Gazeteciler Cemiyeti’nde genel kurul süreci tamamlandı; son sözü üyeler söyledi ve yönetim kurulları oluşturuldu. Ancak, genel kurul öncesi başlayan ve zaman zaman da kişiselleşen tartışma bitmedi. (Foto: Gazeteciler Cemiyeti / Instagram)

Genel kurul bitti, ancak…

Gazeteciler Cemiyeti’nde genel kurul süreci tamamlandı; son sözü üyeler söyledi ve yönetim kurulları oluşturuldu. Ancak, genel kurul öncesi başlayan ve zaman zaman da kişiselleşen tartışma bitmedi. 

Ankara merkezli olarak kurulan Gazeteciler Cemiyeti, 80. yılına yaklaşırken medya sektöründe etkin ve dayanışma ruhuyla hareket eden bir örgüt olarak faaliyetini sürdürüyor. 

Gazeteciler Cemiyeti, 10 Ocak 1946 tarihinde kuruldu. Cemiyetin kuruluş amacı, tüzüğünün ikinci maddesinde de belirtildiği gibi, “basın organlarındaki gazetecileri bir araya toplamak, mesleki ve sosyal hakları geliştirmek, mesleğin gerekliliği olan hak ve özgürlükleri savunmak” olarak belirlendi.

Cemiyet bu faaliyetlerini sürdürmek için, yasal düzenlemelere de uygun olarak üç yılda bir demokratik ilkeler çerçevesinde toplanan genel kurullarda yönetim organları için seçim yapıyor. 

Gazeteciler Cemiyeti’nin son genel kurulu 6 Ekim 2024 tarihinde yapıldı. İki adayla gidilen bu demokratik yarışta mevcut Başkan Nazmi Bilgin’in hazırladığı liste kazandı. Seçimde Nazmi Bilgin’in listesi 403 oyla yeni dönem için seçildi. Diğer aday Nursun Erel’in listesinin 295 oy aldı.

Seçim öncesinde, her demokratik yarışta olduğu gibi bir destek sağlama süreci yaşanıyordu. Daha önceki yönetimde de görev alan Nursun Erel ile arkadaşları yönetime yönelik eleştiri ve iddialarda bulundular. Seçim yarışı içinde olağan karşılanan bu iddia ve eleştiriler değişik platformlarda dile getirildi. Bu eleştirilere katılan veya katılmayan üyeler vardı. Elbette iddiaları son kararı genel kurulda üyeler söyleyecekti. Genel kurulda da dile getirilen ve zaman zaman “kişisel boyut” kazanan iddia ve eleştiriler karşısında son kararı üyeler verdi: Mevcut yönetim güven tazeledi. 

Üyelerin büyük çoğunluğu “seçim süreci bitti, Gazeteciler Cemiyeti artık asıl işine odaklanmalı” düşüncesindeydi. Ancak durum hiç de öyle olmadı. Nursun Erel, bu kez iddialarını “Dostların son günü” başlıklı yazısıyla T24’teki köşesine taşıdı. Yaşanan tartışma ve eleştiriler, artık bunun bir “seçim süreci tartışması” olmanın ötesine taşındığı izlenimi veriyordu. Cemiyet yönetimi Erel’in iddialarına “Yalanlara karşı gerçekler” başlıklı açıklamayla yanıt verdi. 

Ortaya atılan “kişisel olmayan” iddialar ve cemiyet yönetiminin yanıtları özetle şöyle:

Cemiyet vakfı

-İddia: “Cemiyetin mal varlıkları 16 kişilik mütevelli heyeti olan bir vakfa devrediliyor.”

-Yanıt: “Cemiyet vakfına cemiyet mülklerinin tamamının devredilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Vakfa gelir getirebilecek iki menkul ve bir otel inşa edilmesi için ön sözleşmesi yapılan parsel ile bunlara komşu iki parselin vakfa devredilmesi gündemdedir. Bu, Kaş ve Kalkan’daki arazilerimizin 8’de birine bile tekabül etmemektedir. Sayılan dışındaki tüm malvarlıkları cemiyet üzerinde kalmaktadır. Kaldı ki vakıf, cemiyetin tüzel kişiliğine ait bir vakıf olacağı için tüm varlıklarımız sonsuza dek cemiyetimiz uhdesinde olacaktır.

Kurulması planlanan vakfın mütevelli heyet üye sayısı 16 değildir, cemiyetin yönetim ve denetim kurullarıyla birlikte genel kurulda seçilecek toplam 30 üye her zaman mütevelli heyet üyesi olacak, yani genel kurulu temsil edecek ve seçilen üyeler her zaman kurucular kurulu üyelerinin (14 kişi) sayıca iki katını aşacaktır.

Vakfın kurucular kurulu 14 kişiden oluşmaktadır. Cemiyetimiz üyesi olmayan tek kurucular kurulu üyesi cemiyetimizin avukatıdır. Kurulun tamamı genel kurulumuzda seçilmiş üyelerimizden oluşmuştur. Ayrıca Cemiyet İcra Kurulu üyelerinin, yasal işlemler nedeniyle kurucular kurulu üyesi olması kanuni bir zorunluluktur. 

Cemiyetin vakıf kurmasına karşı çıkmak, üyelerin geleceklerine ipotek koymaktır, bu konudaki ısrarla hangi amaca hizmet edildiği anlaşılamamaktadır. Dernekler Kanunu gereği destek veremediğimiz yaşlı, muhtaç üyelerimize, üyelerimizin başarılı çocuklarına, tedavilerine maddi imkân bulamayan üyelerimize destek vermek, maddi imkanlara sahip bir Cemiyet olarak kaçınılmaz sorumluluğumuzdur. Kaldı ki iki ayrı genel kurul tarafından alınmış vakıf kurulması kararına karşı çıkmak, bu veya bundan sonra seçilecek yönetim kurullarının yetkisinde değildir, genel kurul kararlarına uymak yasal zorunluluktur. Son genel kurulumuzda da vakıf kurulması kararına karşı hiçbir önerge getirilmemiştir.”

“Usulsüzlük” iddiaları 

İddia: “Usulsüzlükler var ve bunlarla ile ilgili olarak karar defterine şerh koyma isteğim engellendi.”

Yanıt: “Nursun Erel’in iki dönem sürdürdüğü yönetim kurulu üyeliği süresince ‘her türlü usulsüzlüğe karşı çıktığı’ iddiasının hiçbir temeli yoktur. Kaldı ki adaylığını açıklayacağı belli olduğu tarihe kadar geçen 5 yıl 10 ay içerisinde, katılamadığı toplantılar haricinde, hiçbir karara karşı çıkmadığı, karşı oy yazdırmadığı, oy birliğiyle alınan tüm kararlara katıldığı karar defterleriyle sabittir.

….

Usulsüzlük iddiaları nedeniyle yönetim kurulu toplantılarında alınan kararlara şerh koymak istediğini söylemesi ise düpedüz yalandır ve yönetimdeki 13 kişi buna şahittir. Karar defterine şerh konması engellenemez. Böyle olsa bile muhalefet şerhi noter kanalıyla gönderilip deftere işletilebilir. İstifasını noter kanalıyla göndermeyi bilen Nursun Erel, neden sözde itiraz ettiği kararlara itirazını bu yolla göndermemiştir? 

….

Avrupa Birliği kaynaklarının keyfi kullanıldığı iddiası tamamen uydurmadır. Bu destekler tamamen cemiyetimizin kararlaştırıp başvurduğu proje çalışmalarına finansal destek alınmasıdır. Her projeyle ilgili olarak uygulama yönetmeliği yazılır ve tamamen tarafsız, şeffaf, hesap verebilir şekilde finans sağlayanlar ve kamu tarafından denetlenecek şekilde yürütülür. Nitekim, Nursun Erel’e de bu finansal desteklerden biri olan araştırmacı gazetecilik projesi yönetme görevi verilmiştir. Bu projede Nursun Erel’e Ankara’da toplantı yapılacak tesisimiz olmasına karşın çalışma kampını ısrarla İzmir Seferihisar’da yapmak istemiş ve kendisine bu izin verilmiştir.”

Avusturya’daki gayrimenkul

-İddia: “12 Eylül döneminde yurt dışına kaçmak için Avusturya’da villa alındı”

-Yanıt: “Avusturya’da geçmişte satın alınan ve sonra satılan iki mülk, villa değil apartman dairesidir. Bunu defalarca kez açıklamamıza karşın, göl kenarı sahte villa fotoğraflarıyla yalanlarını sürdürmüşlerdir. Hatta gidip gezdiğini söyleyenler bile çıkmıştır. Villada oturmaya alışanların apart daire kavramını unuttukları görülmüştür. Ayrıca en büyük başarıları yapay zekaya bile yalan söyletmeyi becerebilmeleridir. Soru sormasını bilmedikleri için, yönlendirici soruyla yapay zekaya bile yalan söyletmişlerdir. Yapay zekâ ile okudukları belgede, bilenler bilir geçmişte hep böyleydi, matbu tarih kısmı bulunmaktadır. Yıl geçtikten sonra o tarihin kalan kısmı elle doldurulurdu. Sonuç olarak iki mülkün alınıp satıldığı tarih tüm kayıtlarımızda mevcuttur, bu konu tartışmadan uzaktır.”

“Üyelerimizin eleştirilerini dinleyeceğiz”

Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Görülüyor ki bu kez demokrasinin ve kaybetmenin de bir erdem olduğu hafızalarından silinmiş. Kendilerine oy vermeyenleri istibdatçılıkla suçlayanların ve ona destek olanların demokrasiden nasiplerini hiç almadığı anlaşılıyor. Erdemli kişiler için kaybetmek de bir erdemdir. Biz bize oy vermeyen üyelerimizi sizin iftiralarınıza inananlar olarak değil, bize oy veren diğer üyelerimiz gibi Cemiyetin asli üyeleri olarak görmeye ve kucaklamaya devam edeceğiz. Karşı listeye oy vermiş tüm üyelerimizin eleştirilerini dinleyecek ve gereğini yapacağız.”

Asli görev

Açıklamada, cemiyet yönetiminin her zaman “yapıcı eleştiri ve önerilere açık olduğu” belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

“Gazeteciler Cemiyeti yönetimi, 40 yıl önceki hesaplarla, kişisel hırs, rant ve parayla ilgili değildir. Bu yönde talepleri olanları Genel Kurul’da yenilgileriyle baş başa bıraktık. Artık tüm üyelerle kucaklaşma, onların sorunlarına daha fazla eğilme, tüm yapıcı eleştiri ve önerilerin gereğini yerine getirme zamanıdır. 

Demokrasi ve basın özgürlüğü mücadelesinde tüm üyelerimizle kol kola ve Cumhuriyetin bekçiliğinde omuz omuza görev yapma zamanıdır. Ve cemiyetimiz, üç yıl sonra yapılacak genel kurulunda, bu göreve onurla ve aşkla talip olacak ve üyelerimizin güveniyle seçilecek yeni yönetime emanet edilecektir. O günden sonra da hepimizin görevi bu yuvaya sahip çıkmak, aşkla sevmeye devam etmek, elini taşın altına koyan meslektaşlarımıza bu onurlu görevlerinde destek olmaktır. “