Atatürk’ün, Sakarya Meydan Savaşı’nı kazandığında, Millet Meclisi tarafından verilen “Başkomutanlık” dışında resmen bir askerlik rütbesi bulunmuyordu.

Rütbesiz Başkomutan

Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktalarından sayılan Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılmasından sonra, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya, Büyük Millet Meclisi tarafından, 103 yıl önce 19 Eylül 1921'de kanunla “Müşir” (Mareşal) rütbesi ile “Gazi” unvanı veriliyordu.

Mustafa Kemal'e, Milli Mücadele'nin başında Erzurum'da bulunduğu sırada, kendisini İstanbul'a çağıran Saray ile 8-9 Temmuz 1919 gecesi yaptığı telgraf görüşmesinde; resmî memuriyetine son verildiği bildirilmişti. Mustafa Kemal Paşa da kendisini İstanbul’a çağırarak, Millî Mücadele’yi engellemek isteyen Harbiye Nezareti'ne ve Padişah’a, hemen telgraf göndererek, “Resmî vazifesiyle beraber askerlik mesleğinden istifa ettiğini” bildirmişti. Bu tarihten sonra hiçbir rütbe sahibi olmayan Mustafa Kemal, “milletinin sinesinde” mücadelesini sürdürecekti. 

Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Mustafa Kemal'e Millet Meclisi, 5 Ağustos 1921'de “Başkomutanlık” vermişti. Savaşın, 13 Eylül'de kazanılmasının ardından Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, “Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi” imzalarıyla Meclis'e 15-16 Eylül 1921'de gönderdikleri tarihi önergeyle Mustafa Kemal'e “Müşirlik” rütbesi ile “Gazilik” unvanı “tevcihini” önereceklerdi.

Meclis'in kanunla bu önergeyi kabul etmesiyle “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verilen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis'e şöyle teşekkür ediyordu: “... Kazanılan bu zafer, Yüce Heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde, düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle belirmiştir. Bu sebeple ödüllendirmelerinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur.”

Gazi Mustafa Kemal, 20 Eylül 1921'de orduya yayımladığı bildiride ise şunları kaydediyordu:

 “... Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetlerin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı, ancak size mal ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 15-20 Ekim 1927’de verdiği Büyük Nutuk’ta ise rütbesi konusunda şunları söyleyecekti: 

“Efendiler, diğer bir görevim de, ordu içinde, muharebe safları arasında bizzat muharebeye katılmak ve savaşı bizzat yönetmekti. Bunu da gücümün yettiği ölçüde, hatta bir kaza sonucu sol kaburga kemiklerimden birinin kırılmış olmasına rağmen, bütün varlığımla en iyi şekilde yapmaya çalıştığımı sanırım. Sakarya Muharebesi'nin sonuna kadar askerî bir rütbem yoktu. Ondan sonra, Büyük Millet Meclisi'nce bana Mareşal rütbesiyle Gazi unvanı verildi. Osmanlı Devleti'nin rütbesinin, yine o devlet tarafından geri alınmış olduğunu biliyorsunuz.”