Saygı, sevgi ve ilkeleriyle anıyoruz
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 85 yıl önce, 10 Kasım 1938'de ''Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşamak'' üzere aramızdan ayrıldı.
Aradan geçen 31 bin 47 günde değeri ve önemi her geçen gün biraz daha arttı. ''En büyük eserim'' dediği Türkiye Cumhuriyeti'nin sahip olduğu her şeyde onun izleri yer aldı.
Atatürk'ün sonsuzluğa göçtüğü gün, hükümet, milli yasın acısını her satırında ortaya koyan ve ulusun duygularını dile getiren şu resmi tebliği yayımlamıştı:
''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin resmi tebliğidir.
Müdavi ve müşavir tabiplerinin neşredilen son raporu Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir.
Bu acı hadise ile Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti Ulu Şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. Milletimize içimiz yanarak bu tarife sığmayan ziyanından dolayı en derin taziyelerimizi sunarız.
Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak onun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız. Şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki, ölmez olan, onun büyük eseri Cumhuriyet Türkiye'sidir.
Hükümetimiz, içinde bulunduğumuz bu mühim anda bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başındadır. Müesses olan nizamı ve vaziyeti idame hususunu, büyük Türk Milleti'nin hükümeti ile tek vücud olarak teyid ve temin edeceğine şüphe yoktur.
Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 33'üncü maddesi mucibince, Büyük Millet Meclisi Reisi Abdulhalik Renda, Reisicumhur Vekaleti vazifesini deruhte etmiş ve ifaya başlamıştır. Gene teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 33'üncü maddesi mucibince, Büyük Millet Meclisi derhal yeni Reisicumhur intihab edecektir.
Türkiye'nin büyük makamına Teşkilatı Esasiye Kanunu'na göre, geçecek zatın etrafında hükümeti ile şanlı ordusu ile ve bütün kuvveti ile Türk Milleti, sarsılmaz bir varlık olarak toplanacak ve yükselmesine devam edecektir.
Bugün ayrılığına ağladığımız Büyük Şefimiz Atatürk, her vakit Türk Milleti'ne güvendi. Eserlerini bu güvenle yaptı. İdamesi esbabını da istikmal ederek, güvenle büyük milletimize bıraktı. Ebedi Türk Milleti, onun eserlerini ebediyetle yaşatacaktır. Türk gençliği, onun kıymetli vediası olan Türkiye Cumhuriyeti'ni daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir.
Kemal Atatürk, Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır.''
Böyle yazdılar
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de hayata gözlerini yumdu. 10 Kasım'daki ikinci baskı ve 11 Kasım 1938 tarihli gazetelerin manşetlerindeki ana unsur hüzün, Cumhuriyet'i ve O'nun eserlerini yaşatma sözüydü.
Dönemin önemli gazetelerinden Akşam'ın 11 Kasım 1938 Cuma günü "Türk Milleti, kurtarıcını ve en büyük evlatını kaybettin. Sen sağ ol. Mukaddes vazifen, O'nun eserini yaşatmak ve devam ettirmektir" manşetiyle yayımlandı.
O dönemin önde gelen iki Akşam ve Tan gazetesinin başyazarları ise şöyle yazıyordu:
-Falih Rıfkı Atay (Akşam, 11 Kasım 1938): "Benden sonra... Benden sonra ... Senelerden beri, hepimiz, böyle bir kara günün ızdırabını, bu iki kelime ile gönlümüzden uzaklaştırıyorduk. Düşünmekten korkuyorduk. İşte onsuz kaldık. Onsuz, fakat O'na bin kere verdiğimiz bir tek namus sözü ile kaldık: Eserini ve davasını korumak ve yükseltmek. Bizler için hayatın bir manası varsa bu yemini yerine getirmek için yaşamaktır."
-Zekeriya Sertel (Tan, 11 Kasım 1938): "Atatürk idealini hayatında hakikat sahasına çıkaran nadir bahtiyarlardan ve ender dehalardan biridir. O, eşsiz eserini tamamlamış ve onu bizlere ebedi miras olarak bırakmıştır.
O bize müstakil bir vatan bırakıyor. Genç ve zinde bir Cumhuriyet bırakıyor. Hamleli ve atılgan bir inkılap bırakıyor. Milletine bu kadar büyük bir miras bırakarak hayata gözlerini rahatça kapayan pek az adam yetişmiştir veya hiç yetişmemiştir.
Atatürk'ün ikinci bahtiyarlığı, gözlerine ebediyen kaparken, hayatı pahasına kurduğu bu büyük eserin muhafaza edileceğinde emin olmasıdır. Yetiştirdiği nesil bu eserin bekçidir. 17 milyon Türk onun bekçisidir."