KONULAR
Erdoğan: “Çözüm sürecini provoke ettiler, zehirlediler, sonunda yıktılar”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da toplu açılış töreninde konuştu.
Diyarbakır’ın tarih boyunca hep medeniyet, barış, huzur ve refah şehri olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bir zamanlar Türkiye’nin ilk 5 sanayi kentinden biri Diyarbakır’dı. Sonra bir karabasan gibi bölgenin ve özellikle Kürt kardeşlerimin üstüne terör felaketi çöktü. Türkiye’nin diğer şehirleri gelişip serpilirken, terör, Diyarbakır’ı sefalete, yoksulluğa, işsizliğe mahkûm etti. Şairleri, edipleri, alimleri, tarihi eserleri surlarıyla meşhur güzelim Diyarbakır’ı perişan ettiler” diye konuştu.
Geriye dönüp 20 yılın muhasebesini yapmak istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz ne dedik, ne yaptık, onlar ne dediler, ne yaptılar. Biz Diyarbakır’da 2005 yılında size ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız. Biz tüm samimiyetimizle barış dedik, kardeşlik dedik, çözüm dedik, adalet dedik, hak dedik, özgürlük dedik, demokrasi dedik. Biz ret, inkâr, asimilasyon politikalarını ortadan kaldırıp hak ve özgürlük eksenli bir yaklaşımla asırlık meselelerin çözümüne yöneldik. Peki, bunlar yani terörden beslenenler, terörü destekleyenler, terörü açıkça telin etmekten korkanlar, sırtını size değil de PKK’ya, terör örgütüne dayayanlar ne yaptı?”
“Gelin bugün hiç eğmeden, bükmeden açıkça bunları konuşalım. Gelin bugün utanmadan, yüzü kızarmadan bozuk plak gibi sürekli barış, demokrasi, kardeşlik diyenlerin maskelerini hep beraber indirmeye var mıyız?” diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunların eş genel başkanı geçenlerde çıkmış ‘AK Parti kadınların başına gelmiş en büyük felakettir’ demiş. Şimdi buradan seslenmek istiyorum, asıl KCK’sıyla, PKK’sıyla, PYD’siyle, HDP’siyle hep birlikte benim Kürt kardeşlerimin kanını, iliğini sömüren, duygularını istismar eden bu çete, son bin yıldır bu milletin, bu bölgenin, bu halkın başına gelmiş en büyük musibettir. Lafa gelince ‘barış’ derler, ‘kardeşlik’ derler son 40 yılda öldürdükleri, dağa çıkardıkları, teröre bulaştırdıkları, hayatını kararttıkları 50 bin Kürt kardeşimin kanına giren, soruyorum, bunlar değil mi? Bu ülkede en çok Kürt kanını PKK dökmedi mi? Bu bölgede köylerin boşalmasına, yakılıp yıkılmasına, kentlerin çökmesine, sanayinin ve ticaretin bitmesine, işindeki gücündeki insanların sefalete sürüklenmesine neden olan bunlar değil mi? Kurdukları partilerde demokrasi kelimesini hiç eksik etmediler. Peki, soruyorum size, hangi demokraside seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri, örgüt militanlarına hesap verir. Hangi demokraside devletin yatırım, hizmet için gönderdiği ödenekler, yollara mayın döşemek için kullanılır. Hangi demokraside altyapı, üstyapı hizmetleri için merkezi yönetimin verdiği araçlar, şehirlerin içinde hendek ve çukur kazmak için kullanılır. Hangi demokraside ülkenin aleyhindeki her girişime destek veren bir siyaset anlayışı olur. Bunlar demokrasi savunucusu değil, demokrasi düşmanıdır, demokrasi istismarcısıdır.”
"Hafızadaki en kötü anıyı ortadan kaldırıyoruz”
Bu mücadelelerin hepsini milletle birlikte yürütüp zafere ulaştırdıklarını ifaden eden Erdoğan, “Peki bunlar o dönemlerde ne yapıyorlardı? Türkiye’nin karşısında, sizlerin karşısında kim varsa onlarla birlikte yol yürüyorlardı. Biz şimdi de hukuk reformlarımızla, ekonomi reformlarımızla, hak ve özgürlük açılımlarımızla aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz. Bugün sizlere bir de müjde vermek istiyorum. Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muamele ile anılan Diyarbakır Cezaevi’ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz. Adalet Bakanlığımız bu konuda gerekli hazırlığı yapıyor. Böylece Diyarbakır’ın hafızasındaki bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, ''HDP, PKK, PYD, sivil toplum örgütü görünümlü tüm yapıların, örgüt tarafından hazırlanan bir metne göre hareket ettiklerini'' belirterek, ellerine fırsat geçtiğinde ne yapacaklarının, nasıl yapacaklarının bu metinde açıkça söylendiğini kaydetti.
“İnsanların iradelerini ve düşüncelerini sınırlayan, böyle ilkel bir anlayışın bu devirde geçerliliği olabilir mi?” diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Aynı metinde uzun vadede aileyi ve mülkiyeti ortadan kaldıracaklarını da söylüyorlar. Bunlar size tanıdık geliyor mu? Evet, bunlar 1980 öncesindeki marjinal ideolojilerin söylemidir. Peki, dünyada bu düşünce, bu yaklaşım kaldı mı diye baktığımızda sadece üç yerde Kuzey Kore’de, Kandil’de ve Kobani’de kaldığını görüyoruz. Şimdi bu istismarcılar sürekli ‘Kobani’ diyor ya. Gidin bakın bakayım kardeşlerimize neler çektiriyorlar? Çocukları silah altına almaktan küçük yaştaki kız çocuklarını zorla alıkoymaya kadar 21. yüzyılın tüm yüz kızartıcı insanlık suçlarını orada işliyorlar. 13 yaşındaki Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? 14 yaşındaki Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? Bunlar, hangi edepten bahsediyorlar, hangi namustan bahsediyorlar? Bunlarda ne edep var ne namus var. Bunlar kirli.”
“Samimiyetle başlattığımız süreci provoke ettiler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani’den kaçanlardan önemli bir kısmının halen Türkiye’de yaşadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Biz bunların ciğerini biliyoruz. Her türlü riski göze alarak başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın dedik, yeter ki akan kan dursun dedik, yeter ki milletimiz her kökenden, her inançtan, her meşrepten insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanları demokrasiden, ekonomik büyümeden nasibini alsın diye baldıran zehiri de olsa, bu meydanda söyledim, içeriz dedik. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar provoke ettiler, zehirlediler, istismar ettiler ve sonunda tamamen yıktılar.”
''Çukur eylemleriyle bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tuzak kurulduğunu'' dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ferasetiniz, dirayetiniz, sağduyunuzla bu tuzağa düşmediğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Üstelik bunlar, ülkemizdeki ve Suriye’deki kardeşlerimizle kalmadılar, Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin de başına bela oldular. Artık ülkemizde işleyemedikleri cinayetlerine orada başladılar. Çünkü bunlar unutmayın Kürt düşmanı, çünkü bunlar insanlık düşmanı, çünkü bunlar coğrafyamızın ve medeniyetimizin düşmanı. Bunların olduğu yerde hak, hukuk, adalet, fikir özgürlüğü, örf, adet kalmaz. Bunlar 1940’larda Türkiye’nin başına bir kabus gibi çöken tek parti CHP zihniyetinin günümüzdeki versiyonudur. Kürt kardeşlerime yapılan zulüm başta olmak üzere bu ülkedeki tüm büyük günahların anası olan CHP ile yol yürümek de zaten ancak bunlara yakışırdı.”
Alandakilere “CHP ile HDP beraber yürüyorlar mı? İYİ Parti, beraber yürüyorlar mı?” diye soran Erdoğan, “Al birini vur öbürüne, birbirlerinden hiçbir farkı yok” dedi.
“Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık”
HDP’nin İstanbul’da ve diğer şehirlerde CHP’ye verdiği desteğin nedeninin bu ideolojik akrabalık olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık bir buçuk asırdır kaşıdığı bir yarayı kapatmak için evet, çözüm sürecini biz başlattık ama çözüm sürecini sonlandıran biz olamadık çünkü çözüm sürecini bunların kötü niyeti, art niyeti gizli gündemleri sonlandırdı. Güya siyasetçi kimliğiyle ortada gezenler de hiçbir zaman şiddetle, terörle aralarına mesafe koymadılar. Hiçbir zaman meşru, demokratik hukuk düzeni içinde siyaset yapmayı düşünmediler. Diyarbakır’ın Sur’unu, âlim ulema yatağı Cizre’yi, Silopi’yi köstebekler gibi kazanlara ‘siz ne yapıyorsunuz’ demediler, diyemediler. Yurt dışındaki karanlık mahfillerle, içerdeki hain FETÖ’cülerle gizli pazarlıklar yaparak ülkemizi emperyalistlerin oyun sahnesine çevirmek için harekete geçenlere tavır koymadılar.”
Erdoğan, dünyada hiçbir devletin buna müsaade etmeyeceğini vurgulayarak, “Dünyada hangi demokrasi, hangi hukuk, hangi adalet, hangi vicdan buna göz yumar? Utanmadan, sıkılmadan yüzleri kızarmadan hâlen ‘barış, kardeşlik, hukuk, demokrasi’ diyorlar. Siz bu kavramları en son ağzına alacak kişilersiniz ey HDP. Siz bu ülkede ve bu bölgede kendinizden olmayan hiç kimseye hayat hakkı tanımadınız. Çünkü şiddet, dayatma, terör bunların ruhuna işlemiş” diye konuştu.
HDP’nin “Bizim PKK ile ilişkimiz yok” dediğini anlatan Erdoğan, “Bunların işi gücü yalan. Yanındaki ortağı CHP, onun da işi gücü yalan. Akşam yalan, sabah yalan. Sürekli yalandan mağduriyet, yalandan dışlanmışlık edebiyatı yaparak sizlerin hak ve hakkaniyet duygularını istismar etmeye çalışıyorlar” dedi.
“Belediye kaynakları terör baronuna peşkeş çekildi”
Yıllarca HDP’nin elinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin tek bir ay bile ödeneğinin gecikmediğini, Ankara, İstanbul, Edirne, Trabzon belediyelerine verilen imkan ve hakların tanındığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Peki sonuç ne oldu? Büyükşehir belediye başkanını, Kandil’in komiseri olan ne idiği belirsiz birine, adeta hesaba çektirdiler. Bu ne idiği belirsiz birine Bodrum’da sorgulatıp tokatlattılar. Kim yaptı bunu? HDP, PKK. Devletten alınan paralarla sizlere hizmet getirecekleri yerde, örgütün emriyle sokaklarda hendek ve çukur kazmadılar mı? Onların yapması gerektiği hâlde dönüp bakmadıkları hizmetleri bizim bakanlıklarımız üstlenmek zorunda kaldı. Devletin görevlendirdiği kamu personeline ‘kayyum’ diyerek itiraz edenler, örgütün dağdan gönderdiği çapulcuların karşısında bunlar hazır ola geçmediler mi? Kurumlarımız sizlere hizmet getirmek için çalışmaya başlayınca yolların altına bombalar yerleştirdiklerini gördük. Belediyelere verilen kaynakların bir avuç terör baronuna peşkeş çekildiğini gördük. Asıl bunları görevden almazsak size ihanet etmiş olurduk.”
Erdoğan, artık belediyelere gelen her kuruşun şehirlere ve vatandaşa hizmet için kullanıldığını ifade ederek, “Bunlar sadece slogan atar, biz ise hizmet ederiz, eser ortaya koyarız, yatırım yaparız, aramızdaki fark işte budur” dedi.
“Sözde Ermeni soykırımını kabul ettirmeye çalışıyor”
“Mesela seçimlerde seni başkan yaptırmayacağız diye ortalığı inletenlerin, Yasin Börü’nün kanının hesabını verdiklerini gördünüz mü, duydunuz mu?” diye soran Erdoğan, Diyarbakırlılara “Hendekler, çukurlar kazılırken, gencecik çocuklar kasten ölüme gönderilirken, sokaklarda oluk oluk Kürt kardeşlerimin kanı akarken saz çalıp slogan atanların derdi asla siz olmadınız” diye seslendi.
Erdoğan, yerli ve yabancı tüm tarihçilerin, 1915’te Ermeni komitacıların bir milyona yakın sivil mazlum Kürt’ü katlettiğini söylediğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bunlar da utanmadan, sıkılmadan sözde Ermeni soykırımı yalanını kabul ettirmek için çalışıyor. Dedelerinin katillerine hayranlık besleyecek kadar tarihlerinden, benliklerinden kopmuş bu güruhun sizlerle bir ilişkisi olabilir mi? Mazlum Filistinliler yerine zalim İsrail yönetimiyle birlikte olanların, benim Kürt kardeşimle herhangi bir ortak yönü olabilir mi? Kürt kardeşlerimden aldığı siyasi desteği ülkede ne kadar sapkın, sapık, marjinal grup varsa onların emrine verenler, sizlerle hangi müşterekleri paylaşıyor olabilir? Dün akan kanı sürdürmek için ‘Çözüm Süreci’ni baltalayanlar, şimdi CHP ile iş birliği yapıyor. Hatta anayasa yapmaktan bahsediyorlar. Tek dertleri, tek projeleri, tek gayeleri var, o da Tayyip Erdoğansız, AK Partisiz bir Türkiye. Kafalarındaki faşist emellere bu kardeşinizi engel olarak gördükleri için de işi gücü bırakıp bizimle uğraşıyorlar. Bunların tek bir tane hayırlı adımlarını, yaptıkları eseri, sadra şifa işlerini gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü yok.”
“Yakalarına yapışın, sorun, sorgulayın”
Diyarbakırlılardan bir ricası olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bunları gördüğünüz her yerde yakalarına yapışın, sorun, sorgulayın. Çözüm Süreci’ni bitirmek için kim size talimat verdi, bunu sorun. Hendek ve çukurlarla ülkeyi iç savaşa sokmaya çalışma talimatını kimden aldınız? Bunu sorun. Yasin Börü’yü böylesine zalim bir şekilde öldürmek için sebebiniz neydi, bunu sorun. Suriye’de önünüze gelen herkesin aparatı olma talimatını kimden aldınız? Bunu sorun. Bunları ısrarla sorun ki bir sürü yalan, dalavere, sahtekarlık ve ikiyüzlülükle karşınıza çıkıp sizleri oyalamasınlar” dedi.
Erdoğan, bu coğrafyayı birlikte medeniyetin beşiği haline getirdiklerine, bu ülkeyi birlikte kurup bugünlere getirdiklerine işaret ederek, ülkeyi 2023 hedeflerine, 2053 vizyonuna da yine birlikte kavuşturacaklarını söyledi.
Diyarbakır’a da son 10 yılda 46 katrilyon lira yatırım yaptıklarını belirten Erdoğan, Diyarbakır’a 1000 yataklı Kayapınar Şehir Hastanesi’nin yapım ihalesini 19 Temmuz’da gerçekleştireceklerini belirtti.