Okuma yazma bilmeyen kadınlar, Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimlerin açtığı kurslarla hayatlarındaki en önemli eksikliği gideriyor.  (Foto: Buca Belediyesi)

Okuma yazma öğrenen kadınlar, ''ışığını'' buluyor

Türkiye'de yaklaşık 3 milyon kadın okuma yazma bilmiyor, hayatında okula hiç gitmemiş. Tüm gelişmelere rağmen bu gerçek değişmiyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimler, her yıl okuma yazma kursları düzenliyor.  Buca Belediyesinin açtığı kurslarına katılan yaşları 31 ila 70 arasında değişen ve hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayan kadınlar, ''geç de olsa'' okul sıralarıyla tanışmanın, okuma yazma öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor. 

Kim çocuğuyla okula gelen kadınların ortak mutluluğu, sokağa çıktıklarında, bir yere gitmek istediklerinde kimseye sormadan gitmenin rahatlığı oldu. 

Buca  Göksu Mahallesi’nde Cemal Yetginer Etüt, Meslek ve Sanat Atölyesi’nde, Buca Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu işbirliğiyle açılan okuma yazma kursları bu yıl da büyük ilgi gördü. Ailevi ya da maddi yoksunluklar nedeniyle hayatlarında hiç okula gidemeyen kadınlar, kurslar sayesinde hayatlarının değiştiğini ifade ediyor. 

70 yaşında  okumayı öğrendi 

Kursiyerlerden 70 yaşındaki Nazife Gedik, okuma azmiyle herkese örnek oldu. İlkokul 1. sınıftan sonra babasının okul kaydını sildirmesi nedeniyle bir daha okula gidemeyen  Gedik, “Hocam bu kurslara davet etti, ben de geldim. Artık hastaneye gidiyorum, kendi kendime dolmuşlara biniyorum, levhaları okuyorum. Çok mutluyum” diyor. 

İlkokula başlayan oğluyla okuma yazma öğreniyor 

İlkokul birinci sınıfa başlayan oğluyla beraber okuma yazmayı öğrenmenin  heyecanını yaşayan  31 yaşındaki Fidan Deniz, ''Okumayan insan  gözü kapalı yaşıyor. Ama okuyabildiğinde  özgür oluyorsun, gözün açılıyor, bir yere giderken sormuyorsun. Öğretmenlerimiz sağ olsun destek çıkıyorlar. Çabamızla başaracağız. Çok heyecanlıyım.  1.sınıfa giden çocuğum var, destek olamıyorum. Oğlumla beraber okuma yazmayı öğreneceğim. Öğrenmeyi çok istiyorum” diye  duygularını dile getiriyor. 

Bir yeri sorduğumda ''orada yazıyor'' diyorlardı 

Okuma yazması olmadığı için toplumda yaşadığı sıkıntıları gözyaşlarını tutamayarak  anlatan 56 yaşındaki Mecide Doğan, şunları söylüyor:

“Hastanelere ve başka yerlere giderken, okuma yazmam olmadığı için ters tepki görüyordum.  Birine sorduğumda ‘orada yazıyor’ diyorlardı.  Çok böyle tepkilerle karşılaşıyorum 50 senedir İzmir’in içindeyim. Fakir olduğumuz için babam okutmadı bizi. Tek isteğim okuma yazmayı çözmek. 5 çocuğumun hepsini okuttum. En büyük hayalim okuma yazmayı sökmek ve torunlarıma yardımcı olmak.” 

''Okuyorum ama yazamıyorum''

Belediyenin açtığı çeşitli kurslara her yıl katıldığını belirten 66 yaşındaki Arzu Altay, “Okuyorum ama yazamıyordum. Zorluk çekiyordum. Eksiklerimi tamamlamak için bu kurslara her yıl geliyorum. Bu sene de hocamız çağırdı beni. Doktora gittiğimde artık arabalara okuyarak biniyorum, levhaları okuyorum. Matematiğim yok, onda eksikliğim var, onu da öğrenmek istiyorum” diyor.

''Bana ışık oldularIar''

Kursiyerlerden 49 yaşındaki Naile Çakmak, yaşamında hissettiği eksikliği ''ışıksızlık''  olarak tanımlarken, şunları söylüyor:

“Işıksızdık, ışığımız yoktu. Burada kimin emeği geçtiyse tüm hocalarıma teşekkür ederim.  Bizim elimizden tuttular, bırakmadılar, ışık oldular, umut verdiler.   Burası bize bir akan su, kaynayan bir yer. Elimiz tuttular, elimizi bırakmasınlar.  Ben çok mutluyum okumayı öğrendiğim gün gözyaşlarımı tutamadım ağladım. Çocukluğumda yaşamadım, hiç okulun bahçesine adım atmamıştım ama buraya bir okul gibi adım attım. Daha önce çocuklarım için komşularımdan yardım istiyordum. Kimi evine kabul ediyordu, kimi etmiyordu. Burası bizim için ışık oldu, bu ışığı söndürmeyelim, herkes için ışık olsun.”