Akşener: ''Memlekete akıl hastanesi, milletimize de akıl hastası muamelesi yapılıyor''
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ''Türkiye, maalesef, Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde, psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor. Memlekete akıl hastanesi, milletimize de akıl hastası muamelesi yapılıyor'' dedi.
Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, mevcut iktidar için yolun sonunun göründüğünü söyledi. Akşener, ''Çünkü, mızrak artık çuvala sığmıyor. 3Y’yi yok etme vaadiyle iktidara gelen, Sayın Erdoğan’ın yoksulluğu yöneten, yasakları normalleştiren, yolsuzluğun da üstünü örten yönetim anlayışı artık, gün gibi önümüzde duruyor'' diye konuştu.
Sayıştay'ın denetim raporlarının açıklandığını anımsatan Akşener, ''Ak Parti hükûmeti ve ucube sistemi sağ olsun, bu seneki raporlarda da yolsuzluk ve israf hız kesmemiş. Saray’da sefa sürenler, eğlenmeye tam gaz devam etmiş'' değerlendirmesinde bulundu.
Sayıştay denetim raporlarından yer alan ''usulsüzlük ve kural dışı uygulamalara'' ilişkin örnekler paylaşan Akşener'in söyledikleri satırbaşlarıyla şöyle:
''-Böyle ciddiyetsizlik, böyle utanmazlık olmaz, olamaz. Anayasal bir kurum olan Sayıştay, bir genel müdürlüğün, yolsuzluk, usulsüzlük yaptığı tespit etmişse, o genel müdürlük, ciddi ve kapsamlı bir açıklama yapmak zorundadır. Bu kadar basit. Ama gelin görün ki; devletin bakanlığı, devletin denetleme kurumuna yalancı diyor. İşte size, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde koskoca Türk Devleti’nin düşürüldüğü durum. Ayıptır, günahtır.''
''Bürokratların ilham kaynağı''
''-Sayın Erdoğan, atadığın bürokratlar, sence kimi örnek alıyorlar? Cevabını ben vereyim. İsraf ve yolsuzluk batağına batmış bu bürokratların, ilham kaynağı bizzat sensin. Çünkü balık baştan kokar.
-Sayıştay raporlarına göre; geçen sene bir günde tam 7,9 milyon lira, senede ise 2,8 milyar lira harcamışsın. 6 yıl içindeki harcamalarını da 10 katına çıkarmışsın.
-İsrafın büyüklüğüne bakar mısınız? Sayın Erdoğan, bu öyle bir israf ki; şayet, israfın dibini böylesine sıyırmasaydın, şayet, itibardan değil ama bari keyfinden birazcık tasarruf edebilseydin.
-Şayet harcamalarını, 10 katına değil de bari 5 katına çıkarsaydın, ne olurdu biliyor musun? Mesela bugün, barınma sıkıntısı çeken, hiçbir öğrencimiz olmazdı. Mesela, üretmeyi bırakan çiftçilerimiz olmazdı. Mesela, pandemide açıkta bıraktığın için, iflas eden esnaflarımız olmazdı.
-Bu aziz millet sana güvendi, o koltuğa oturttu. Peki sen ne yapıyorsun? Şu zor günlerde, milletinin devletine en çok ihtiyaç duyduğu, şu zor dönemde, milletin parasını çarçur ediyorsun… Yazıklar olsun.''
''-Gandhi’nin çok sevdiğim bir sözü vardır: 'Dünya, herkesi doyuracak kadar kaynağa sahiptir ama herkesin açgözlülüğünü doyuracak kadar değil' der. Biz de diyoruz ki; 'Türkiye, belki saray bürokratlarının, açgözlülüğünü doyuracak kadar değil ama her vatandaşını doyuracak kadar kaynağa sahiptir.”
''Sorumlusu Erdoğan'ın kendisidir''
''-Hesap verebilirliğin yerini, biat etmenin, liyakatin yerini, vasatlığın, devlet terbiyesinin yerini, ciddiyetsizliğin aldığı bu ucube sistem ülkemizin içinde bulunduğu tüm problemlerin, esas sebebidir.
-Bu durumun, bir diğer örneğini Merkez Bankası’nın son kararlarında gördük. Biliyorsunuz, partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte Merkez Bankası Başkanları’nın, görev ve sorumluluklarına, bir güncelleme geldi. O da Sayın Erdoğan’ı memnun etmek.
-Merkez Bankası’nın son faiz indirimi kararıyla 8 Eylül’de 8,30 seviyesindeki dolar, 8,90’a kadar yükseldi. Bu 60 kuruşluk artışla birlikte; ithal ettiğimiz malların maliyeti, yüzde 7 yükselirken, dış borç stokumuz, 270 milyar lira, kısa vadeli borcumuz da 101,2 milyar lira arttı.
-Bu artışların sorumlusu, Merkez Bankası Başkanı değildir. Çünkü kendisi, aynı çöp öğütür gibi, bürokrat öğüten bu sistemin, son kullanma tarihi yaklaşan bir bürokratından fazlası değildir. Bu maliyetlerin esas sorumlusu; Türk Devleti’ni, ucube bir sisteme hapseden, Türkiye ekonomisini, akıl dışı teorilerine kurban eden ve her olaydan, elini yıkayıp çıkmasıyla bilinen Sayın Erdoğan’ın ta kendisidir.
-Eminim ki; bu olaydan da elini yıkayıp çıkmak için, Merkez Bankası Başkanı’nı, yakın zamanda harcayacaktır. O nedenle, buradan Sayın Başkan’a, sonradan açıkta kalmaması için şimdiden iş aramaya başlamasını tavsiye ediyorum.''
-Peki, sırf Sayın Erdoğan memnun olsun diye kaybettiğimiz 270 milyar lira ile neler yapılabilirdi biliyor musunuz? Mesela; son 7 yıl içinde, tarıma verilen desteğin 3 katı, bizim yakın zamanda açıklayacağımız, tarım reformu için kullanılabilirdi. Mesela; Pandemi döneminde verilen, kısa çalışma ve nakit desteğinin 5 katı, vatandaşımıza ve esnafımıza dağıtılabilirdi.''
''Türkiye psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor''
''-Türkiye, maalesef; Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde, psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor. Memlekete akıl hastanesi, milletimize de akıl hastası muamelesi yapılıyor.
-Adeta, Guguk Kuşu filmini yaşıyor gibiyiz. Sayın Erdoğan, hemşire Ratched, bakanları, zorba hasta bakıcılar, partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi de milletimize giydirilen deli gömleği…
-Gömleğin içinde, her geçen gün, daha da bunalıyoruz. Ama Hemşire Erdoğan ve ekibi, oralı bile değil. Kıpırdayanın, kafasına vuruyorlar. Ne zaman birileri, bu gömleğe itiraz etse, hemşire Erdoğan ve hasta bakıcılarının etmediği hakaret, yapmadığı kötülük kalmıyor.
-Her hafta, toplumumuzun yeni bir kesimi, terörist ilan edilir hale geldi. Çiftçimiz, esnafımız, üreticimiz, zaten bayağıdır, iktidarın terör listesinde. Yakın zamanda, marketler bu kategoriye alındı. Daha geçen hafta, barınamayan öğrencilerimiz terörist ilan edildi. Dün itibariyle de kebapçılar terörist oldu. İşte o nedenle, bu hafta, milletin kürsüsünde hem kebapçı hem de aspavacı bir kardeşimizi misafir ediyoruz. İbrahim Çetinkaya aramızda.''
''Basket oynarmış gibi görüntü vermek''
''- Meclisimizin tatilde olduğu son 2 buçuk ayda, tam 20 il gezdim. Vatandaşlarımız anlattı, ben de dinledim. Sayın Erdoğan ve bakanları, yan gelip yatarken, biz, memleketin dört bir yanında, milletimizle buluştuk. Sayın Erdoğan’ın kitap yazdırıp, basket oynarmış gibi görüntü vermekle uğraştığı günlerde, biz, doğusundan batısına, ülkemizin dört bir yanındaki dertleri biriktirdik.
-Ve gördük ki, Sayın Erdoğan’ın hayal dünyasında, her şey yolunda olsa da, kendisi gidişattan memnun, marketteki fiyatlar da, son derece uygun olsa da, milletimizin durumu, maalesef hiç de iyi değil.''
''-Gittiğimiz her ilde, içimizi acıtan bir başka hikâyeyle karşılaşıyoruz. Vatandaşlarımız, her geçen gün ağırlaşan şartlardan, artık yorulmuş. Bitmek bilmeyen zamlardan, parasının pula dönmesinden, artık sıkılmış. Yaşadığı yoksulluğu görmediği gibi, kendisini suçlayan iktidardan da artık bıkmış.''
''Rüzgargülü Projesi''
''-İYİ Parti olarak, ülkemizdeki derin yoksullukla mücadele planımız kapsamında, hazırladığımız projelerimizden ilkini, bugün burada, sizlerle paylaşmak istiyorum. Okul çağındaki her çocuğumuza, her gencimize, kahvaltı ve öğle yemeğini, ücretsiz olarak sunacağımız Rüzgârgülü Projemiz.''
''-Rüzgârgülü’nü; sağlıktan eğitime, istihdamdan yerel ekonomiye, yoksulluktan gelir eşitsizliğine kadar, Türkiye’nin en can alıcı sorunlarına parmak basan, çok yönlü bir kalkınma projesi olarak tasarladık.''
''-Projeyi hayata geçirdiğimizde, çocuklarımız, sadece sağlıklı bireyler olmakla kalmayacak. Ayrıca, son 20 senede, devamlı geriye giden, eğitim alanında da önemli başarılar elde edeceğiz.''
''-Rüzgârgülü Projesi’yle, yoksulluğu ve gelir eşitsizliğini de azaltacağız. Ülkemizde aileler, artan gelir eşitsizliği ve yoksulluk altında, çocuklarını okutmaya çalışıyor. Ne yazık ki; bugün Türkiye’de, her 3 çocuktan 1’i yoksullukla ve yoksunlukla mücadele ediyor.
-Rüzgârgülü Projesi, yoksulluk ve gelir eşitsizliği üzerinde, nakit transfer programlarına benzer bir etki yaratacak.''
''-Çünkü artık aileler, çocuklarını, kahvaltı ve öğle yemeğinde, nasıl doyuracaklarını düşünmek zorunda kalmayacaklar.''
''-Rüzgârgülü ile çiftçimiz ve kooperatiflerimiz de kazanacak. Çünkü, projenin operasyon boyutunu yüklenecek olan belediyelere, bölgedeki küçük ölçekli çiftçiler ve tarım kooperatifleriyle çalışmalarını şart koşacağız.''
''-Sayın Erdoğan olmak üzere, iktidar mensupları 'Bu işin maliyeti ne olur? Kaynağı nasıl bulacaksınız?' diye sorar. Farklı eğitim seviyelerinde, devlet okullarında okuyan tam 15,1 milyon çocuğumuza, okulların açık olduğu 9 ay boyunca, haftada 5 gün hem kahvaltı hem de öğle yemeğini, ücretsiz olarak sunmanın maliyeti, 23 milyar lira.
-Bu ne demek biliyor musunuz? Bu, Merkez Bankası’nın, yanlış kararı sonucunda oluşan, dış borcumuzun, onda biri demek. Yani, bu, 5’li çeteye, yıllardır verilen toplam ihalelerin yalnızca onda biri ile 15 milyon çocuğumuzun, doyması demek''
''Tek kişiye bağlı düzenler yozlaşmaya mahkumdur''
''-Ben Başbakanlığa talibim dedim ve çarşı karıştı.
-Oysa söylediğim, çok açık. Millet İttifakı olarak, bir Cumhurbaşkanı adayı göstereceğiz ve bu aday da Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. Ama Cumhur ittifakı paydaşlarının aksine, biz, yeni bir Sayın Erdoğan seçmeyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki; aday göstereceğimiz kişi, dünyanın, en becerikli, en muteber insanı bile olsa Türkiye, bu ucube sistemle yönetilemez.
- Sorunumuz sadece, Sayın Erdoğan’ın kötü bir Cumhurbaşkanı olması değil. Yetkilerini kötüye kullanması, sürekli olarak yanlış tercihler yapması da değil. Sorunumuz, bir sistem sorunu. Sorunumuz, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının, bir partiden yana taraf olması. Sorunumuz, millet ile devletin arasındaki bağların, koparılmış olması. Sorunumuz, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılıp, tüm yetkinin tek bir kişide toplanması. Nitekim, bu durumun sonuçlarını, ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka kadar, her alanda görüyoruz. İçine sokulduğumuz devlet krizini, her yeni olayda tekrar tekrar yaşıyoruz.
-Bu sistemin, milletimize yükten başka bir şey getirmediğine, ibretle şahit oluyoruz.''
''-Tek bir kişiye bağlı olan tüm düzenler, zamanla yozlaşmaya mahkûm olmuştur. Aksini iddia etmek, insanlığın, binlerce yıllık kültürel birikimini hiçe saymaktır.''
''-Millet İttifakı’nın adayının, yani Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişinin, öncelikli görevi; Türkiye’yi hızla, bu çağdışı sistemden kurtarmak ve kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokrasiyi, hayata geçirmek olacaktır.
-Evet, ben, bu ucube sistemdeki Cumhurbaşkanlığına talip değilim. Ama seçimlerden 1’inci parti olarak çıkmaya ve bunu hep birlikte başardığımızda, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim.''
''-Bu vesileyle, Saray Medyası’na da bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Son üç buçuk yılda, Türkiye’yi hızla fakirleştiren Sayın Erdoğan yerine, Cumhur İttifakı’nın kendine acilen, çok daha güçlü bir aday bulması gerekiyor. O nedenle, bir zahmet, gidin, Cumhur İttifakı adayını tartışın. Sayın Erdoğan yerine, kim aday olursa, daha fazla oy alır, gidin bunu konuşun. Sayın Erdoğan yerine, kim aday olursa, Millet İttifakı ile arayı kapatabilir, gidin bunu tartışın.''