Türkiye, 1980’lere kadar “tarımda kendi kendine yeten ülke” konumundan tarımsal ürün ithalatçısı konumuna geldi. (Görsel: YZ)

Nasıl 'tarımda kendine yetmeyen ülke' olduk

Türkiye 1980’lere kadar “tarımda kendi kendine yeten ülke” konumundan tarımsal ürün ithalatçısı konumuna geldi. 

O tarihe kadar ithalatı ve ihracatı vergilendirilmiş, kapalı bir ekonomiden 1980’den sonra serbest piyasa ekonomisine geçildi. Nüfus ve gelir artışına paralel olarak tüketim alışkanlıkları da değişmeye başladı, üretim iç ve dış talebe yetişemez hale geldi. 

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile dünya ticaretine, gümrük oranlarına ve tarımsal desteklere kuralların gelmesi ve Gümrük Birliği’ne girilmesiyle başta pamuk olmak üzere bazı ürünlerde gümrük vergileri kalktı ve tarım ürünleri ithalatı arttı. 

Türkiye’nin o günlere kadar ortalarda görünmeyen tarım ve gıda ürünleri ithalatı sonraki süreçte Türkiye’yi bir anda “kendine yetmeyen ülke” durumuna soktu.

İthalat 18,5 kat, ihracat ise 4,3 kat arttı

Şüphesiz tarım sektöründe ve ülke ekonomilerinde dış ticaretin önemli katkısı var. Üretimde kullanılan tarımsal kaynakların ve iklimin yer değiştirememesi dolayısıyla etkin ve ekonomik bir üretim için tarımsal dış ticaretin faydası bir kat daha fazla. 

Özellikle son yıllarda olmak üzere başta salgın ve savaşlar dolayısıyla ortaya çıkan ekonomik krizler tarımsal dış ticareti sekteye uğratmasına rağmen ülkeler tarım ürünleri ithalat ve ihracatına devam etmek zorunda.

Türkiye1980 yılında sadece 80 milyon dolar değerinde tarım ürünü ithal ederken, 2022 yılında bu miktar 18,5 kat artarak 14,8 milyar dolara çıktı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edilen tarım ürünleri değeri 3 milyar dolar civarında. DİR kapsamındaki ithalatı bile düştüğümüzde 2022 yılında tarım ürünleri ithalatı 11,8 milyar doları buluyor.

Bu süreçte tarım ürünleri ihracatı da artmasına rağmen, zamanla tarım ürünleri dış ticareti açık verince bir tarım ülkesi Türkiye’nin bu durumu sorgulanır oldu. 

1980 yılında 1,7 milyar dolar tarım ürünü ihraç ederken, 2022 yılında bu değer 4,3 kat artarak 7,8 milyar dolara yükseldi. Böylece 2022 yılında tarım ürünleri dış ticaret açığı 4 milyar dolar oldu.

Yeterlilik sağlanamayan ürünler

Türkiye dünyada bazı tarımsal ürünleri üretmede en iyi durumdadır (fındık, kuru üzüm, kuru incir gibi) ve bu ürünlerin iç tüketim fazlasını ihraç ediyor. Aynı şekilde üretimde iyi durumda olmadığı ürünleri de diğer ülkelerden sağlıyor. 

Üretim alanlarının sınırına gelinmesi bir ürünün üretimini artırırken, diğer ürünlerin ekiliş alanlarından vazgeçmeyi gerektiriyor. Sulanabilir alanların artış hızındaki düşüklük, ürün verimi artırılamaması üretim artışını dolayısıyla tarım ürünleri arzını azaltmakta, artan iç ve dış talep karşılanamaz hale geliyor. 

Türkiye’nin başlıca ithal ettiği ürünler başta soya olmak üzere, mısır arpa gibi yem hammaddeleri; yağ ihtiyacı için ayçiçeği, kaliteli işlenmiş ürün için buğday; tekstil sanayinin ihtiyacı için pamuk; ceviz, badem, muz gibi meyveler olarak sıralanabilir. 

Tarımda kendine yetmemenin gündeme gelmesi ise Türkiye’nin yeterlilik sağlayamadığı ve bu yüzden ithal ettiği ürünlerin ülke içinde de yetiştirilebilir olmasıyla bağlantılı. Nitekim TÜİK verilerine göre 2022 yılında muz, çay ve kuru fasulyede yüzde 90’ın üzerinde yeterlilik dercesine ulaşıldı. Çay ve muzda yeterlilikte yüzde 95 seviyesi aşıldı. Arpada yüzde 90’lık bir yeterlilik derecesi sağlanırken, ekmeklik buğdayda yüzde 86,4, kırmızı mercimekte yüzde 85,9 ve mısırda yüzde 85,8’lik bir yeterlilik derecesi yakalandı.

Bademde yüzde 76,5’lik yeterlilik derecesi bulunurken, pirinçte yüzde 73,4’lük yeterlilik derecesine ulaşıldı. Yeşil mercimekte yüzde 60,2, ayçiçeğinde yüzde 51,3 ve pamukta yüzde 50’lik yeterlilik derecesi bulunuyor. Soya ise yüzde 5,2’lik bir yeterlilik derecesine sahip.

Bu ürünlerden bir sanayi ürünü olarak işlem gören pamuğu Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı gümrük vergisiyle koruma şansımız bulunmuyor, mısır ve soya alanlarıyla rekabet halinde. 

Ayçiçeği buğday alanı ile rekabet içinde iken ayçiçeği yağının tüketiminin çok yüksek olması ithalat kaçınılmaz hale getiriyor. 

Soyanın mısır ve pamuk alanlarından pay alması mümkünken, düşük gümrükle korunma zorunluluğu ve ihracatçı ülkelerin fiyat avantajıyla ithalatı zorunlu olmakta. 

Özellikle muz yüksek gümrük vergisiyle korunmasına ve üretim alanları, üretim ve yeterlilik derecesi günden güne artmasına rağmen ithal ediliyor. 

Badem ve ceviz üretimleri artmasına rağmen, bu ürünlerin kullanım alanlarının çok geniş olmasından dolayı üretim tüketime yetmiyor.