KONULAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki TRT payı ile enerji fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık'' dedi.
Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Salgının uzun soluklu mücadeleyi gerektiren sağlık krizi olduğunu, bu durumun gelişmiş ülkeler dahil tüm devletleri bile zorladığını ifade eden Erdoğan'ın açıklamaları satırbaşlarıyla şöyle:
"-Kendi ülkelerini karalamak dışında bir iş bilmeyenler kafalarını kaldırıp dünyaya baksalar, bu gerçeği görecekler.
-Türkiye olarak en büyük avantajımız sağlıktan üretime, kritik her alanda son 19 yılda gerçekten çok güçlü ve kapsayıcı bir altyapıyı kurmamızdır. Bu sayede, ülkeler maske ve koruyucu malzeme kavgası verirken biz rahatça ihtiyaçlarımızı karşılayabildik.
-Sadece finans gücüyle böylesine büyük ve derin krizlerin aşılamayacağını büyük ekonomilere sahip ülkelerin durumu açıkça ortaya koyuyor.
-Bu dönemde özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilmektedir. Bunların önüne geçecek tedbirleri de en kısa sürede alacağız."
''Yüz yüze eğitim devam edecek''
"-Okullar açık mı kalacak, kapanacak mı tartışması da artık sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim-öğretim kesinlikle devam edecektir.
-Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum.
-Ülkemizin bu yıl yaklaşık yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini yaptığımız yatırımlar ve aldığımız tedbirlerle herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladık.
-Avrupa'da doğal gaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibarıyla 1100 dolar, hatta günlük piyasada 1500 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğalgazı halen yaklaşık 150 dolardan veriyoruz.
-Rakamlar çok açık, net ortada. Alış fiyatımıza göre baktığımızda ise doğalgazı hane halkına yüzde 76 indirimle vererek 50 milyar liralık bir sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz.
-Küresel düzeydeki tüm bu yükselişe rağmen, bu yıl elektriği maliyetinin neredeyse yarısı düzeyinde bir faturayla vatandaşlarımıza vererek 17 milyar liralık bir sübvansiyon yaptık. Böylece sadece 2021 yılı için vatandaşlarımızın cebinden toplamda 127 milyar liralık ilave bir meblağın çıkmasını önledik. Bir başka ifadeyle her vatandaşımıza yıllık 1500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk."
"TRT payı ve fon kalkacak"
"-Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki, burası da çok önemli, altını özellikle çiziyorum, TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık. Hem enerji sektöründeki kurumların dengelerini bozmayacak hem vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek bir yaklaşımla bu küresel enerji krizini yönetmeyi sürdüreceğiz.
-Finans tarafındaki dalgalanmaların da üretimi ve ihracatı artırarak cari açığımızı düşürdükçe durulacağına inanıyoruz. Bu bakımdan 2022 inşallah verdiğimiz emeklerin, yaptığımız fedakarlıkların, yürüttüğümüz mücadelelerin semeresini görmeye başlayacağımız bir yıl olacaktır.''
''Kimsenin gücü yetmeyecek''
"-Bugüne kadar terörden darbeye kadar nasıl hiçbir sinsi saldırının, alçak oyunun, kirli tuzağın bu gücü kırmasına müsaade etmediysek Allah'ın izniyle önümüzdeki süreçte de aynı başarıyı göstereceğiz.
-Türkiye'yi diledikleri gibi yönlendirebilecekleri, itip kakabilecekleri, vaktini ve enerjisini çalabilecekleri müstemlekelerinden biri sananlar ile kendi ihtirasları uğruna onların değirmenine su taşıyanların heveslerini kursaklarında bırakmak bizim boynumuzun borcudur.
-Yönetim değişikliğiyle siyasi istikrarsızlıklar, altyapı, üretim ve istihdam odaklı atılımlarıyla ekonomik bağımlılık, 15 Temmuz destanıyla darbeler devrini kapatan Türkiye'nin önünü kesmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.''
''Tehdit haline dönüşen tutarsızlık''
''-Son dönemde bu ülkenin ikinci büyük partisi unvanını taşıyan bir siyasi teşekkülün milli güvenliğimize ve milli çıkarlarımıza yönelik ciddi bir tehdit haline dönüşen tutarsızlıklarından derin endişe duyuyoruz.
-Türkiye'nin sınır ötesi harekatları siyaset üstü bir konudur. Geçmişte defalarca 'evet' dedikleri bir tezkere metnine bu defa yabancı asker gibi cehaletin ötesinde ve vatana ihanet ithamı gibi zırvalık derecesine varan gerekçelerle saldıranların bir yerlerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır.
-Bu tezkereye karşı çıkmak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesindeki unsurlarına can simidi atmak demektir.
-Yine bu tezkereye karşı çıkmak Türkiye'nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir. Daha önemlisi bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Çünkü ilk günden beri Meclis'te tezkerelere en şiddetli karşı çıkan, terör örgütünün şamar oğlanlığından öte bir değer taşımayan bu kesimdir. Türkiye'nin en eski ve halihazırda ikinci büyük partisinin işte bu örgüt kuklası yapı tarafından yönetildiğini, yönlendirildiğini görmekten Türk siyaseti adına gerçekten üzüntü duyuyoruz."
''Başka bir omurgasızlık örneği''
"-Son mahalli seçimlerde yapılan gizli-açık ortaklıklar ve pazarlıklarla kimi belediyelerdeki bazı birimlerin bu partinin yönetimine verildiğini zaten cümle alem biliyor. Şimdi bu ortaklığın ülkenin milli güvenlik meselelerine kadar uzanmış olması artık konunun siyasi ittifakla izah edilemeyecek bir boyuta taşındığının işaretidir.
-Meclis'te Irak ve Suriye tezkerelerine 'hayır' demelerini yalan ve iftiralarla bezeli nutuklarla savunanların Yozgat'a gidince Kandil'i yakıp yıkmaktan söz etmeleri de bir başka omurgasızlık örneğidir.
'-Kamu görevlilerini tehdit etmeyi alışkanlık haline getiren ancak kendi partisindeki hırsızlık, taciz, tecavüz hadiselerinin hepsinin de üstünü örten zehirli siyaset dilini en başta bu üslubu benimseyenler için tehlikeli buluyoruz. -Meclis'te tezkereye 'hayır' demekle kalmayıp egemenlik haklarımıza saygı göstermeyen büyükelçilere verilen tepkiye destek olmayan, daha vahimi Kanal İstanbul Projesi'ni yabancı büyükelçilere şikayet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez."
''Bu zatı partisinin ihraç etmesi gerekir''
''-Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl'de şehit yakınına yapılan edepsizliği de aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyorum.
- Kardeşinin gencecik bedeni, PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadını, onun namusuna, şimdi açıyorum bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak her şeyi bir kenara bıraktık, insanlığa sığmaz.
-Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde, insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin 'milletvekili' sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Partinin grup başkanvekilliğinden veya genel başkan yardımcılığından ayrılması, bu iş için bir çıkış yolu değildir.
-Artık sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide, bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı (Lütfü Türkkan) partisinden ihraç etmesi gerekir.
-Ama ne yazık ki neymiş? İşte başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz ya? Kimi kandırıyorsunuz? Al birini vur öbürüne. Geçmişi benzer pek çok edepsizliklerle dolu bu siyasetçi müsveddesini ısrarla el üstünde tutanların sorumluluğu buradaki görüntünün failinden daha az değildir.
-Sadece bir kamu bankası olan Ziraat Bankasına 36 milyon dolar şu anda borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi, aynı zamanda Kocaeli'nde biliyorsunuz yine devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle de çok ciddi orada sıkıntılar yaşanmıştı.
-İYİ Parti'nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa, hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu ağır hakarete tepki göstermelidir."
''Hukuki ve siyasi tüm imkanları kullanacağız''
''-Buldukları her fırsatta şehit yakınlarını ve gazileri tahrik eden, adını istismar etmekten başka kadına faydası dokunmayan zihniyetin asıl yüzü, Bingöl'deki hadiseyle bir kez daha ortaya çıkmıştır.
-Hayatları boyunca, milletin hayrına tek bir iş yaptıkları, ülkeye herhangi bir eser ve hizmet kazandırdıkları görülmemiş olanların, kendi akıllarınca iktidar hevesine kapılmakla bile ne derece nobran ne derece küstah ne derece terbiyesiz hale gelebildiklerini hep birlikte takip ediyoruz.
-Bingöl'deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız.''
''Kucaklayıcı bir kültür sanat iklimi''
-''Çağdaşlık adına geleneğin yok sayılmasını da gelenek adına çağın gerçeklerine göz kapatılmasını da reddettik. Geleneğimizin ortaya koyduğu büyük birikimi çağın diliyle yeniden ve yeni biçimlerle ifade etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Nitekim Türkçede gelenek kelimesi 'gelen ek' demektir.
-Kültür sanat insanlarımızdan Avrupa-Amerika merkezciliğin empoze ettiği sahte hiyerarşileri bir kenara bırakarak, daha adil, daha zengin, daha çoğulcu, daha kucaklayıcı bir kültür sanat iklimi oluşturmalarını bekliyoruz.
-Ne kendi sesimizden vazgeçeriz ne de başkalarının sesine kulağımızı kapatırız. Ne kendi ışığımızın sönmesine izin veririz ne de başkalarının ışığına gözümüzü kapatırız. Ne kendi dilimizden vazgeçeriz ne de başkalarının konuşmasına engel oluruz.''
2021 Kültür ve Sanat Ödülleri
''-Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kültür sanat ödüllerini de aynı yaklaşımla belirliyoruz. Bu vesileyle Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini'ni takdim edeceğimiz isimleri de şu an açıklamak istiyorum:
-Bilim kültür alanında Teoman Duralı
-Müzik alanında İdil Biret
-Görsel sanatlar alanında Alev Ebuzziya
-Sinema alanında Cüneyt Arkın
-Edebiyat alanında Gürbüz Azak
-Kaligrafi alanında Etem Çalışkan
-Sahaflık alanında İbrahim Manav
-Vefa Ödülü Kemal Tahir"