğan, küresel ekonomi, yeni sınamalar karşısında ciddi bir bocalama içinde olduğunu ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Gelişmiş ülkelerin parasal genişleme ve negatif faiz uygulamaları ise küresel ekonominin işleyişini daha da bozdu. Araştırmalar, Amerika'daki şirketlerin yüzde 17'sinin aldıkları kredilerin bırakın anaparasını, faizini bile ödeyemeyecek durumda olduklarını gösteriyor.
Teknoloji şirketlerinin değerindeki aşırı yükselişin de gerçek ekonomiyle ilgisinin olmadığı, geçmişten beri yaşanan tecrübelerle zaten biliniyor. Aynı şekilde dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Fazla paranın yol açtığı bir başka sorun da gelişmiş ülke ekonomilerinin ciddi enflasyon rakamlarıyla karşı karşıya kalmasıdır. Üretici fiyatları enflasyonu, Amerika'da yüzde 9'u, Almanya'da yüzde 18,4'ü, Çin'de yüzde 13,5'i, Avrupa Birliği ortalamasında da yüzde 16,2'yi gördü."
"Gelişmiş ülkelerin, küresel ekonominin mevcut işleyişinde radikal değişiklikler olmadığı sürece faiz artırımına gitmeleri veya parasal daralmaya yönelmeleri zor gözüküyor'' diyen Erdoğan, Amerika'nın öngördüğü parasal daralmayı uyguladığı politikalarla bozduğunu, AB'de de parasal genişlemeye devam etme ve faiz artırımından uzak durma yaklaşımının hakim olduğunu söyledi.
''Kendi oyun planımızla devam etme irademizi ortaya koyuyoruz"
Çin'in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasının değerini düşük tutmayı sürdüreceğinin gözlendiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizde eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürerek yatırımdan, üretimden, büyümeden, istihdamdan vazgeçecektik ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Her zamanki gibi biz mücadeleyi tercih ettik. Türkiye, belki de tarihinde ilk defa kendi ihtiyaçlarına ve gerçeklerine uygun bir ekonomi politikası izleme fırsatı elde etmiştir.
Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetimlerinde de çok büyük birikim ve tecrübe sahibi bir ülke olarak dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemin önümüzü açtığı fırsatları değerlendirmekte kararlıyız. Ülkemizi, eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyor, kendi oyun planımızla devam etme irademizi ortaya koyuyoruz."
''Ekonomik kurtuluş savaşı''
Aynı oyunu vesayetle mücadelede de gördüklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelemizde gördük, karşı atağımızı yaptık ve başardık. Biz aynı oyunu darbe girişimlerinde gördük, milletimizle birlikte direndik ve başardık. Biz aynı oyunu uluslararası nice hadisede, nice platformda gördük, güçlü bir duruş sergileyerek girdiğimiz her mücadeleden alnımızın akıyla çıktık. Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız."
''Politika faizinin düşük tutulmasını memnuniyetle karşılıyoruz''
İstihdamı artırmanın yolunun yatırımdan, üretimden, ihracattan, büyümeden geçtiği konusunda hiç kimsenin şüphesi olmadığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin yaklaşık 200 yıldır başlattığı her kalkınma hamlesinin önünün darbeyle, vesayetle, krizle kesilerek IMF, Dünya Bankası ve mandacı iktisatçılarımız tarafından aksi istikametle yönlendirilmeye çalışıldığı gerçek işte budur. Biz geçmişte uzunca bir süre denenmiş ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek faiz döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat, büyüme odaklı ekonomi politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız. Politika faizinin düşük tutulmasını, bunun için memnuniyetle karşılıyoruz."
''Hepsinin de tepesine bineceğiz''
Kurun piyasadaki hareketlerini takipte ettiklerini belirten Erdoğan, yatırımı, üretimi ve ihracatı teşvik ettiklerini, istihdamı koruduklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Büyümeyi bunun için önemsiyoruz. Felaket tellallarının gürültülerini bunun için dikkate almıyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için itibar etmiyoruz. Tüm bunlarla beraber kurdaki yükselişi bahane ederek, hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara da göz açtırmayacağız, hepsinin de tepesine tepesine bineceğiz.
Altını bir kez daha çizerek ifade etmek istiyorum. Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl yaptığımızı, hangi risklerle karşı karşıya bulunduğumuz sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Üstelik bu politikayı öyle bir anda da hayata geçirmiş değiliz. Bugüne kadar attığımız her adımın, inşa ettiğimiz her eser ve hizmetin, kurduğumuz her altyapının gerisindeki gayelerden biri de işte bugünlere hazırlık yapmaktır.''
Türkiye'de bireylerin döviz borcu değil döviz birikimi olduğunu, dış ticaretle uğraşanlar dışında kayda değer düzeyde dövizle borçlu şirket bulunmadığını söyledi. Erdoğan, bankaların açık pozisyonları olmadığını, bütçedeki yüksekliği ve büyük altyapı projelerinin önemli ölçüde bitmesi nedeniyle acil finansman ihtiyacı da olmadığını söyledi
Erdoğan, "Son aylarda fazla vermeye başlayan cari denge, attığımız adımların amacımıza uygun sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere dayanmaktadır" dedi.
Ekonomi politikalarının bir aracı olan faizin seviyesini ülkenin ihtiyaçlarının belirleyeceğini anlatan Erdoğan, enflasyonun sadece parasal daralma ile düşürülebileceği teorisinin kapalı ekonomiler dışında hiçbir karşılığının bulunmadığını kaydetti. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Yeni küresel sistem arayışları ve ülkemizin sahip olduğu güçlü altyapı böyle bir mücadele için bize geçmişte hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Uyguladığımız bu politikayla küresel finans çevrelerinin ülkemizi bunca zamandır ekonomik boyundurukları altında tutanların ve onların içerideki tetikçilerinin şimşeklerini üzerimize çektiğimizin de elbette farkındayız. Ama ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız, bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Biz de işte bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz."
İzmir'e müjde
İzmir'de geçen yıl 30 Ekim'de yaşanan depremde 117 kişinin yaşamını yitirdiğini anımsatan Erdoğan, ''Cuma günü İzmir'de bizzat yerinde sevincini paylaşacağı bir müjde vereceğini'' söyledi.
Elazığ, Malatya ve İzmir'deki depremlerden sonra yapılan çalışmaları anlatan Erdoğan, İzmir'deki ''yapılan konut ve dükkanları 26 Kasım'da, yani önümüzdeki cuma günü vatandaşlarımıza bizzat teslim edeceğiz" dedi.
Kabine toplantısında hak sahiplerinin ödemelerine ilişkin karar verildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"İzmir'de inşa ettiğimiz konutlarımızı ilk 24 ayı ödemesiz, 216 ayı ödemeli olmak üzere 20 yıla yayılan bir vade ile vatandaşlarımıza takdim edeceğiz. Aylık ödemeler 2 artı 1 konutlarda 740 liradan, 3 artı 1 konutlarda ise 1020 liradan başlayacak. Bir başka ifade ile İzmirli depremzede vatandaşlarımızı, 2 artı 1 konutları 160 bin lira ile 180 bin lira, 3 artı 1 konutları 220 bin lira ile 260 bin lira arasında maliyetinin çok altında fiyatlarla ev sahibi yapıyoruz.''
Salgınla mücadelede Avrupa'da kısmi kapatmaların gündeme geldiğini ifade eden Erdoğan, aşı olunması ve eksik olanların da tamamlanması çağrısında bulundu.
Erdoğan, kütüphanesiz okul kalmayacağını, çalışanları fiyat artışlarına karşı koruma politikamızı asgari ücretle de sürdüreceklerini, sosyal yardımların yelpazesini genişleteceklerini de söyledi.