Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi bir sömürü alanı haline getirdiler. Bugün için her ay 1 milyar 551 milyon dolar faiz ödüyoruz yabancılara" dedi. (Foto: CHP)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi bir sömürü alanı haline getirdiler" dedi. 

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Nevruz'un gereği olan barışa, huzura, kucaklaşmaya; Nevruz'un gereğini yapmaya ihtiyaç olduğunu söyledi. 

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolar sonrasında haklarında dava açılan öğrencilerin yargılanmasında yaşananların "garabet" olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, "Atamayla, torpille gelen, liyakatle gelmeyen, üniversitenin koşullarını taşımayan, haksız hukuksuz şekilde belli makamlara gelenlerin de görevlerine son vereceğiz. Eski yerlerinize tıpış tıpış gideceksiniz. Burası sıradan bir okul değil, Türkiye'nin göz nuru Boğaziçi Üniversitesi diyeceğiz" şeklinde konuştu. 

Kılıçdaroğlu, emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin önemini vurguladıkları için yargılandıklarını, askeri öğrencilerin yıllardır cezaevinde bulunduğunu belirterek Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş konusunda AK Parti'den bile "AİHM kararlarına uymamız lazım" sesleri gelmeye başladığını söyledi. 

"Orantısız güç kullanıldı"

Gösteri yapmanın, hak aramak, her demokraside bulunması gereken temel kurallardan birisi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"İnsanlar haksızlığa uğradığında haklarını ararlar. Anayasa 34 ne diyor? 'Herkes kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun, herkes önceden izin almadan, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.' Anayasa böyle diyor. Furkan Vakfını seversiniz sevmezsiniz, katılırsınız katılmazsınız, onlar da yürüyüş yapmak istiyorlardı. Orantısız güç kullanıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez başörtülü kadınlar bu kadar ağır bir zulümle karşı karşıya kaldılar. 

Onlara da söz veriyorum, iktidarımızda herkesin düşüncesine, inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceğiz. Herkes özgürce, yasal ölçüler içinde gösterisini yapacaktır. Emin olun, bu ülkede barışı, huzuru, kardeşliği, kucaklaşmayı ihya edeceğiz, inşa edeceğiz."

"Benim dediğimi anlamıyor" 

Kılıçdaroğlu, geçen haftaki konuşmasında finansal, sosyal, kültürel ve politik çöküşten söz ettiğini ve uyuşturucuya dikkat çektiğini belirterek, İçişleri Bakanlığının da "polislerin emeğini görmezden geldiği" yönünde açıklama yaptığını ifade etti.  

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Hemen İçişleri Bakanlığı açıklama yapmış. 'Bunu söylemek en azından polislerin emeğini görmezlikten gelmektir' diye bir açıklama yaptılar ve beni de kınadılar. Ya benim dediğimi anlamıyor yukarıdaki zat... 

Söylediğim, uyuşturucu baronlarını yakalayan, savcılığa teslim eden polis. Yargılayan, tutuklayan, hapse atan, serbest bırakan da hakim. Peki sen niye alınıyorsun kardeşim? Polis üzerinden bizim üzerimize gelmek istiyor. 

Polis kardeşlerim beni de çok iyi bilirler, Soylu'yu da çok iyi bilirler. Benim de karakterimi çok iyi bilirler, onun da karakterini çok iyi bilirler. Benim uyuşturucu konusunda ne kadar hassas olduğumu bütün herkes bilir, o zat da bilir." 

Kılıçdaroğlu, polislerle ilgili yönetmelik değişikliğinin aile düzenlerinin bozulmasına yol açacağını da belirterek, polislerin "Üç taşınma bir yangına bedeldir" nitelemesinde bulunduklarını söyledi ve ekledi: "Bunlar defalarca taşınacaklar. Bunu düzelteceğiz. Söz verdim polis kardeşlerime, hiç kimse endişe etmesin?" 

"Türkiye'yi sömürü alanı haline getirdiler" 

İktidarın, Türkiye'nin bütün kaynaklarını başta Londra'daki bir avuç tefeciye, sonra ülkedeki tefecilere verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bakın en son 17 Mart'ta 2 milyar dolar borçlandılar. Para yok 2 milyar dolar. Uluslararası çıktılar, dediler ki: 'Biz 2 milyar dolar istiyoruz, faiz ne kadar istiyorsunuz?' Dolar bazında yüzde 8,62 ile borçlandık arkadaşlar. Dolar bazında yüzde 8,62 ile borçlandık. Kime vereceğiz bu faizi? Bir avuç tefeciye vereceğiz. Kim verecek? 84 milyon verecek. Peki biz yüzde 8,62 ile borçlanırken; Mısır yüzde 3,87 ile borçlanıyor, Bahreyn yüzde 4,25 ile borçlanıyor, Fas yüzde 2,37'yle borçlanıyor, Suudi Arabistan yüzde 1,73 ile borçlanıyor, Arnavutluk yüzde 3,5 ile borçlanıyor. Hong Kong binde 62'yle borçlanıyor, Ürdün yüzde 4,95'le borçlanıyor. Soru şu: Niye bizde çok yüksek faiz? Çünkü yönetimin uluslararası itibarı sıfır. Türkiye'de ekonominin geleceğini görmüyorlar onlar da. 'Risk alıyorum' diyor üstüme, yarın ne olacağı belli olmaz, paramı da ödemeyebilirsin sen" diyor. 'O zaman senden yüksek faiz isterim' diyor ve faizi biz onlara maalesef veriyoruz.

Bakın 10 Temmuz 2018'den bu yana ödediğimiz faiz... Diyorlardı ya, 'Nas; faiz ödemek haramdır, faiz ödemek günahtır, faizi ödemeyeceğiz, faizi indireceğiz, faizi sıfırlayacağız...' Ödedikleri faiz 2018 Temmuz'undan bugüne kadar 68 milyar 249 milyon dolar yabancılara... Daha içeridekiler hariç... Ödedikleri faiz. Kime çalışıyorlar? Yabancılar için. Kaç kişi bunlar? Bir avuç... 84 milyon kişiyi kime mahkum ettiler? Bir avuç kişiye mahkum ettiler. 

Bunlar devleti mi yönetiyor? Devleti yönetmiyorlar, bunlar başka bir işin peşindeler.  Türkiye'yi bir sömürü alanı haline getirdiler. Bugün için her ay 1 milyar 551 milyon dolar faiz ödüyoruz yabancılara, her ay 1 milyar 551 milyon dolar faiz ödüyoruz. Her gün, bugün akşam olduğunda 51 milyon dolar faiz ödeyeceğiz. "

"Bürokrasinin aşağılandığı dönem"

Kılıçdaroğlu, Fransa'da yabancı yatırımcılarla bir araya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin "En sevmediğim konu da şu, yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir" dediğini belirterek, şöyle konuştu:

Yani diyor ki: 'Burası sömürge ülkesi, hiç meraklanmayın. Ne mevzuatı, ne kanunu, ne anayasası? Bunların hepsini değiştiririz, yeter ki gelin buraya. Yüksek faiz olsun, yeter ki verin parayı bize.' Ne için? Koltuklarını korumak için. Bürokrasinin bu kadar aşağılandığı bir dönemi hiç görmüyorum."

Kılıçdaroğlu, "Benim merak ettiğim Bahçeli ne diyor buna" diye konuştu. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yapı-işlet-devret modelini ilişkin olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her seferinde "Bu milletin cebinden 5 kuruş para çıkmaz, devletin cebinden para çıkmaz" dediğini belirtti. 

Kılıçdaroğlu, "Yıllar yılı bu millete yalan söyleyip, oy devşirip, yıllar geçtikten sonra benim söylediğim noktaya gelip 'Evet, biz bunu devletin kasasından ödeyeceğiz.' deyip itiraf eden adamın o koltukta bir saniye dahi oturmaması lazım. Diyor ki 'Bay Kemal'in kafası bu işlere basmaz.' Vallahi basmaz. Biz böyle 'Ali Cengiz' oyunları nereden bilelim" dedi. 

Kılıçdaroğlu, yap-işlet-devret modeliyle yapıllan yatırımların maliyeti ve Hazine garantilerine ilişkin örnekler aktardı ve  "Bu memleketi nasıl bu kadar sömürüyorsunuz? Nasıl yaparsınız? Bu paralar beşli çeteye giden para değil tek başına. Herkesin buradan benim çağrımı dinlemesini isterim. Eğer önümüzdeki seçimlerde hala gidip de 'Ben AK Parti'ye oy vereceğim, ben MHP'ye oy vereceğim diyorsanız.' bu soygunun tarafı olursunuz" dedi. 

Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Eğer köprüden geçmem diyorsanız, buyurun denize atlayıp yüze yüze karşıdan karşıya gidip gelebilirsiniz" dediğini belirterek, "Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?" diye sordu.