Avrupa’da birçok ülkede, 'yaşlıya bakım' yerine onları 'yaşama bağlamaya' yönelik bakım hizmeti modeli Bahadın'da hayata gerildi. (Foto: Seyfi Çelikkaya)

Yaşlılar, örnek projeyle yaşama bağlanıyor

Orta Anadolu Bölgesi’nden büyük şehirlere ve yurtdışına yönelik göç aile yapısının da değişmesine neden oldu. Tüm aile bireylerinin bir arada yaşadığı aile yapısı yerini çekirdek aile yapısına bıraktı. Bu da yaşlanan insanların tek başlarına hayatlarını sürdürmelerini zorlaştırdı.  

Uzun yıllar yurtdışında çalışıp, daha sonra dönüş yaptığı Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Bahadın Beldesinde bir dönem belediye başkanlığı yapan Dilaver Özcan, yaşadığı topraklardaki yaşlı insanların belirli bir yaştan sonra yaşama tutunma sevinçlerini yitirmelerinden etkilendi. Özcan, başlattığı projesiyle 55 ve üzerindeki yaşlıların hayata tutunmalarını sağladı. 

Bahadın Beldesi’ndeki, eski meslek lisesi atölye binası onarıldı ve  ‘Yaşlı Bakım Evi’ olarak düzendi, Ağustos 2017'de de hizmete açıldı. Yurt içinden ve yurt dışındaki bölge insanlarının da desteğiyle yaptırılan Bahadın Yaşlı Bakım Evi’nde ilk etapta 12 kişinin kalması planlandı. Üçü hemşire 13 tane personeli ile hizmet veren bakımevinde 16 kişi yararlanıyor. Yaz dönemi nedeniyle şu an 8 kişiye hizmet veriliyor.

Bahadın Yaşlanma Vakfı Genel Müdürü Dilaver Özcan, Ajans Bizim'e yaptığı değerlendirmede, Yozgat gibi gurbetçilerin çok olduğu bölgelerde yaşlılığın başlı başına bir sorun olduğunu belirterek, ‘’Yaşlılık Türkiye’de daha yeni gelişen bir kavram. Önceden geniş aileydi kardeşler bir aradaydı, 'bir anaya babaya bakamıyor mu' deniyordu ve anaya babaya bakılıyordu. Şimdi çekirdek aileye döndük’’ dedi, projenin de bu düşünce doğrultusunda gelişip, hayat bulduğunu kaydetti.

Gurbetçilerden de destek 

Gençlerin değişik gerekçelerle büyük kentlere gittiğini anlatan Özcan, annesinin, babasının burada kaldığını, çoğunun ekonomik durumunun iyi olmasına karşın, belirli bir yaştan sonra bakımlarını yapacak kimselerinin kalmadığını hatırlattı. Özcan, şöyle konuştu:

‘’Özellikle gurbetçilerin kalpleri ve vicdanları burada... Annem babam ne oldu, arıyorlar tarıyorlar kimseyi bulamıyorlar. Buldukları işe yaramıyor, farklı niyetlerden dolayı. Biz de bu sorunu çözmek için böyle bir proje geliştirdik. Bir vakıf kurduk iş adamlarımızla. Bu vakfımızın ilk kuruluş aşamasında, bizim ilk ortaya çıkışımız 2012. Bu tarihte Avrupa’da toplantılar yaptık Amsterdam Üniversitesinde Bahadınlı olan yaşlılık bölümünde bir hocamız var onunla görüştük. İş adamlarını davet ettik, yaklaşık 20’ye yakın Avrupa’da çeşit ülkelerde ve Ankara ile İstanbul’da toplantılar yaptık, Bahadınlıları bu işe dahil etmek istedik. İş adamlarımız sahip çıktılar. İş adamlarımızdan Remzi Kaplan kurucularımızdan birisi, aynı zamanda yönetim kurulu başkanımız. İbrahim Yerden, Muhsin Aktürk, Umut Akpınar gibi isimlerle yola çıktık. Bunların ekonomik destekleri ile, dönemin Yozgat Valisi Abdulkadir Yazıcı beyin yanına gittik, okulumuzun atıl duran atölye binalarını talep ettik, 'böyle bir amaç içinse tabi ki, devletimiz neden var' dedi ve bize burasını 49 yıllığına verdi.’’  

Vakfın kurucularından birisinin de Hollanda’nın yaşlılık sorumluğunu üstlenen Prof. Dr. Hans Bocker olduğunu kaydeden Özcan, ‘’Hollanda’da 60 bin yaşlının organizasyonu ve bakımı bu hocamızın öncülüğünde yapılıyor. Aynı zamanda Çin ve Japonya hükümetlerinin yaşlılık danışmanlığını da yürütüyor. 2016 yılında Hollanda’dan buraya geldi. Yaşlılar ile toplantılar yaptık, inanılmaz hoşuna gitti ve şuanda kurucularımızdan birisi de Prof. Dr. Hans Bocker. Bahadın Yaşlanma Vakfının Hollanda’da da bir vakfımız var onunda ilk kurucularından birisidir’’ dedi. 

''Mutlu yaşlılık'' 

Projenin ''Türkiye’de ilk olduğunu'' anlatan  Dilaver Özcan, yurdun her bölgesinde yaşlılara bakım hizmeti sunan resmi ve özel kurumların bulunduğunu, Bahadın Yaşlı Bakım Evi’nin bunlardan farklı bir hizmet anlayışı ile hareket ettiğini dile getirdi. 

Merkezine yaşlıyı koyan, insan olduğunu unutmayan, bütün yatırımlarını da bu yaşlıların mutluluğuna, huzuruna adayan farklı bir yöntemle çalıştıklarını belirten Özcan, şunları söyledi:

‘’Biz buna mutlu yaşlılık diyoruz. Bir de aktif yaşlanma dediğimiz bir kavram var. Bizim burasının asıl amacı yaşlıyı alıp bakmak değil, yaşlıyı mutlu etmek. Bizim her hafta eğitimlerimiz var. Çalışan personele eğitim veririz, bu eğitimi sadece biz değil akademisyenler de veriyor. Üç ay önce Hollanda’dan üç tane akademisyen geldi, burada bize 10 gün eğitim verdi. Pandemi olmasaydı, bizim hedefimiz Prof. Dr. Hans Bocker’ın yerleri var oradakilerini buraya, buradakilerini de oraya 15 gün süreyle almak istiyoruz. Dolasıyla böyle bir döngü,  tecrübe olacak. Hatta yaşlı değiş tokuşuna da gitmek istiyoruz. Bizim asıl hedefimiz 55 yaş üzerindeki yaşlanmaya aday insanların aktif yaşlanmasını sağlamaya çalışmak. Avrupa’daki ülkelere gidiyorsunuz 90 yaşındakiler koşu yapıyor, yürüyüş yapıyor. Şimdi eğer o yapıyorsa, genetiğimiz de çok farklı olmadığına göre bizim insanımız 60 yaşına geldiğinden neden kendini yaşlı hissedip bırakıyor’’ şeklinde konuştu. 

Özcan, bu sistemi önce Sorgun ilçesinde, daha sonra Yozgat ve ilerleyen dönemlerde de Türkiye’nin her bölgesinde hayata geçirmek istediklerini, bu konuda Sorgun Belediye Başkanı M. Erkun Ekinci ile görüşmelerin devam ettiğini anlattı.

Üç farklı hizmet

Özcan, üç ayrı hizmet ayağının bulunduğunu, bunlardan birisinin merkezde 24 saat bakım hizmeti sunulduğunu, merkezde 16 kişi bulunmasına karşılık, yaz dönemi nedeniyle bazılarının evine, bazılarının da çocuklarının yanına gitmeleri nedeniyle şu an 8 kişinin kaldığını söyledi. Sonbahar döneminde merkezde kalacak yaşlı sayısının yeni başvurularla birlikte 20 kişiye çıkmasını beklediklerini kaydeden Özcan, merkezin 12 odasında 25 kişinin kalabileceğini anlattı. Pandemiden dolayı her yaşlıyı bir oda tahsis ettiklerini belirten Özcan, şöyle devam etti: 

‘’Merkezde bakımda akla gelebilecek her şey var. Yaşlıların altının temizliğinden tutun vücut bakımına, tırnak kesimine, banyolarının yaptırılmasına kadar her şeyi biz üstleniyoruz. Diyetisyenimiz var bize ayın 1’inden 30’una kadar diyet listesi çıkartır. Biz burada kalan yaşlılarımızın kaç tanesinin kalp problemi var, kaç tanesinin tansiyon sorunu var onları diyetisyenimiz bilir ve ona göre farklı liste hazırlar. İki ara öğün üç temel öğün olmak üzere 5 öğün yemeğimiz var. 24 saat burada görevlilerimiz var. 

Bir de evde bakım ayağımız var. Yaşlılarımız evlerinde daha huzurlu ve mutludur. Evinizde kalın ama biz bakalım. Ama 24 saat sorumluluğu üstlenmiyoruz. Evde bakımda diyor ki, 'ben sadece yemek istiyorum', günde iki öğün yemek gönderiyoruz. Diğeri sadece ev temizliği istiyor, her hafta ev temizliği yapıyoruz. Diyor ki 'ben sadece sağlık hizmeti almak istiyorum' diyor, sağlık hizmetini de haftada üç gün mutlaka veriyoruz. 

Diğer bir hizmetimiz de sağlık alanında. Şeker, tansiyon bütün sağlık hizmetini verip, bunları bir kayıt altına alıyoruz, hastane randevularını alıyoruz, aşıları varsa aşılarını yaptırıyoruz. Hastaneye gidecekse hemşiremiz refakatında kendi aracımız ile hastaneye götürüyor ve getiriyoruz. Doktora tedavisini yaptırıyoruz, ilaçlarını alıyoruz eve getiriyoruz eğer evde birisi varsa ona ilaç eğitimini veriyoruz, yoksa kendimiz ilaçlarını veriyoruz. Evde de aynı şekilde, banyosunu vücut temizliğini her şeyini biz yapıyoruz. Şu anda evde bakımda 27 kişiye hizmet veriyoruz.’’

Merkezde kalan yaşlılar, günlük spor yapıyor, mesleki faaliyetlerde bulunuyor.  Merkezin bahçesinde yaşlılar için hobi bahçesi oluşturma çalışmalarına da başlanmış durumdu. Burada yaşlılar, yaşamlarının son anlarını beklemek yerine, hayata tutunup, mutlu bir yaşam sürdürüyor.